Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Şubat '17

 
Kategori
Söyleşi
 

Fatma Yangın Ekşioğlu ile kitaplarını ve Çocuk Edebiyatını konuştuk…

Fatma Yangın Ekşioğlu ile kitaplarını ve Çocuk Edebiyatını konuştuk…
 

-


Sibel Unur Özdemir: Merhabalar Fatma Hanım. Sayfalarımıza hoş geldiniz. Kendinizi okurlarınıza nasıl anlatırsınız.

Fatma Yangın Ekşioğlu: Merhabalar. Öncelikle benimle röportaj yapmak istediğiniz için teşekkür ederim Sibel Hanım.  

1960 yılında Rize’nin Pazar İlçesinde doğdum.  İlk ve ortaokulu Aktepe Köyü’nde, liseyi Pazar İlçesi’nde bitirdim. Ortaokuldayken babamı kaybettim. 1979 yılında Gazi Eğitim Fakültesi Resim Öğretmenliği bölümünü kazandım. Dönemin siyasi, ailemin ekonomik koşulları nedeniyle yükseköğrenimimi yarıda bırakmak zorunda kaldım.   

1980 yılında Milli Eğitim Bakanlığı Yaygın Eğitim Genel Müdürlüğü’nde memur olarak göreve başladım. Sırasıyla Ankara, Ardahan ve Rize illerinde Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı çeşitli kurumlarda görev yaptım. Bu süre içinde İşletme Fakültesi’ni bitirdim. 2002 yılında emekli oldum.  Evliyim. Biri kız biri erkek iki çocuğum var. 

Kendimi tam anlamıyla bir kitap kurdu olarak tanımlayabilirim. Okumayı öğrendiğimden beri okuyorum. Ama ne bulursa okuyanlardanım. Kitapları, kitap okumayı çok seven bir insan olarak, yazar sıfatını taşımaktan son derece gurur duyuyorum. 

Sibel Unur Özdemir: Çocukluğunuzda kitaplarla aranız nasıldı? Yazmaya nasıl başladınız? Sizi edebiyatın içine çeken şey neydi?

Fatma Yangın Ekşioğlu:   Kalabalık bir ailenin en küçük çocuğuydum. Çocukluğumda çok masal dinledim. Uyumadan annem veya ablalarımdan biri mutlaka masal anlatırdı. Masalların, çocuklar için edebiyat dünyasının başlangıcı olduğunu her zaman savunurum. Çocukluğunda masal dinleyen, masallardaki o büyülü dünyanın tadını alan her çocuk, büyüdüğünde, okumayı öğrendiğinde, o büyülü dünyaya okuyacağı kitaplarla gireceğini bilir ve okur. Ben de az önce de söylediğim gibi okumayı öğrendikten sonra hep okudum.  Tabi o zamanlar üstelik bir köyde, her zaman çocuk kitabı bulmak kolay değildi. Aynı kitabı defalarca okuduğumu bilirim. Kendimi bildim bileli bir şey okumadan geçirdiğim bir günüm yok diyebilirim. Kitapların sihirli bir dünyası var, farklı bir dünya ve ben o dünyayı çok seviyorum. Okumayı sevdiğim kadar yazmayı da seviyordum. Ama yazmak çok kolay bir şey değil. Edebiyatı bir baraja benzetiyorum. Bir barajın üretebilmesi için dolması gerekir. Edebiyatta da bu böyledir. Üretmek için dolmak, dolmak için de okumak gerekir. Dolduğumu hissettiğimde üretmeye başladım diyebilirim. Ama barajı da boş bırakmak olmaz, hep dolu olmalı, yani hep okumalı. 

Sibel Unur Özdemir: Fatma Yangın Ekşioğlu nasıl çalışır? Yazmadan önce nasıl bir ön hazırlık yapar? Kurguyu ne şekilde tasarlar ve hayata geçirir?

