Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Eylül '09

 
Kategori
Güncel
 

Felaketi zafere dönüştürebiliriz…

Felaketi zafere dönüştürebiliriz…
 

İstanbul’u sel aldı…

Güzelim bir kentten kocaman bir taşra yarattık, el aldı…

Türkü böyle değildi, biliyoruz. Ama…

Peki ama, ne oldu?.. Niye oldu?.. Ve nasıl oldu?..

- Yağmur yağdı, böyle oldu…

Hayır, değil… Böyle olmadı.

Sorun, bu ölçüde kendiliğinden, bu kadar sıradan ve derecede basit değil.

Sorunun orta yerinde insanlığın işgücünü, refahını, sağlığını ve kaderini sarıp sarmalayan bir tercih ve bir sistem ablukası mevcuttur…

Nasıl mı?..

Şöyle:

Radyolar söyledi, televizyonlar gösterdi:

- Dünya’nın iklim dengesi bozulmuştur. Çeşitli bölgelerde kuraklıklar ve diğer bazı yerlerde de şiddetli ve tehlikeli sel felaketleri yaşanacaktır!..

Yani, önceden biliniyordu karşılaşılacak felaketler.

Anadolu ciddi bir kuraklık afetine doğru adım adım yaklaşıyordu ve halen yaklaşmakta… Yurdun çeşitli yerlerinde ve hatta İstanbul’da barajlarında su seviyeleri tehlikeli çizgilerin üzerine bir türlü geçemiyordu ve halen geçemiyor…

Ama aynı İstanbul’da onlarca kişi sel sularına kapılarak ölebiliyor…

Perki neden?..

Çünkü, ozon tabakası yırtıldı. Ve güneş zararlı ışınlarını bu delikten geçirerek insan sağlığını ciddi biçimde tetiklemeye devam ediyor ve bozulan iklim dengesi geleceğimizi tehdit ediyor ve insanlığa ciddi şekilde zararlar vermeye devam ediyor…

Peki, niçin delindi bu ozan tabakası… Ve niçin bu felakete hala dur denemiyor?

Çünkü, emperyalist Dünya’nın dayattığı kapitalist sistemin temelindeki felsefe buna engel…

Çünkü kapitalizm, insan bencilliğinin serbest bırakılması esasına dayanıyor. Ve hatta insan hırsının, kapitalist enerjiyi yaratan tek potansiyel olduğu temelinden hareket ediyor…

Girişimciler, kendi çıkarları için, sınırsız ve kontrol dışı kar hırsları yönünde birbirlerini yerken [yani rekabet ederken], toplum da ilerleyecektir…

Kapitalist düşünce için ozon tabakasının delinmesinin halk sağlığını tehdit eden bir unsur olması hiç de önemli değildir… Onlar, [ve onların oluşturduğu yönetimler] için önemli olan, daha fazla ve daha fazla mal üretmek ve daha fazla ve daha fazla satmaktır. Neden oldukları üretim faaliyetinin ozan tabakasını delmesi, onarın görmek istemedikleri ve asla sorumluluğunu üstlenmedikleri, ancak toplum olarak yaşamakta olduğumuz bir cinayetler zincirini oluşturmaktadır…

Geliyorsunuz Türkiye’ye…

İki Telli’de, Ayamama Deresi’nin çevresindeki çarpık yapılaşmayı yaratarak, dere yatağının doğal yatağını daraltan ve bundan elde ettikleri toprağı yağmalayanlar ve bu yönde gelişen rantlara ortak olan bazı yöneticiler de sözünü ettiğimiz bu kapitalist felsefe ve gelişmenin çıkar ortakları ve mimarlarıdır…

Global kapitalizm, hem iklim dengesinin bozulmasının nedeni itibariyle İki Telli’deki sel felaketinin sorumlusudur ve hem de Türkiye içinde yarattığı kendi işbirlikçileri vasıtasıyla neden olduğu çarpık kentleşme ve yağma kültürünün yaratıcısı olarak sorumludur…

Ve kapitalizm, topluma yerleştirdiği düşünce biçimi olarak, insanları bir mal taşır gibi kilitli kapılar ardında taşıyan tekstil firmalarının beyinlerine işlediği zincirlerinden boşalmış kazanç hırsından da sorumludur…

Kontrol altına alınmamış ve tümü ile serbest bırakılmış insan bencilliği, toplum için birinci derece zararlı ve güçlü bir tehdittir.

Hırs ve ihtirasların kamu yararına dizginlenmesi ve halk sağlığı ve yararı yönündeki müdahalelerle kontrol alınması, insan topluluklarının mutluluğu için birincil koşuldur. Bu açık gerçeği öğrenmek için ödediğimiz ve ödemekte olduğumuz faturalar tahammül sınırını aşmıştır.

Göğüs göğse geldiğimiz büyük felaketten toplum olarak bu önemli dersi çıkartabilirsek, sanıyoruz doğmuş ve doğabilecek acılarımızı şimdiden dindirmiş ve geleceğimize önemli bilinç tohumları serpelemiş oluruz…

http://www.soruyusormak.com/

 
Toplam blog
: 913
: 485
Kayıt tarihi
: 30.01.09
 
 

1942 yılının Şubat ayında Bursa'da (Mehmet Kemalettin'den olma, Emine İffet'ten doğma olarak) dün..