Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Eylül '15

 
Kategori
Futbol
 

Felipe Melo, ‘Bidon’ olarak geldi, ‘Pitbull’ olarak döndü!.

Felipe Melo, ‘Bidon’ olarak geldi, ‘Pitbull’ olarak döndü!.
 

“Evet, ben çirkef bir oyuncuyum. Oyun yapım böyle. Beni güçlü kılan da bu. Sertlik, benim oyunumun bir parçası. Sarı kartlar göreceğim, ancak benim doğamda rakibime gole gitmesi için izin vermek yoktur. Geçen sezon bir tane bile kırmızı kartım olmadığına dikkat çekmek isterim.”

Melo, İtalyan basına böyle konuşmuş/muş. Ona övünme yolunu açanlar, o eski MHK ve şimdi düdük çalanların ne düşündüğünü bilemeyiz. Biz, bir soruyla başlayalım:

O olmasaydı, Galatasaray, geçen sezon şampiyon olur muydu?

Soru, "soru çengeli"nde sallansın dursun, biz, “olanlar/ olmayan”lar açısından "o"na bakalım:

Takımının bir sezon boyunca, kimi maçlarda, “bir eksik” oynamasını önledi.

Hakem gözetiminde, rakiplerini doğradı, sakatladı; rakibinin kart görmesini bile sağladı.

 Rakibin moralini bozdu; rakip, ondan yıldı.

“Kırmızı” görmediği için, takım arkadaşlarına da “kırmızı” çıkmadı.

Süper Lig maratonunda “kırmızı görmeyen takım" unvanı kazandırdı takımına.

(Tribünler, ona meftun/du!.

Tribünlere oynadığı için taraftarın sevgilisi!. Çünkü taraftar, futbolcusundan “görsellik” bekler. Sadece gol atmak yetmez tribünleri coşturmak için... Öyle olsaydı, Burak Yılmaz, ıslıklanmaz; “geri”ye yardım etmiyor, diye eleştirilmezdi.

Ama Melo öyle mi?

Tribünlerin ondan beklediği her şey var; üstelik, ayrıca...

Hakem, tribünlere kulağını tıkar, ama ona gelince gözlerini yumar! Cümlenin sonuna ünlem (!) koymamız, bütün hakemleri aynı kefeye koymamak içindir. )

*****

O, “kötü” futbolu mu?

Soruyu “kötü” diye kestirip atmak doğru değil. O, davranış olarak, “kötü”... Kendi deyişiyle “çirkef”...

Nasıl ki sözcükleri “kötü” yapan, daha çok, kullanan ise; onu da “kötü” yapan da, ona göz yuman, hoşgörülü davrananlardır.

O, bu sezonun üçüncü maçında sahadaydı; sonrasında İtalya’ya yolcu oldu. Geçen sezon, onun sayesinde 34 maçta gösterilmeyen “kırmızı kart”, bu kez çıktı, takımı 10 kişi kaldı. Kart ona çıkmadı. Ama bu sezonun eskisi gibi olmayacağı izlenimi edinmiş olanlar olabilir. Bu izlenim, onda ve onu koruyanlarda ağır basabilir.

Şimdi o, geçen sezon kazanılan Süper Lig Kupası’nın sahadaki “mimar”larından biri, yok. 4 yıl önce adıyla geldiği yere, yuvasına, yeni “unvan"ıyla döndü.

“Bidon” olarak geldi, “Pitbull” olarak döndü.

*****

Melo, gitmeli mi, kalmalı mı?

Futbol kamuoyu, başta Galatasaray taraftarı bununla oyalandı haftalarca. “Gitti” dendi, “gitmedi”... Uzun süreli ve gösterişli bir sözleşme imzaladı, “Kaldı” dendi, “kalmadı”...

“Gitmek”, “kalmak” üzerine söz söylemek bize düşmez; o, yöneticilerin sorunu. Bizim yanıt vereceğim soru şu olabilir:

Melo, kalsaydı, bu sezon da aynı biçimde davranınca, o sınırsız hoşgörüyü görebilir miydi?

Süper Lig 2. Melo Futbol Sezonu sürer miydi?

Bu sezon, “Melo sezonu” olmazdı; çünkü “miyad"ı dolmuştu! O bakımdan “hoşgörü” de göremezdi.

(“.... gitmesinin hem Galatasaray için hem de kendisi için iyi olduğu da bir gerçek. Çünkü hakemler tarafından da çok mimlenmişti.” diyen Cüneyt Tanman’ın “tanısı” doğru gözükse de, geçen sezonki uygulamalara bakınca, “mimlenme”, “korunma” anlamında doğru.)

*****

“Bidon” olarak geldi, “Pitbull” olarak döndü.

(Melo, özellikle geçen sezonki şampiyonluk adına, heykeli dikilecek adam. En azından, şampiyonluk kupasının yanına, Melo’ya yakışan, onunla özdeşleşen bir “heykelcik”i konmalı. Bu, Melo’ya “vefa borcu” olarak yapılmalı.)

Galatasaray, Melo’yu arar mı?

Melo, onu yakından tanıyan Hasan Şaş için, aranacak biri:

“Melo, saha dışında zarar veriyordu; ama saha içinde büyük bir güçtü.”

(“Saha dışında zarar vermek”, “saha içinde büyük bir güç “ olmak... “Kime, nasıl zarar veriyordu?” sorusunun yanıtı merak uyandırıcı. Bu, Hasan Şaş’ın yanıtlayacağı bir soru. Biz, ancak, “saha içinde büyük bir güç “le anlatılmak isteneni, “söylenenden söylenmeyi çıkararak” söyleyebiliriz. O da anlattığımız, Melo’nun sahada nasıl korunduğu, öyle olduğu için de koskoca sezonda takımından kimsenin kırmızı kart görmemesi, hakem gözetiminde rakiplere yaptıklarıdır.)

Melo, eski başkanı Duygun Yarsuvat’ı yanıltarak gitti; Yarsuvat, dedikleriyle kaldı:

“Başkanlığım dönemimde Melo, ‘Ben gideceğim’ diye tutturdu. Kılımı kıpırdatmadım. Melo’nun ne istediğini biliyordum. Sözleşmemi 1 yıl daha uzatın, diyordu. Melo’nun bütün numaraları bunun içindi. İtalya’da ‘Bidon’ olarak ilan edilmiş bir oyucuyu bir İtalyan takımının yeniden alması hikâye. Ne dediler, gel 1 milyon Euro verelim. Melo bizden 3 milyon Euro alıyor. Melo neden gitsin? Blöf yaptı, ama kandıramadı bizimkileri.”

(İtalya Serie A’da her yıl en kötü performans gösteren futbolcuya “Bidone d'oro”, yani “Altın Bidon” ödülü verilir. 2009’da bu ödül,   Fiorentina'dan Juventus’a büyük umutlarla transfer edilen Felipe Melo’ya verilir.)

Son söz:

Gelen, gidecektir bir gün, bu dünya Sultan Süleyman’a kalmadığı gibi, kimseye de kalmayacaktır; geride, yapılanlardan iyi/ kötü denecekler kalacaktır, hepsi o!..

 

https://www.facebook.com/turgutcelik

https://twitter.com/#!/turgutcelik

turgutce@yandex.com

 

 

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..