Fatma Yangın Ekşioğlu:  Bir kere iyi bir gözlemciyim. Hayatı, insanları gözlemlemeyi çok severim. Uçsuz bucaksız diyebileceğim kadar geniş bir hayal dünyasına sahibim. Sonra insanlar, olaylar, doğa, kitaplar… Bütün bunlardan besleniyorum. Bulduğum bir konuyu hayal dünyamda şekillendirip kurguladıktan sonra taslak olarak yazıya döküyorum. Çocuk kitabı yazarlarının çocukların dünyasını çok iyi bilmeleri gerekiyor. Çocuk kitapları yazmak, yetişkinler için kitap yazmaktan çok daha zordur. Yazdığım kitabın hedef kitlesinin henüz hayatı, dünyayı tanımayan çocuklar olduğunu düşünerek yazıyorum.  

Sibel Unur Özdemir: Siz masallar ve öyküler yazıyorsunuz. Masal ile öykü arasındaki farkı nasıl açıklarsınız bize? 

Fatma Yangın Ekşioğlu:  Hikâyelerde, olaylar ve kahramanlar gerçek ya da gerçeğe yakındır. Konular özel olarak insanlardır. Hikâye okuyan çocuklar yaş grubu olarak biraz daha büyüktür. Artık neden, niçin, nasıl sorularını sordukları yaşa gelmişlerdir.  

Masalların dünyası bambaşkadır. Olmazların olabileceği, hayallerin sonsuz olduğu, olağanüstü bir dünyadır. Kahramanının en çıkmaza girdiği bir yerde bir perinin, bir meleğin veya herhangi bir hayali kahramanın şıp diye her şeyi çözdüğü sihirli bir dünya.  

Sibel Unur Özdemir: Neden çocuk kitapları Fatma Hanım?

Fatma Yangın Ekşioğlu:  Çocukları çok seviyorum. Onların nelerden hoşlandığını bildiğimi sanıyorum. Çünkü ben evin en küçük çocuğu olmam dolayısıyla oldukça uzun ve güzel bir çocukluk geçirdim. Bir apartman çocuğu değildim. Evlerde, odalarda değil, köydeki diğer çocuklarla, bahçelerde, sokaklarda özgürce, bağıra çağıra oyunlar oynayarak büyüdüm. İstediğim kadar oynadım ama hiçbir zaman istediğim kadar çok kitabım olmadı. Çocukluğumda oyuna doydum ama maalesef kitaba doyamadım. Belki de hâlâ o açlıkla kitaplara doyamıyorum diye düşündüğüm oluyor zaman zaman. Onun için kendimi bildim bileli hep çocuklar için güzel kitaplar yazmak istedim.  

Sibel Unur Özdemir:  “Arkadaşım Sarıkız”da anlatılan öyküleri resimlediğiniz gibi kapak tasarımını da siz yaptınız. Kitaplarınızı resimlemek, yazdığınız karakterlere görsel olarak da can verme fikri ortaya nasıl çıktı?

Fatma Yangın Ekşioğlu:  Aileden gelen bir resim çizme yeteneğim var. Ailemden, yakın akrabalarımdan resim öğretmenleri var. Ben de daha önceden bahsettiğim gibi resim öğretmenliği okuyordum. Bitirmek nasip olmadı ama resim kurslarına giderek eksikliklerimi tamamlamaya çalıştım. Siz de çocuk kitapları yazıyorsunuz Sibel Hanım. Bütün çocuk edebiyatçılarının ortak sorunu iyi bir çizer bulmaktır.  Ben de zaman zaman kitabımı resimleyecek birini bulmakta zorlanıyorum. Bir gün “neden olmasın?” dedim ve kendim çizmeyi denedim. Gösterdiğim insanlardan olumlu tepkiler alınca da kitaplarımın bazılarını “Arkadaşım Sarıkız” ve “Alican’ın Pantolonu” adlı öykü kitaplarımı kendim resimledim. Kapak tasarımlarını da kendim yaptım.  Bu iki kitabım, gerek yazıları ve gerek resimleri ile tamamen kendi emeğimle ortaya çıktı. O da farklı bir mutluluk oldu benim için.  

