Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Mart '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Fasulye gibi bir yaşam

Fasulye gibi bir yaşam
 

“ Dünya kadınlar günü ”, kadın-erkek konusunu gündemin baş köşesine oturttu. Kadın ve erkek var olduğu sürece, yani dünya var olduğu sürece, sanırım bu tartışmalar hiç bitmeyecek.

Kadın-erkek pek çok yazar, gazeteci, blogcu bu konu hakkında bolca yazıyorlar. Biz de yazıyoruz, okuyoruz, bir sonuca ulaşıp, kökten bir çözüm bulur da ilişkilerimizi bir hale yola koyabilir miyiz acaba diye çabalıyoruz.
Yazanların hepsinin haklı olduğu taraf var, ama herkesin ilişkisi çok farklı ve kendisine özel olduğu için, herkese aynı reçeteyi, aynı ilacı sunmak mümkün değil tabii ki.
Ben de bu gün, kendimce, uygulamaya çalıştığım, uygulamanın doğru olduğunu düşündüğüm ve sonuçlarını iyi gördüğüm “ FASULYE GİBİ YAŞAMAK ” reçetesini yazacağım.
Bu reçeteyi uygulamak için “ evli ve çocuklu ” olmak şart!Çünkü evlenip çocuk sahibi olduktan sonra artık “ kelebekler ” gibi yaşama şansınız kalmıyor! Artık siz bir “ fasulye ” gibi yaşamak ya da “ yaşarken ” ölmek durumundasınız.
Fasulye kendine benzeyen fasulyeler üretebilmek için toprağın altına girer… Yeni ve taze fasulyeler oluşurken, o yavaş yavaş biter, yok olur… Onun tesellisi vardır, nesli devam edecektir! Bazıları gibi toplum tarafından yenilip, öğütülüp tüketilmeyecektir, bir umudu vardır geleceğe dair, ” TOHUM ” dur o gelecek umudunu ve enerjisini içinde taşıyan bir “ TOHUM ” !

Severek, isteyerek evlendiniz diyelim, veya zorla evlendirildiniz. Çocuk yapmadan önce ilişkinizi bir güzel incelediniz ve ortak bir çocuğunuz olmasına karar verdiniz, severek ve isteyerek çocuk sahibi oldunuz, (istemeyerek de olabilir). O çocuk oldu ya! Tamam artık her şey bitmiştir! O evliliği, ilişkiniz irdelemeye, incelemeye, ” kim haklı, kim haksız ” tartışmaları bitmiştir!Bitmeli!
Çünkü yaşamı, geleceği, mutluluğu her şeyi size bağımlı bir yavrunuz var artık, siz yoksunuz! Eğer tartışıyorsanız, çocuğun yanında değil, yalnızken, o duymamalı, görmemeli, o da mutsuz olmamalı. Ayrılmak mı? Asla! Madem o dünyaya geldi, artık sizin geleceğiniz, beklentiniz, umudunuz, idealiniz, hayaliniz, hedefiniz o ve onu yetiştirmek olmalı. Eğer “ insan ” olmanın, toplumda bir birey olmanın “ sorumluluk ” getirdiğine inanıyorsanız, bu “ ana-baba ” olmanın gerektirdiği sorumluluğu da yüklenmelisiniz!
Parçalanmış ailelerin çocuklarının yaşadığı sorunları görebiliyorsunuzdur sanırım, ne hakkınız var topluma yeni “ sorunlu, mutsuz ” insanlar kazandırmaya? Şimdi diyeceksiniz ki, ” ben yeteri kadar özveride bulunuyorum, ama eşim….. ” Boşverin ! Karşınızdaki aynı sorumluluğu duymuyor, bilmiyor, taşıyamıyor olabilir, eğer siz bunun “ farkında ” ve “ bilincinde ” iseniz, bu sorumluluğu yüklenebilecek güce sahipsiniz demektir.

Çocuklarınızı büyütünceye kadar “ özveri ” li olmak zorundasınız. Tabii fırsat buldukça kendiniz için de bir şeyler yapabilirsiniz, yapabilirseniz. Kendinizi geliştirmek, mutlu olmak, sağlığınıza dikkat etmek tüm aile için gerekli.
Çocuk sahibi olma şansına sahip olmuş, bu tercihi yapmış tüm anne ve babaların “ FASULYE ” kadar gücü, cesareti ve özveri kararı olmalı bence!
SON SÖZ: Çocuklarınız henüz küçük ve yanınızdalarsa, anne-baba olmanın keyfini, tadını çıkarın derim, bu günleri bir daha bulamayabilirsiniz! Şimdi çocuklar yüzünden yapmak isteyip de yapamadığınız, (bu yüzden çocuklara kızdığınız) pek çok şey, çocuklarınız gidince o kadar anlamsız geliyor ki…

 
Toplam blog
: 98
: 742
Kayıt tarihi
: 24.06.06
 
 

Okuyan, gözlemleyen, yorumlayan, öğrenmeye ve öğrendiklerini uygulamaya çalışan; doğayı, insanları, ..