Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Aralık '13

 
Kategori
Haber
 

Fasülyeden sevildim hep...

Fasülyeden sevildim hep...
 

Kardeş kıskançlığı konusunda ailelere uyarı
Psikiyatri Uzmanı Dr. Karaca 'Kardeş kıskançlığına karşı çocuk doğum öncesi zihinsel olarak kardeşinin doğumuna hazırlanmalı'
 
Kardeş kıskançlığının konusunda ailelere uyarılarda bulunan uzmanlar, doğum öncesinde çocuğun zihinsel olarak kardeşinin doğumuna hazırlanması gerektiğini, çocuğun yanında yapılan konuşmalarda özenli olunması konusunda ebeveynleri uyarıyor.
Kardeşin doğumuyla ebeveynlerin sorumluluk alanı ve çocuklarına ayırdıkları toplam zaman artmış olsa da her bir çocuğuna ayırdığı zamanın göreceli olarak azaldığını ifade eden Psikiyatri Uzmanı Dr. Orhan Karaca, ailenin ilgi ve sevgisini koşulsuz elde etmiş olan ilk çocuk, bu varlığını kendinden sonra gelen kardeşleriyle paylaşmak zorunda olduğunu hissettiğini ve kral gibi yaşıyorken krallığını artık mecburen paylaşması gerektiğini belirtti.
 
Psikiyatri Uzmanı Dr. Orhan Karaca, ”Benmerkezci bir doğaya sahip olan çocuk, ilgi ve sevgiyi paylaşmak durumuyla karşı karşıya kaldığında benliği zedelenir. Toplumumuzda sıkça karşılaştığımız “anneyi mi çok seviyorsun babayı mı?” şeklinde sorulara maruz kalan çocuk, artık seçimli bir dünyada olduğunun farkındadır. Aynı sorunun anne ve babasına da sorulma ihtimali çocuğu huzursuz eder. Yani anne ve baba kendisini yetersiz gördükleri için bir kardeşe ihtiyaç duymuşlardır. İlerleyen zamanla çocuk kardeşinden önceki krallığına dönemeyeceğini anlamış, pabucunun dama atıldığını hissetmiş ve ailesinin kendisinden uzaklaştığını düşünmeye başlamıştır. Daha çok uzaklaşma riski nedeniyle artık ebeveynin yanından ayrılmamaya, birlikte yatmaya, evin içinde birlikte dolaşmaya başlayabilir. Kimi zaman yalnız oynamak istemez, karanlıkta yatmak istemez. Ailenin ihtiyacı olan şeyin kendisi olmadığını, bir bebek olduğunu anlamış olduğu için artık bebeksi davranışlar sergilemeye başlamıştır. Eğer ebeveyn bu durumu anlamayıp çocuğu eleştirirse çocuğun kaygıları daha da artar. Ebeveynle mücadele edilmeyeceğini bilen çocuk kardeşiyle mücadele etmeye başlar. Kimi zaman fiziksel zararlar verebilir. Ebeveyn bu davranışın sebebini anlayıp çözüm bulmak yerine çocuğuna kızdığında, çocuğun aklından geçenler pekişir. Yani “artık sevilmiyorum” düşüncesi daha da güçlenmiştir. Tüm mücadele yöntemlerinin tıkandığını gördüğünde içe kapanmaya başlar, depresyon gelişebilir. Uyku, iştah, oyun, tuvalet alışkanlıkları değişebilir. Daha kavgacı olabilir. Zaman zaman baş ağrısı, karın ağrısı, bulantı gibi belirtiler de görülebilir.” dedi.
 
KARDEŞ KISKANÇLIĞI KONUSUNDA NE YAPABİLİR
 
Kardeş kıskançlığının doğal bir süreç olduğu belirten Karaca,”Büyük çocukla empati yapmak ve aklından geçenleri anlamaya çalışmak işe yarayabilir. Bunun dışında; Tek çocukken her istediği yapılmamalıdır. Çocuk gelişiminde sevgi aşırı olmayan bir disiplin varlığında oldukça önemli bir yere sahiptir. Doğum öncesi çocuk zihinsel olarak kardeşinin doğumuna hazırlanmalıdır. Çocuğun yanında yapılan konuşmalarda özenli olunmalı, kaygılanmasının önüne geçilmelidir. Doğum öncesi dönemde ebeveynler zaman zaman çocuğu ihmal edebilmektedir. Bu konuda uyanık olunmalıdır. Çocuğa sevgi hem sözel hem de davranışlarla ifade edilmelidir. Doğum sonrası ziyarete gelen kişilerin bebeğe aşırı odaklanması çocuğun kendini ikinci planda hissetmesine neden olabilir. Bu nedenle çocukla da yeterince ilgilenilmelidir. Doğum sonrası yaşam bebek odaklı olmamalıdır. Her iki çocuğa da özen gösterildiği büyük çocuğa hissettirilmelidir.
 
Kıyaslama yapmak yerine olumlu özellikleri desteklenmeli ve bu konuda memnun olunduğu gösterilmelidir. Doğum sonrası odasını ani şekilde ayırmak çocukta ayrılık kaygısına neden olabilir. Bebekle ilgili bazı konularda çocuktan yardım istenmesi çocuğun aile içi konumuyla ilgili soru işaretlerinin yok olmasını sağlayabilir. Kardeşine fiziksel şiddet uyguladığında çocuğa kızmak yerine vurma davranışının yanlış olduğu anlatılmalıdır. Sorunun ne olduğunu tanımlaması, kendini ifade edebilmesi sağlanmalıdır. Ebeveyn bebeği çocuktan koruyor pozisyonuna düşmemelidir. Kendini ifade eden çocuk bu davranışı nedeniyle ödüllendirilmelidir.” şeklinde konuştu. (Kaynak: Milliyet.com.tr)
 
Kalabalık bir ailede büyüdüm. 6 kişilik kocaman bir aile. Anne-baba, ablam abim ben ve erkek kardeşim.
 
Kardeşlerimle bazen kavga ederdik ama kin tutmazdık. İki dakika sonra hiçbi'şey olmamış gibi oyunumuza devam ederdik. Ablam ve abim beni ve kardeşimi oynatmazlardı. Çocukluk işte, ağlardım. Babam hemen, 'ağlatmayın benim kızımı' diyerek devreye girer, ablam ve abim de mecburen bizi oyuna dahil ederlerdi.
 
Bu defa da gözümüzün içine bakarak, 'siz fasülyedensiniz!' derlerdi. Çok kızardım, 'hayıırrır değilizzz !' diye mızmızlanırdım. Üstelediklerinde ise babama söylerdim, 'biz fasülyedenmişizzz' diye... Babam hemen olaya el koyup konuyu hallederdi.
 
O gün bu gündür hala kavga ediyoruz, ben hala fasülyeden... Anne ve babam hala birleştirici olma özelliklerini koruyorlar. Tas aynı hamam aynı...
 
'Biz büyüdük ve kirlendi dünya...'
 
'Fasülyeden sevildim hep/oynadım fasülyeden/zararım künyeden mi yoksa/külliyen mi bünyeden...' 
 
Toplam blog
: 1929
: 661
Kayıt tarihi
: 11.11.06
 
 

  Hayatı ciddiye almam, emeği çok ciddiye alırım. Dünyanın en vazgeçilmez üçlüsü; çocuklar, çiçek..