Federasyon ne yapıyor?

2008 yılının başı Türkiye Futbolu için yine utançla hatırlanacak gibi duruyor. Hükümetin bastırması, kulüplerin mutsuzluğu, Türk futbolunun başarısızlıkları Türkiye Futbol Federasyonu'nu seçime gitmek zorunda bıraktı. Koltuğunu korumayı hayatının ideali haline getiren Başkan Haluk Ulusoy -ne yazık ki- vedaya hazırlanıyor.

Perişan bir halde olan ve önümüzdeki yılları etkileyecek kararlar verecek durumda olmayan Türkiye Futbol Federasyonu 29 Ocak 2008 günü çok ilginç kararlara imza attı. Buna göre; halihazırda 6+1 olan yabancı sınırlaması, 6+2'ye yükseltildi. Çok daha ilginç bir kararla ise ara transfer dönemi 6 Şubat'a kadar uzatıldı. Aynı federasyonun 14-15 Şubat tarihlerinde seçimli genel kurul yapacağını hatırlatayım...

Bu yabancı sınırlaması konusu yıllardır tartışılıyor ve -afedersiniz- kabak tadı verdi. Geçtiğimiz yıllarda takımlara altı yabancı futbolcuyla sözleşme yapma hakkı verildi. Bu hak, uluslararası arenada takımlarımızı perişan halde bıraktı. Türkiye A Milli Futbol Takımı, 2002'den beri hiçbir uluslararası organizasyona katılamazken, Türk takımları Avrupa Kupaları'nda garip garip takımlara elendiler, Şampiyonlar Ligi'nde beş sezondur ikinci tur yüzü göremez olduk.

Başta Fenerbahçe olmak üzere takımlarımız bu konuda çeşitli yöntemlere başvurdular. Birincisi; Marco Aurelio gibi yıllardır Türkiye'de olan yabancıların Türk statüsüne geçirilmesi. Yasalara göre beş yıl Türkiye'de kalan bir yabancı Türk vatandaşı olabilir ama Mert Nobre gibi oyuncuların sadece iki yıl Türkiye'de kaldıktan sonra Türk statüsünde futbol oynamaları anlaşılacak gibi değil! Teoride başarılı, pratikte başarısız olundu; bir yıl veya birkaç yıl ülkede kalanlar Türk statüsüne geçirildi.

Son uygulama ise yeni çıktı. Yine radikal eylemleriyle tanıdığımız Fenerbahçe yönetimi bunu bizlere sundu. 6+1'lik kapasitesini dolduran Fenerbahçe, yeni yabancısını transfer etmek için kadrosunda bulunan bir oyuncunun sözleşmesini askıya almayı teklif etti ve kabul etti! Maldonado'yu almak isteyen Fenerbahçe, bu sezon yararlanamayacağı kesin olan Stephan Appiah ile sözleşmesini fesh etmenin uygun olacağını düşündü. İlginç olan ise TFF'nin buna izin vermesi. Öyle ki, ''sözleşme dondurma'' diye bir kavram oluşursa; yabancı sınırlamasının pratikte hiçbir anlamı kalmaz. Mesela, x takımı 20 tane yabancıyla anlaşıp 12'sinin sözleşmesini dondurabilir. Teknik direktörün isteğine göre istenilen yabancı oynatılır.

Hepsinden öte, TFF'nin bu kararı alelacele almasını anlayamadık. Ara transfer döneminde yabancı sınırlamasının değiştirilmesi akıllıca bir hareket değil. Bizim bildiğimiz, bu konuya sezon başında hatta birkaç yıl öncesinde karar verilmelidir. Böyle alelacele alınan önemli kararlar, futbolumuzun önünde engeldir ve amatörlüğün göstergesidir. Kulüplerin kendi stratejilerini alelacele belirlemek zorunda oldukları bir ortamda; futbol nasıl gelişsin?

Yabancı sınırlaması modern futbol ülkelerine yakışmamaktır. Bu konudaki naçizane fikrimi de paylaşmak isterim: Örneğin Fenerbahçe'nin Avrupa maçlarına 6, bilemedeniz 8 yabancıyla çıkması işini zorlaştırır. Ancak; Fenerbahçe'deki bütün yabancılar Roberto Carlos, Diego Lugano gibi üst seviye yabancılar değildir. Deivid gibi Türk futboluna hiçbir şey katamayacak, Avrupa Kupaları'na yakışmayan yabancılar bu kadroda yer almaktadır. Benim önerim ise Roberto Carlos gibi klas yabancılarla Deivid gibi alt seviye yabancıların aynı kategoride değerlendirilmemesi üzerine. Eğer ''klas yabancılar''ı sınırsız tutarsak hep kulüplerimiz, hem de ülke futbolu gelişebilir. Öte yandan; ''kalitesiz yabancılar'' olarak adlandırdığımız gruptan en fazla üç veya dört futbolcunun kulüplerde yer alması son derece mantıklı olacaktır.

Şubat ayının ortasında seçime gidecek olan TFF, mantıksız kararlarına bir yenisini ekledi. Umarız bu sonuncusudur, yeni yönetimle mantıklı kararlar alırız...