Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Eylül '08

 
Kategori
Futbol
 

Fatih Terim'e mecbur muyuz?

Fatih Terim'e mecbur muyuz?
 

Bu konuda söylenecek çok söz var ama hangisinden başlayacağımı doğrusu kestiremiyorum.


Ülkemizde öyle şeylere alışıyoruz ki Brunei sultanlığında yaşansa muhtemelen skandal olur sorumluları azledilirdi. Binlerce yıllık devletimiz kültürümüz, geleneğimiz zorbaların elinde oyuncak oluyor.


Milli futbol takımları teknik direktörümüz milli maç sırasında yan kulübedeki rakip takım teknik direktörüyle kapışıyor, topla rakip kulübeyi şişliyor. TV’de kendisinin gündem değiştirmek için bazı konuları abarttığını söyleyenlere küfür ediyor, kişisel nedenlerle yetenek ve futbol kalitesi tartışılmaz değerlerimizi dışlıyor. Bizler yerimize sinmiş “o Fatihtir, yapar” diye ya da “olsun bize başarı getirecek” diye bütün bunlara katlanıyoruz.

Şunu unutuyoruz ki hak, hukuk, adalet, nezaket değerlerimizi kaybediyoruz.


Milli takım teknik direktörünün tercihlerine elbette saygı duyarız ama bu tercihler “futbol” kriterleri gereği olursa saygı duyarız. Ama milli takıma oyuncu seçerken kişisel takıntılar, siyasi tercihler ve bilmediğimiz başka kriterler uygulanacaksa birilerinin ne oluyoruz demesi gerekmez mi?


Fatih Tekke, Ümit Karan ve Yıldıray Baştürk neden milli formaya bu kadar uzaktır sizce?


Sakın bana “seçicinin o kadar özgürlüğü vardır” demeyin. Bu kişiler futbol tarzları gereği kalmıyorlar milli takımın dışında.


Bu kişilerin Fatih Terim ile uyuşmayan ortak noktaları var, bunları sorgulayın.


Şunu da bilin ki bu yaşadıklarımız buzdağının görünen kısmıdır. Konunun milli takım ve milli çıkarlarla ilgili olması, Fatih Terim'in eleştiriler karşısındaki hoşgörüsüz, tecavüzkar ve sindirici tavrı nedenleriyle yaşananların çok azı kamuoyunca duyuluyor.


Bir milli takım teknik direktörü düşünün ki köşe yazarı gazetecinin onu “gündemi değiştiriyor” diyerek dahi eleştirmesine tahammülü yok. Tahammülü yok sözü dahi hafif kaldı, tahammül edemiyor da oturup üzülüyor mu? Açıyor telefonu ana avrat düz gidiyor.


Aman tanrım!


Katlanılamayan olaya bakar mısınız: “Fatih Terim Emre üzerinden gündem değiştiriyor” demiş.

Ve Fatih Terim kampı taraftarı bir güruh ertesi gün telefonla katılım platformlarında, spor radyolarında, internet ortamlarında ve bilemediğimiz kimbilir nerelerde “e herkes hata yaparmış, az bile yapmış, taş olsa çatlarmış, bu basına kim dur diyecekmiş, Fatih Terim giderse kim gelecekmiş” tarzında karbon kopya beyanlarda bulunuyor.


Sanki birileri bir yerlerde bu olayda Fatih Terim’i şöyle koruyalım arkadaşlar diye sözleşmiş ve aynı programla hareket ediyor.


*********


Emre’nin annesi rahatsızlanıyor, suçlu belli: Televizyonda Emre’ye (bir rivayete göre oyun tarzına) karaktersiz diyen Hıncal Uluç ve onun şahsında bütün basın.


Tüm ülke kamuoyu o gün Hıncal Uluç’un Emre’nin annesine nasıl kalp krizi geçirttiğini konuşuyor. Sanırsınız ki Emre’nin elinde, annesinin kalp krizinin nedeni Hıncal Uluç’tur diye noter tutanağı ya da doktor raporu var.


Emre de taş değil ya, milli maçta gol atınca onun için “işte bu da sana” diye hareket yapıyor basın tribününe.

Hocasından, federasyondan ne bir soruşturma, ne bir ikaz görüyor!

************


Bu ülkede artık olaylar tartışılmıyor, olayı yapanın kim olduğuna bakılıp ona göre saf seçiliyor. O kadar kutuplaştık ki bir kısmımız Fatih Terim ne yaparsa koşulsuz onu savunuyor, bir diğer kesim ise Fatih Terim nedeniyle milli takımı desteklemiyor, ya da bize öyle görünüyor.


Ama bu kutuplaşmanın baş mimarı Fatih Terim’in kendisi.


Fatih Terim, bilinçli veya bilinçsizce takımını motive etme stratejisi olarak kendi yarattığı gerilimleri uyguluyor.


Bunu yaparken takımı veya bazı oyuncuları toplumun önüne atıyor ve sonra da sözüm ona onları savunuyor.

Sonuçta kendisi ya mağdur ya da kahraman oluyor.


Meşhur İsviçre maçında da bu böyle oldu, ülke olarak utandık, cezalandırıldık, tek ceza almayan kendisi oldu.


Bebek yüzlü ve (şahsen tanımam ama) söylendiğine göre yumuşak mizaçlı biri olan Emre Belözoğlu için bugün bir sempati – antipati testi yapılsa ne sonuç çıkar dersiniz.


İtalya’da, İngiltere’de bu test yapılsa ne olur, kim ödeyecek bu ülkelerde Emre üzerinden kazandığımız antipatiyi?


Emre maalesef Fatih Terim terbiyesinin karakteristik örneğidir. Eleştireni düşman gören, agresif, peşin hükümlü, saldırgan.


Ben böyle başarı istemiyorum.


Dünya kupaları bile getirecek olsa eksik olsun.


Bunlar ne sporculuk ruhuna yakışıyor, ne hoşgörüye ne de erdem bildiğimiz hiçbir başka değere.

Ne de Atatürk'ün verdiği sporcu tanımına.

 
Toplam blog
: 130
: 2132
Kayıt tarihi
: 28.06.06
 
 

İnsanın kendini anlatması zor, gereksiz de! Yaptığı işlere bakmak yeter, ne gerek var fazla i..