Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Nisan '12

 
Kategori
Güncel
 

Fazla kiloları tarihe gömecek buluş! Bilim adamlarının son keşfi; otururken kilo vermeyi sağlamak

Fazla kiloları tarihe gömecek buluş! Bilim adamlarının son keşfi; otururken kilo vermeyi sağlamak
 

Fazla kiloları tarihe gömecek buluş! YENİ TREND FORMÜL!

Bilim adamlarının son keşfi; “ OTURURKEN KİLO VERMEYİ SAĞLAMAK”

13 Ocak 2011 Cuma günü Haber ajanslarına düşen ve tüm gazete ve dergilerde yayınlanan haber aynen şu şekildedir.
“Fazla kiloları tarihe gömecek buluş!

Bilim insanlarının son keşfi otururken kilo vermeyi sağlayacak...

 

ABD’li uzmanlar, vücuda verilen irisin adlı hormonun otururken bile kilo verdirip kasyapmayı sağladığını buldu. Yan etkisi olmayan hormon yakında ilaca dönüşecek.

OMDER diyorki ;  “Aman neyin üzerine oturduğunuza dikkat edin!...”

-13 Ocak 2012 Cuma, İçimizde nostaljik bir ürperme yaşıyoruz, tuhaf kötü bir şeyler olmak zorunda ya hem ayın 13’ü hem de günlerden Cuma. Her neyse tüm kilolu ve obezlerin ‘Ne muhteşem’ diye yorumlayabileceği bir haber düştü önüme, aman Allah’ım önce tam değerlendiremedim ama yine de haberdeki ‘uğursuzluk’ yoğunluğunu değerlendirmem çok zaman almadı!-  Konu aslında tanıdık idi…

‘Sözde Bilim Adamları’ Neye veya Kimlere hizmet ediyorlar?

Bunu daha derinden inceleyelim!

Kendince buluşlarıyla,insanları tutsakları haline getirme çabasında oldukları izlenimi veren Bilim adamları nereye koşuyorlar!  Neye hizmet ediyorlar, kimler tarafından yönlendiriliyorlar?           

Obezlere, öyle keyif yaparcasına uzanırken, verecekler hapı, zayıflatacaklar!Herkes huzura erecek.      Dayanakları, insanların PGC1-alfa protein bileşenlerinde bulunmakta olan İRİSİN adı verilen hormon. Özellikle kas hücrelerinde bu hormonun salgılanmasını sağlayan FNDC5 adı verilen bir kimyasal, protein bileşenlerinde mevcutmuş. Hem de hiçbir yan etkisi yokmuş! Ne müthiş bir tespit ama… Tabii ki deneyler şimdilik fareler üzerinde yapılmış ve tasvir edilen şey, aynı etkinin insanlarda da olması yönünde…

2000’li yıllardan bu yana benzer yüzlerce haber okuduk hep birlikte; ne geni kaldı keşfedilmeyen ne de %1000 etkisine inanılan ve insanlığı kilodan ve beraberinde davet ettiği hastalıklardan kesin koruyan buluşları… Bu güne kadar benzer yüzlerce haber okumadık mı? Hepsi çözüm yerine belli bir amaç için hazırlanmış ve insanı beklenti içinde bırakıp, kendi potansiyelini kullanmamayı teşvik etmek üzerine planlı, programlı haberler değil mi sizce?

Hep fareler üzerinde, bazen biraz değişiklik olsun diye de maymunlarda! Ama hiçbir zaman farelerde alınan %100 sonucun 1/1000 bile insanlara yansıyamadı!  Yansıyamayacak da…  Bu bir aritmetik mantığı içinde asla sonuçlanamaz! İnsanlar; özlem duydukları, oturdukları yerde kilo verdiren kapsüllere hiçbir zaman erişemeyecekler.Ne bugün ne yarın bu asla mümkün değildir! Herkes bunu çok kesin bilmeli…

Bu tür yanlış haberlerin 3 temel etkisi vardır;

  1. Amerika’da ki 300’lük 500’ lükler’in tek  sebebi bu tür haberlerdir. Dünyanın hızla şişmanlamasının da çözüm yollarının tıkanmasının da…
  2. Tıbben bu tek başına mümkün olmaz,  mümkün olduğu hallerde daha hızlı yaşlanma daha hızlı ölüm mutlaktır, kaçınılmazdır!
  3. Sistematik ve bilinçle oluşturulmaya çalışılan kölelik düzeninin bir parçasıdır.…

Umut tacirliği görevini ekipler şeklinde üstlenen bilim adamları;paralı, iyi görünümlü kötü adamlara uşaklık yapıyorlar. Bu isterse Harvard’a kadar dayansın, fonlardan desteklenen bu ‘bilimsel’ çalışmaların maddi kaynakları veya devlet destekli sektör inisiyatifine bahşedilen onaylar, insanların denek olarak muamele görmesine ve bireysel ‘içten sürekli tükenme psikolojisinden’,toplumsal rehavet psikolojisine’ sürüklemeye hizmet eden ve spekülasyon olmaktan ileriye gidemeyecek çıkışlardır.

İşin ‘Türkçe açıklaması’ – Henüz kesin çözüm olamadı şimdiye dek. Ama çok umutluyuz!

Yani laf olsun torba dolsun. İnsan asla farelerin, maymunların üzerinde yapılan deneysel çalışmalarda ulaşılan somut sonuçlara paralel anlamda sonuç vermeyecektir! Çünkü İnsan her şeyden önemlisi bir makine veya robot değildir. Maneviyatı, ruhsal dünyası ve içsel yansımaları ile mükemmel bir varlıktır. Ayrıca ‘Hak’ buna uyumlu yaratmadı insanı...            