Sibel Unur Özdemir: Yanılmıyorsam “Uzun Kulaklı Tavşan”, “Can Dostum” ve “Sözümü Tuttum Babacığım” adlı kitaplarınız Milli Eğitim Bakanlığınca 2013 yılında, “Cüce Memiş” ve “Uzun Kulaklı Tavşan” adlı iki kitabınız 2014 yılında Küçük Ev Yayınları arasından çıktı. Bu süreci Ürün Yayınları’ndan çıkan Alican’ın Pantolonu ve Fırtına Vadisi  isimli eserleriniz izledi yazma sürecinizi. Ve birbirinden güzel eserleriniz okurlarınızla buluştu. Bu noktada duygu ve düşüncelerinizi paylaşır mısınız bizlerle.

Fatma Yangın Ekşioğlu:  Evet, “Sözümü Tuttum Babacığım”, “Can Dostum” ve “Uzun Kulaklı Tavşan” adlı ilk üç kitabım Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 2013 yılında yayımlandı. Bu benim için büyük bir mutluluktu. Özellikle Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yayımlanmasından çok onur duydum.

 Sonra 2014 yılında “Cüce Memiş” ve “Uzun Kulaklı Tavşan” adlı kitaplarım Küçük Ev Yayınları tarafından yayımlandı. Küçük Ev Yayınları da özellikle çocuk edebiyatı alanında kitap yayınlayan çok ciddi ve titiz bir yayınevidir. Kitabımın böyle bir yayın evi tarafından yayımlanması benim için büyük bir mutluluk oldu.

Ardından 2015 yılında yine köklü bir yayın evi olan Ürün Yayınları’ndan “Arkadaşım Sarıkız”  çıktı.

2016 yılında “Mutsuz Kelebek” ve “Sevgili Pofuduk” Küçük Ev Yayınları, “Alican’ın Pantolonu” yine Ürün yayınlarından olmak üzere üç kitabım yayımlandı.

Bu arada aynı yıl yani 2016 yılında Kültür Bakanlığı’nın başlatmış olduğu Edebiyat Eserlerine Destek Projesine “Fırtına Vadisi” adlı çocuk romanı projemle başvurdum. Proje kapsamında yapılan değerlendirme sonucunda kabul edilen kitap projemle yazım desteği aldım. İnşallah yakında o da yayımlanıp raflarda yerini alacaktır.

Bütün sanatçılar için eserleri çok değerlidir. Bunu bir yazar olarak siz de yaşıyorsunuz. Benim için de aynı şeyler geçerli. Kitaplarımın hepsi büyük emekler sonucunda ortaya çıkmış, hepsi birbirine eşdeğerde, hepsi beni çok mutlu eden, birer evladım gibi. 

Sibel Unur Özdemir: Memleketinizde başlatılan RENK Projesine destek verdiğinizi biliyoruz. Nedir RENK Projesi?

Fatma Yangın Ekşioğlu:  Bildiğiniz gibi ben Rizeliyim. Rize İl Milli Eğitim Müdürlüğü açılımı “Rize’de Eğitime Nitelik Kazandırma” olan ve kısaca RENK projesi olarak adlandırılan bir proje başlattı. Ben de bir çocuk kitapları yazarı olarak memleketimin çocuklarına bir katkım olsun istedim. İl Milli Eğitim Müdürü ile görüşerek üyesi olduğum Çocuk Edebiyatçıları Birliği ile birlikte bir proje yaparak birkaç yazarla bir dizi söyleşi ve imza günü yapmak teklifinde bulundum. Sağ olsun Rize İl Milli Eğitim Müdürü de destek olacağını söylediler ama maalesef bazı arkadaşlarımızın sağlık ve ailevi sorunları nedeni ile bu projeyi geçen yıl gerçekleştiremedik. İnşallah bu yıl bir sorun olmazsa bu projeyi gerçekleştirmek isterim. 

Sibel Unur Özdemir: Siz Çocuk Edebiyatçıları Birliği Yönetim Kurulu üyelerindensiniz. Bu Birliğin çalışmalarından bahseder misiniz ana hatlarıyla. 

