Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Kasım '11

 
Kategori
Güncel
 

Felaketler ve biz

Van yaşadığı felaketin şokunu üzerinden daha tam olarak atamamışken 2. bir şok yaşadı. 7.2 ile korkunç felaketin kapısı aralandı, 5.6 ile felaket “ben gitmedim, yanınızdayım, yanıbaşınızdayım“ dedi. Tamam geçti, bitti derken insanları evlerinden, ocaklarından koparacak yeni bir sarsıntı yürekleri dağladı

Bu ülke gariplikler ülkesi. Bu ülke rezaletler ülkesi. Bu ülke mucizeler ülkesi. Yapı denetimi yok, kat kontrolü yok, sorumluluk yok. Her önüne gelen müteait olmuş. Dikiyor güzel güzel , alımlı, boyalı binaları. Herkesin bir adamı var belediyede, devlet dairesinde. Alıyor iznini önüne engel çıkmadan, sonra başlıyor umut satmaya. Fakirin ekmeğidir umut. Sabah kahvaltısında, akşamında yemeğinde yer umudunu. Ne bilir o, parasını verip de ev yerine celladını satın aldığını; ne bilir o, parasını veripte hüsran satın aldığını, acı satın aldığını, kefen satın aldığını, mezar satın aldığını. O bilmez, bilemezde ya bilenler nasıl yaşar bu vicdan azabı ile. Hoş vicdan dediğin şey insanda olsa gerek. Umut ticareti yapan haysiyetsizde vicdan ne gezer. En güzeli “sen insan mısın?” diye sormak, sonrada yüzüne tükürmek gerek o celladın.

Yaşanan her acının sonrasında hangi Tv kanalını açarsanız mutlaka her kanalda elinde anteni ile bir şeyler anlatan, aslında anlattığını kendi bile bilmeyen sürüsüne bereket insanlar görürüz. Sanki hücum emrini almış bir bölük asker misali, her kanala dağılırlar. Ne olduğunu ve ne olacağını anlatırlar kendilerince. Memleketimi terör mü vurdu, emekli subaylardır ekranların kahramanları. Önlerinde bölge haritaları. Şurdan gireriz, şurda düşmanı sıkıştırır şuraya kadar kovalarız, şurada vurur, şuradan sıyrılır çıkarız. Felaketin adı deprem olunca deprem uzmanlarıdır iş başı yapanlar. Aslında çoğu bir hiçtir. Hiç olmamıştır, olmayacaktır. Onlar sadece felaketlerden beslenen fırsatçılardır. Onlar gerçek uzmanların, eli öpülesi bilim insanlarının kötü figüranlarıdır. Biri başlar “aslında ben bu depremi birkaç ay önce söylemiştim” bir diğeri  “burada olan deprem bilmem neredeki fay hattını tetikliyebilir, ama tetiklemeyebilir de. Orada deprem olabilir üç gün mü desem, üç ay mı desem, valla bilmemki üç yıl diyelim hadi…. Çoğunun amacı kendini ön planda göstermek, yaşanan bilgi kirliliğinden istifade ederek reklam yapmaktır. Daha dün 7.2’nin ardından sağlam ve oturabilir raporu verdiği bina 5.6 ile çökünce sözüm ona üniversite de bilim adamı, uzman çıkıyor  “bu yalıtım malzemelerinin kaldırılması lazım. Yoksa sağlıklı sonuçlar alınamaz “ diyor. Peki sağlam raporunu verirken o yalıtım malzemeleri yokmuydu. Yapılması gereken tek şey bu soruyu soracaksın, cevap nasıl olsa tatmin edici olmayacak , ardından sağlam bir Osmanlı tokadı patlatacaksınki hem yıldız saysın hem 7.2 ‘yi suratında hissetsin.

Gelgelelim yaşadığımız felaketlerin ardından tanık olduğumuz mucizelere. Enkaz altından bilmem kaç gün sonra sağ çıkanlar, tonlarca ağırlıktaki çöküntüye rağmen burnu kanamayanlar v.s …v.s. Evet bunlar gerçekten sevinilecek şeyler. Ama bu mucizeleri neden Japonya yaşamadı. Benim ülkemin insanı sel felaketinde azgın sularla boğuşup, ölüm kalım mücadelesini kazanıp, bir mucize gerçekleştirirken Avrupa insanı neden böyle bir mucize yaşayamıyor. Biz çok mu güçlüyüz, çok mu şanslıyız, yaşama olan bağlılığımız onlardan daha mı fazla yoksa  evet yoksa ……, zannedersem sizlerde anladınız aslında yaşanan şeylerin birer mucize olmadığını

Unutmayalım ki insan hayatından daha değerli hiçbir şey yoktur. Ne öyle mucizelere tanıklık edelim ne de öyle felaketler yaşayalım.

  

 
Toplam blog
: 4
: 235
Kayıt tarihi
: 07.04.07
 
 

Makina -Avrupa Kaynak Mühendisi.. Kaynak Cemiyetinde gerek kaynak sektöründeki soru ve sorunl..