Çünkü insan; psikolojisi ile asırlarca yatağında akan suya, milyonda bir ihtimal görülemeyecek değişimleri,‘standart bilimsel yaklaşımlarla’ açıklanamayacak boyutta, farklı bir yön verebilecek gücü, kompleks etkileşimlerle üretebilir. Bu yaklaşımı biz her boyutta yaşıyoruz ama görmek, algılamak, çıkarımlarda bulunmak, ‘küresel ekonomiye’ ters geliyor.

Amerika’da ki 300-500 kilolara ulaşan “yarı insan” varlıkların bu hale geliş sebeplerinden en önemlisi bu tarzda üretilen haberlerin yalan gölgelerine sığınma saflıkları ve rehavetidir. İnsanları önce bedenen, ardından da zaten iç içe ‘şartlanma psikolojileri’ ile teslim alma hedefini güden ve nihai olarak da sistematik modern köleliğe uzanan bu girişimler, obezitenin son on yıl gibi kısa bir sürede Dünyada ve özellikle de Türkiye’de neden iki katına ulaştığını açıklamaktadır.  

Sonuçta da her şeyde olduğu gibi işi manipülasyonlar kurtarıyor.  Yalanla… ve gerçeklerden-çözümden çok uzak, insani olmayan yaklaşımlarla umut tacirliği yapılıyorDaha fazla tükettirmek, daha fazla sorgulamamak ve daha fazla insani değerlerden uzaklaştırmak için…. Yani bilinçli bir sistematik kölelik döngüsünü oluşturma yolunda çok nadir de olsa insan olma erdemiyle bireysel inisiyatif üstlenenlere de bunun ‘gereksiz ve anlamsız’ olduğunun vurgusunu yapmakta.

Bir yerde de verilmekte olan veya verilecek çabaların, ilacın piyasaya sunulacağı süreç olarak telaffuz edilen iki yıl süre sonrasında boşuna verilen eziyetli özveriler olduğu ima edilmekte!

 

 

Üstün Performanslarda değişmez prensiplerden biri şudur ki, vücudumuzdaki tüm sistemlere ait her bir hücre ancak gerekli doğal yaşamsal altyapı desteği ve antrene edilmesi süresince verimini geliştirir veya devam ettirebilir. Dışarıdan kapsüllerle veya enjekte yolu ile verilecek desteklerin ne mutlak etkisi, ne kalıcılığı ve ne de yan etkisiz olması asla muhtemel değildir…

Bu gerçekleri bilen biliyor ve insanın gözünün içine bakarak yalan yanlış ifadeler kullanılıyor!

Ama kesin bir gerçek daha var ki, o da şu:işler inanın hiç de iyi gitmiyor! Küresel krizler, küresel hastalıklar, küresel bunalımlar… Dünya çok küçüldü bayanlar, beyler; kimin, kime ne için ve hangi koşullarla çalıştığı artık çok açık veya çok kapalı. Bu her birimizin birikim ve dürüstlüğüne bağlı yorumlanabilir…

Ama bireysel mutlak bir inisiyatif üstlenmemiz gereken koşullar daha açık ortaya konamaz! İnsanların sistemli şekilde ekonomik kökenli köleleştirilmesi yönünde, gerekli bir atılımdan başka bir yaklaşım değil bu tarz haberler. Muhtaç olduğumuz kudret artık asil kanımızda değil, yaratanımızın bize bahşettiği düşünce üreten aklımızdadır. Lütfen aklımızı en değerli hazinemiz olarak koruyalım, bu tür haberlerde ki virüslerle düşünme ve sorgulamadan inanma kolaycılığında tüm geleceğimizi birilerinin yönlendirmesi ile köleleştirmeyelim… Nefsimizle ve gösterebileceğimiz yapıcı tepkilerle ve en önemlisi de insan olma onurumuzla.   İnanın en aciz görünenimiz bile buna temelde muktedirdir!

 Çünkü biz hayvan değiliz! İnsanız… Kendini hayvan olarak gören ve aynı etkiyi alacağını düşünen herkes, bu tür haberlere umut bağlayarak, kendi özünden istediği kadar uzaklaşabilir… istenen de bu zaten…

İnsanlar bilimle de uğraşsa veya özellikle de bilimle uğraşırken,neyi neden ve neye rağmen yapmaya kalkıştığının sorumluluğunu gerçekten üstlenmeli. 

Zaman içinde aldığımız titri’leri kişiye ve konuma göre değişen fiyatlarla, maddi değerler uğruna satmayalım! Bilimsel gerçekler yerine,  size söyletilmek istenileni sahiplenerek insanlığa ihanet etmeyelim… Bilim İnsanı; her şeyden önce İnsan olma erdeminden uzaklaşmadan, yapılan açıklamaların toplumsal etkilerini ve gelecek etkilerini düşünerek, akıl ve mantıksal süzgeçten geçirerek, özellikle OBEZİTE VE ZAYIFLAMA gibi çok yönlü kompleks bir konu için, hayvanlarda alınan sonuçları aynı derecede insanlarda beklememelidir. Aksini düşünmek ve insanı fare veya maymunlardan ayırt edememek bilim insanlarına koca bir yüktür, bu konuda diretenlerin kendi özüne dönmelerini tavsiye ederiz.

Bu konuları tetikleyen bilim insanları olarak sizler, ancak açıklamalarınız kadar insansınız…

 

OBEZİTE İLE MÜCADELE DERNEĞİ

Halil KARGULU   / HK Performans

Psikolog & Üstün performans Uzmanı

Semir BERBER

 

 

 

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 11
: 1588
Kayıt tarihi
: 19.12.11
 
 

Halil KARGULU Kimdir? 1976 Ankara doğumlu Kargulu,  Üstün Performans Uzmanı ve Dünyanın en hı..