Fatma Yangın Ekşioğlu:  Çocuk Edebiyatçıları Birliğinin kuruluş amacı, çocuk edebiyatı alanında eserler veren yazar, şair, çizerler arasında birlik oluşturmak; iletişim ve görüş alışverişi sağlamak, çocuk edebiyatının tanınmasına, bu alanda verilen eserlerin kalitesinin artırılmasına katkı sağlamaktır. Bu alanda biz de birlik olarak elimizden geldiğince çalışmalar yapıyoruz. 

Sibel Unur Özdemir: Ve aynı zamanda Bala Kitap Topluluğu’nda atölye çalışmalarına katılıyorsunuz. Bu topluluk neler yapıyor, ne tür çalışmaları oluyor. Yazar ya da okur açısından katkı sağlıyor mu, yararları neler?

Fatma Yangın Ekşioğlu:  Evet, Ankara’da bir grup yazar arkadaşla oluşturduğumuz, benim de üyesi olduğum, Bala Kitap Topluluğu adında bir topluluğumuz var. Bu topluluk, kaliteli eserler üretmek isteyen yazarları ve yayıncıları desteklemek, bu alandaki eksiklikleri gidermek, kaliteli ürünlerin yaygınlaşmasına katkıda bulunmak amacıyla haftada bir gün toplanmaktadır. Çocuk kitabı yazan yazarlardan isteyenler kitap örneklerini getirip Bala Kitap Topluluğu’muzun ?çocuk edebiyatı konusunda görüşlerine?sunmaktadırlar. Yazarlara, yazdıkları kitabın bu işin içinde olan kişilerce okunarak çok yönlü değerlendirilmesi açısından, okurlara da kaliteli bir kitap sunulması açısından faydası olduğu kanaatindeyim. Bu çalışmaları Çocuk Edebiyatçıları Birliği ile işbirliği içerisinde yürütüyoruz. 

Sibel Unur Özdemir: Geniş açıdan düşünürsek Türkiye’nin çocuk edebiyatındaki yerini –verilen eserler, okuma oranı, eserlerin kalitesi-  nasıl değerlendirirsiniz.

Fatma Yangın Ekşioğlu:  Türkiye’de çocuk edebiyatında Tanzimat dönemine kadar yazılı eser yoktu ama sözlü edebiyat yönünden zengindi. Masallar, tekerlemeler, bilmeceler, atasözleri yaygın olarak daha çok evlerde veya komşuların toplandıkları eğlencelerde anlatılırdı. Ama Türkiye’de çocuk kitabı olarak yayımlanan ilk eserler Tanzimat dönemine denk gelir. Bizim çocukluğumuzda yerli yazarların çocuk kitapları pek yoktu, daha çok çeviri eserler mevcuttu. Ama hepimiz başta Kemalettin Tuğcu, Cahit Uçuk, Ömer Seyfettin, Tevfik Fikret gibi yazarların kitaplarını okuduk. Son yıllarda çocuk kitapları yazarlarında büyük bir artış var. Yazılan kitapların arasında çocukların okuyabileceği çok kaliteli kitaplar olduğu gibi kalitesiz kitaplar da var haliyle. Buna rağmen çocuk edebiyatının günümüz Türkiye’sinde artık çok iyi yerlerde olduğunu söyleyebilirim. Ülkemizde okuma oranı geçmiş yıllarda da düşüktü yine de düşük. Gelişen teknolojinin etkisiyle bu oranın gençlerde maalesef daha düşük olduğunu görüyoruz. Ama çocukları teknolojiden uzak tutmak da mümkün değil. Yine de okuma alışkanlığını edinmiş, kitap okumanın zevkini yakalamış bir çocuk ne olursa olsun okumaya mutlaka zaman ayırıyor.  

Sibel Unur Özdemir: Çocuklarımıza okuma alışkanlığını kazandırmak için ne gibi yollar izlenebilir?

