Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ağustos '07

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Fatih Tekke ve ben...

Fatih Tekke ve ben...
 

"St. Petersburg`a gidis macerami mutlaka anlatmaliyim" dedim ve gectim yine PC basina.

Bir bilgisayar, bir de internet baglantisi varsa tutmayin beni. Ilk yaptigim sey MB Blog`u acip, yazilari okumak. Ve ardindan hemen bir seyler yazmaya calisiyorum. (Bu arada klavyeden meydana gelen ve yazim hatasi gibi duran karakterler icin okurlardan ozur dilerim.)

Peter`e yolculugum ilk basta inanilmaz paniklerle doluydu. Tum vize ve ucak bileti islemlerim halledildi halledilmesine de -hem de ben elimi bile surmeden, hic ugrasmadan- yine de "cok zorluk cikartiyorlar" diyenlerin yuzunden korkuyordum. Korktugum hicbir seyle karsilasmadim, her sey soylentide kaldi.

Biletim Ankara`dan Istanbul, oradan aktarmali St. Petersburg. Gumruk vs islemlerini Ankara`da yapacagim. Program boyle.

Ankara`dan ucagim sabah 9:00`da. Sabahin koru derler ya hani, kargalar bile kahvaltisini etmemistir daha... O saatte ciktim evden. Cunku islemler uzun surebilir diye uyardilar onceden. Hani olur ya bir aksilik cikarsa diye. Hicbir aksilik de cikmadi sansima.

Ankara`da tum islemleri THY`nin guleryuzlu elemanlari sayesinde halledip, Istanbul`a geldim ve dis hatlara gecip, cikis harci-pasaport kontrolu... Tum islemlerim bitti. Ucmaya hazirim artik. Valizimi de Ankara`da vermisim, Petersburg`da alacagim, elim kolum da bos. Tek korkum valizlerimin ucaktan ucaga aktarilmasi sirasinda kaybolmasi. Dusunmemeye calisiyorum. (Kaybolmadilar)

12:30`da cikis kapisinin onunde hazirim. 12:45`de giris kapisi ile ucagin kapisi arasindaki genis bir hortuma benzettigim yoldan ucaga aliyorlar bizi... Direkt ucagin icindeyiz.

Ankara`dan gelirken C idi yerim, yani cam kenari degil. Ama simdi A, yani cam kenari. Bu yuzden mutlu oluyorum. 12000 feetden yeryuzunu seyretmenin cok keyifli olacagini dusunuyorum ve bunda da yanilmiyorum.

Saat 13`de ucak havalaniyor ve tam iki saat ellibes dakika sonra St. Petersburg`dayiz.

Insanlar farkli farkli yerlerde siraya girmisler, her yazi Rusca, tek bir Ingilizce tabela bile yok. Ne yapacagimi sasirmis durumda bakinirken bir kadin beni kolumdan cekip bir seyler soyluyor. Ingilizce bilip bilmedigini soruyorum, bu defa Ingilizce olarak "Rus vatandaslar bu tarafa" diye cekistiriyor beni. "Ben Turkum" dedigimde yuzundeki saskinlik gorulmeye deger. Sanirim gorunusum yaniltti onu.

Ben "Turkum" der demez bir genc geliyor yanima ve beni "Burada duracaksiniz, ben size yardimci olurum" deyip diger siraya sokuyor. Ve gercekten de gerek yol gosterme, gerekse bagajlarin alinisi sirasinda inanilmaz yardimci oluyor. Bagajlarimizi alip yan yana cikiyoruz "hani bir aksilik olur da bizimkilerle bulusamazsam diye".

Kapidan ciktigimiz anda herkes bana (ben oyle saniyorum) kucuk capli bir tezahuratta bulunuyor, hatta bazilari alkisliyor mu ne? Neye ugradigimi sasiriyorum once. Sonra bakiyorum yanimdaki genc el sallayip gulumsuyor o tarafa dogru. Allahtan ben yapmiyorum boyle bir hareket. Cunkuuu... Kulagima garip bir aksanla soylenen Fatih Tekke adi geliyor.

Sporla hic ilgisi olmayan biri icin (ornegin ben) bir anlam ifade etmiyorsa da once bu isim, daha sonra Zenit Petersburg`da oynayan futbolcumuz oldugunu ogrendigimde inanilmaz gururlaniyorum.

Yapilan tezahuratin bana olmadigini anladigimda yasadigim ufak capli dus kirikligi (!) ozel soforlu araba ve karsilayicilarimi -hem de ellerinde kucak dolusu gullerle- gorunce muthis bir sevince donusuyor.











 
Toplam blog
: 139
: 1916
Kayıt tarihi
: 12.04.07
 
 

Bana biri kendini anlat dese, susar kalırım. Her konuda çılgın bir istekle konuşan ben, işte o anda ..