Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ağustos '07

 
Kategori
Futbol
 

Fatih Terim ve milli takım

Fatih Terim ve milli takım
 

2008 Avrupa Futbol Şampiyonası finallerine gitme yolunda ilk dört maçını kazan Türkiye, Norveç maçında oynadığı kötü futbolla adeta SOS vermişti. Hafta sonu Bosna’da oynan maçta ise ortaya konulan silik ve kişiliksiz futbol sonucu 3-2’lik yenilgi kaçınılmaz oldu. Bu sonuçla Yunanistan gurupta puan farkıyla liderliğe yükseldi. Hasar sadece liderliği kaybetmekle sınırlı kalmadı, Bosna Hersek ve haftayı farklı Malta galibiyeti ile kapatan Norveç’te tekrar iddialı konuma geldiler.

Tarihinde ikinci kez katıldığı dünya kupası finallerinde 2002’de yarı final oynayarak üçüncülükle dönen Şenol Güneş yönetimindeki milli takıma edilmedik laf bırakılmadı. Tarihin en iyi derecesini elde eden Türkiye, basını ile birlikte Şenol hocanın ipini çekmek için çok uğraştı. Ardından Ersun Yanal teknik patronluğa getirildi. Her maç öncesi ve sonrası skor ne olursa olsun Yanal’da Güneş gibi çapsız, dar ufuklu olmakla eleştirildi. Veteran Hakan Şükür’ün takıma alınmaması sonucu futbol dünyasında şimdiye kadarki en büyük lobi faaliyeti devreye girdi. Oysa Ersun Yanal, eskimiş takımda revizyona gidip, yeni bir jenerasyon yakalamanın derdi ve çabasındaydı. Sırf Hakan polemikleri yüzünden en verimli dönemini yaşayan Fatih Tekke mutsuz bir insan haline getirildi. En sonunda Ersun Yanal’ında ip boynuna geçirildi, sandalyeye tekmeyi vuran ise medya oldu. İşsiz Fatih Terim’e iş bulunmuş, herkes mutlu olmuştu. Diğer yandan Hakan Şükür’de muradına ermişti. Fatih Terim’in ikinci sırada aldığı takım, ikinci sırada da tamamladı gurubu. Ukrayna deplasmanı öncesinde rakibin liderliği garantilemiş olması, Shevchenko’un sakatım diye oynamaması sonucu Kiev’den aldığımız galibiyeti ise sorgulayan kimse çıkmadı. O günkü koşullar sonucu alınmış olan o üç puan olmasaydı, baraj maçı dahi oynayamayacaktı Türkiye. Sonuçta İsviçre ile oynadığımız ve gırtlağa kadar çirkefe battığımız maç sonucunda dünya kupası dışında kalmıştı milli takım. Orda olanlardan sonra her şey unutuldu, bir numaralı sorumlu teknik patron (pardon imparator) Terim görevine devam ederek rotayı 2008’e çevirdi.

Eleme maçlarında ilk üç maçta zayıf takımlarla oynayan Türkiye fire vermedi ama asıl sükseyi Atina’da 4-1’lik Yunanistan maçıyla yaptı, ardından gurubun diğer iddialı takımı Norveç’le berabere kaldı. Liderlik güzeldi, puan farkı vardı, Fatih imparatordu, gazete başlıklarını ‘öp Türkün elini’ manşetleri süslüyordu, velhasıl mesuttu herkes. Futbolda bazen inanılmaz hatalar olur, anlıktır bu hatalar. Oysa son iki maçta bu anlık hatalardan lehimize bolca yaşanmıştı ve kimse görmek istemiyordu. Yunan kalecisi Nikopolidis ve Norveç kalecisi Mhyre akıl almaz hatalar yaptılar. Türkiye iki maçta tam beş gölü bu akıl almaz hatalar sonucu kaydetmişti. Oysa milli takımın kadro yapısı olarak yenilenmeye ihtiyacı vardı, Ersun Yanal ile başlayan süreç kesintiye uğramış, Fatih Terim bütün silah arkadaşlarını kadroda toplamaya başlamıştı.

Böyle bir ortamdan geçerek Bosna Hersek maçına geldik. Uzun süredir sakat olan Rüştü ve rekor dalışlar yapmaya çalışan Hakan, Bosna onbiri içinde sahaya çıktılar. Rüştü, yenilen son iki gölde bariz hatalar yaptı, Hakan attığı gol dışında ayağına top değmedi, Fatih Terim’in bir başka prensi kademe yapmaktan aciz Servet’te akıllara zarar zamanlama hataları yapınca, yenilgi kaçınılmaz oldu. Oysa son dönemlerin en formda kaleci Orkun’u kaleye geçirme cesaretinden yoksun Terim, Hakan’ın yerine ligin flaş oyuncusu Umut Bulut’la da başlayabilirdi. Bütün bunların yanında son iki sezondur Bundesliga’nın en değerli oyuncularından Halil Altıntop yine unutuldu. Kaybedilen bu maç, Fatih Terim’in oyuncu seçimleri sonucu alınan bir yenilgi. Ama ne yazık ki, spor medyası imparatoruna söz söyletmeme ilkesine yine sadık kaldı. Hayatın her alanında birileri dokunulmaz oluyor bu ülkede, sanırım bunun futboldaki karşılığı da Fatih Terim oluyor. Fakat fotoğraf, futbol köşe yazarlarının dediği kadar net değil, gittikçe flulaşmakta aksine. Norveç ile deplasmanda oynanacak, kadro yapısı nedeniyle dış sahada daha sağlam oynayan Yunanistan ile de içeride karşılaşacağız. Çok zor maçlar bekliyor Türkiye’yi. Üst düzey hiçbir takımın olmadığı bu gurupta ikinci olmak bile çok önemli bir başarı olmasa gerek, başımızda imparator varsa, imparator herkesin dediği gibi mucizelere imza atıyorsa eğer, gurubu lider bitirip, başarısız Şenol Güneş’in kazandırdığı dünya üçüncülüğünün de gölgesinde kalmayacak bir performans sergilemeliyiz. Karizma yoksunu, futbol bilgisizi Şenol hocayla alınan derecenin yukarısı, her şeyi bilen futbol dâhisi Terim ile Avrupa şampiyonluğu olmalı, çok şey mi istiyoruz?

 
Toplam blog
: 67
: 1679
Kayıt tarihi
: 11.08.07
 
 

Adıyaman'da doğdu. ilk ve ortaöğrenimimi yatılı bölge okullarında okudu. İzmir 9 Eylül İktisat Fa..