Fatma Yangın Ekşioğlu:  Okuma alışkanlığından ziyade kitap okuma bilinci oluşturmalıyız. Okuma tek düze bir alışkanlık değil, bir gereksinim olmalıdır. Çocukların ilk alışkanlıklarını ailede kazandıkları düşünüldüğünde, anne babaya büyük görev düşmektedir. Öncelikle kitaplar evlerde çocukların ulaşabilecekleri yerlerde bulundurulmalı. Onların ilgisini çekecek renkli, resimli, masal veya öykü kitaplarını bulundurmaya özen gösterilmeli. Her çocuğun odasında kendine ait bir kitaplık mutlaka olmalı. Çocuklar anne babanın davranışlarını taklit ederek büyürler. Evde birlikte bulundukları saatlerde hep beraber kitap okumanın güzel bir örnek teşkil edeceğinden eminim. Kitap okuma, yaramazlık yapan çocuğa verilen bir ceza asla olmamalı. Bilakis yaptığı güzel bir işten dolayı çocuklarımıza bir ödül, bir hediye olarak verilmeli. Çocukların kitapçıya, kütüphaneye, kitap fuarlarına, imza günlerine götürmenin de onların okuma alışkanlığı kazanmalarında büyük etkisi olacağını düşünüyorum. 

Sibel Unur Özdemir: Türkiye’de çocuk edebiyatındaki gelişmeleri nasıl buluyorsunuz? Çocuklara yönelik yayınlar yeterli mi? Bu çalışmalarda dikkat edilmesi gereken unsurlar nelerdir? 

Fatma Yangın Ekşioğlu:  Türkiye’de çocuk edebiyatı, daha önce de bahsettiğimiz gibi batıyla kıyaslandığında çok geç başlamıştır. Ama günümüzde çocuk kitabı yazan çok değerli yazarlarımız var. Bir çocuk, kitapçı dükkânına girdiğinde hem eğlenceli, hem öğretici özelliklere sahip, rengârenk, resimli, resimsiz bir sürü kitap bulabilir. Ama bunun yanında rastgele yazılmış, renkli resimlerle şişirilmiş birçok kitap da mevcut kitapçı raflarında. Ailelere ve öğretmenlere kitap seçimi hususunda büyük görevler düşüyor.

Çocuklara yönelik bir sürü dergi yayınlanmakta. Ama maalesef bu dergilerin çoğuna baktığımda durum hiç de iç açıcı değil. Çocukların hem eğlenip hep öğreneceği, eğitici yönü bulunan dergiler yok denecek kadar az. Çocuk dergilerinin çoğunun popüler çizgi film kahramanlarının adıyla çıktığını ve çeşitli çıkartmalar, afişler hediye eden reklam malzemeleri olduğunu görüyoruz. Daha eğitici, bilgilendirici, edebi ağırlıklı ama aynı zamanda eğlendirici dergilerin çoğalmasını diliyorum. Biraz klişe olacak ama çocuklarımız her şeyin en iyisine lâyıktır. Onlara daha güzel kitaplar, daha güzel dergiler sunmalıyız diye düşünüyorum. 

Sibel Unur Özdemir: Çocuklar için üretilen eserlerin olmazsa olmazı nelerdir? Çocuk edebiyatı ile yetişkin edebiyatı birbirinden farklı mıdır? 

Fatma Yangın Ekşioğlu:  Bir çocuk kitabı yazarının dikkat etmesi gereken en önemli şey, kullandığı dildir. Çocuğun hayal gücü, kullandığı kelimelerin sayısı kadardır. Çocuk, bildiği kelimeler kadar kendini ifade edebilir. Yazılan kitaplar, kelime dağarcığını zenginleştirecek nitelikte olmalıdır. Hangi yaş grubuna hitap ediyorsa o yaşa uygun yalın ve duru bir dille yazılmalıdır. 

Konular çok dikkatli seçilmelidir. Çocukların okudukları kitaplardaki karakterlerle kendilerini özdeşleştirdiklerini biliyoruz, bu kitaplardan edindikleri değer yargıları, yaşamları boyunca onlara rehberlik eder, onları hayata, geleceğe hazırlar. Yazdığımız kitap, çocuğa iyilik, yardımseverlik, paylaşma, sorumluluk, doğa sevgisi, hayvan sevgisi, insan sevgisi gibi güzel duygu ve davranışları kazandırmalı. Yazar iyiyi kötüyü eserlerinde yazmalı tabi ama bunları verirken doğrudan bir öğretici yaklaşımı sergilemeden, okurların kendi yorumları ve çıkarımlarına bırakmalı. Kendini kitap kahramanı ile özdeşleştiren çocuk, kitaptaki olayları kendisi yorumlamalı, çözümlemeli, yazar buna fırsat vermelidir.  

Sibel Unur Özdemir: Gerek dünya edebiyatından olsun gerek Türk edebiyatından olsun Çocuk Edebiyatı alanında eser veren hangi yazarları okuyorsunuz? 

Fatma Yangın Ekşioğlu:  Dünya çocuk klasiklerinden okumadıklarımı bulup okumaya çalışıyorum. Yerli yazarlarımızdan çok güzel yazan, dilimizi çok güzel kullanan, ünlü, usta yazarlarımız var.  İsim olarak kimseyi vermek istemiyorum. Onların ismini zaten herkes biliyor. Çocuk edebiyatçısı deyince akla gelen belli başlı isimler bunlar.  Ama bir yazarın henüz tanınmamış olması onun iyi bir yazar olmadığı anlamına gelmez. Daha ismi duyulmamış ama çok güzel kitapları olan yazarlarımız da var. Farklı kalemlerden farklı öyküleri okumanın faydalı olduğuna inanıyorum. Onun için hepsini okumaya çalışıyorum.  

Sibel Unur Özdemir: Sizin yazar olarak ürettiğiniz eserleri hayata geçirirken karşılaştığınız zorluklar var mıdır?

Fatma Yangın Ekşioğlu:  Olmaz mı? Ama genellikle bu sorunlar çizer ve yayımcı bulmakta karşımıza çıkıyor. Yazar, bir kitabı yazdıktan ve defalarca okuduktan sonra, son haline getirmeden önce iyi bir eleştirmene ihtiyaç duyar. Bu konuda bir sorun yaşamıyoruz. Bala Kitap Topluluğu bu safhada bize yeterli katkıyı sağlıyor. Topluluğumuz sayesinde kitaplarımızın bu işi bilen kişilerin gözüyle eleştirilmesi bize bu konuda büyük kolaylık sağlıyor. Ama asıl sorunu kitapların resimlenmesi sırasında yaşıyoruz. Bu sizin de, bizim de ortak sorunumuz.  

Sibel Unur Özdemir: Edebiyat hayatınızda çocuklara yönelik bir anınıza paylaşır mısınız bizlerle.

Fatma Yangın Ekşioğlu:  Beni çok mutlu eden bir anımı paylaşmak isterim. Bir grup yazar arkadaşla söyleşi ve imza günü yapmak üzere davet edildiğimiz bir okula gitmiştik. Arabadan iner inmez, okul bahçesindeki çocukların, çok sevdikleri bir yakınlarını uzun zaman sonra görmüşler gibi, oyunlarını bırakıp kollarını açarak bize koşmalarını hiç unutmayacağım. Yazar teyzeler, yazar amcalar gelmiş diye bize öyle içten sarılışları vardı ki, unutulmaz… 

Sibel Unur Özdemir: Her güzel şeyin bir sonu var. Biz de söyleşimizin sonuna geldik. Bu değerli röportaj için size teşekkür ediyoruz Fatma Hanım. 

Fatma Yangın Ekşioğlu: Çok keyifli bir sohbet oldu. Ben teşekkür ederim.

 

 Ekim 2016

 

 
Toplam blog
: 755
: 776
Kayıt tarihi
: 13.06.07
 
 

Ankara'da doğdum. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimimi Ankara'da tamamladım. AÜİF iş idaresi b..