Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

kevser şekercioğlu akın

http://blog.milliyet.com.tr/kevser

25 Temmuz '08

 
Kategori
Felsefe
 

Felsefenin insanca halleri

Felsefenin insanca halleri
 

Neler yumurtlamışım bu eski deftere (2005 tarihli). Kendimi filozoflara mı benzetmek istedim acaba? Bakın ben burdayım benim farkıma varın mıydı yapmak istediğim? Ya da insanlığı olmayanlara insanlık dersi mi vermek istedim bilinçli bir ukalalıkla? Tabi ki biliyorum neyi neden yazdığımı ve kimlere gönderme yaptığımı ama söyleyemiyorum. O kadar da boşboğaz değilim anlaşılan. Bu zamana kadar kanserden ölmediysem bunu yazmaya borçluyum. Yazdım da içimin katran kinlerinden kurtuldum, yazdım da sinirlerimden kurtulmaya çalıştım. Kendimi çoğu zaman kartalların yaşadıkları yüksek yerlerdeki yalnızlıklar içinde bulmam işte bu yüzden. Bundan sonrası içinse garantim yok inanın... Aşağıda o defterde yazılanlardan seçmeler var umarım saçmalama olarak görünmezler.

Öyle dertler var ki acıtır canımızı da yine de şikayet etmek gelmez aklımıza. Misal doğurmak; saçının ucundan ayak parmağına kadar canlanmıştır acıdan hücrelerimiz ve sonra bir bebek verirler kucağınıza. Nasıl anlatılır ki anne olmanın o kutsal tadı?

Ya da kaç yürek ağlar aşk için? Aşkı hissedebilmek kaçımıza kısmet olmuştur ki?

Sevdiğin birini kaybetmek ve özlemek. Seveceği hiç kimsesi olmayanlar insan değil mi? Kaybetsen de şansının farkında ol lütfen.


Tek başına olduğunu düşünüyorsan yanılıyorsun. Şah damarını hisset bak bakalım kim için atıyor kalbin ya da kim attırıyor?


Hepimiz fakiriz değil mi ki bize ait değil nefeslerimiz.


Nefse hakim olmak değil mi bir açıdan insan olmanın bedeli?

İnsan olduğundaysa hep işler durumdadır bedenin ve ruhun elektriği.

Bize bazen deniyor ki sen hiç konuşma. Verilene şükret sessizce yaşa. Hep bildiklerimize rağmen yaradılış özelliği ister dururuz hayırlıyı da hayırsızı da bir arada. Sahip olana kadardır açlığımız istediklerimize...

Yüreği dost olanın vardır dostları. Sen yalan, sen hainlik katmazsan bulursun kendin gibi insanları. Bir bakın çevrenize koca toplulukta bulurlar eşcinseller, alkolikler, kumarbazlar birbirlerini. Yolluyla yolsuzu yürürken görürseniz aynı yolda kolkola bilin ki geçerli bir sebebi vardır mutlaka. Önce sen dost ol kendine gerisi gelir.

Eğer imkan varsa kadehin bile sağlamı olsun elinizde. Kırık keserse dudağınızı, acınızdan anlamasınız şarabın tadını.

Şarabı avuçlarından da içerim sevdiğimden gelirse. Kristal kadehlerde de olsa şarap, birlikte içtiğinle alakalıdır tadı. Kahve de olduğu gibi. Şaraba tad veren muhabbettir muhabbet.

İşin özü hatasız kul olmaz. Şükredilecek hatalar var geri dönüşü mümkün, bir de bütün aileyi peşinde sürükleyen felaketler. Anlayacağınız hata var hatacık var. Ayırmak lazım.

Hoşgörü ne bilgiyle ölçülür ne cahillikle tamamen kişiliktir. Sevgiyle bakıp sevgiyle görüyorsa ve taa gönülden bakıyorsa gözlerin, iyi niyete ve güzele olur hoşgörün ama aynı gözlerle bakıp da görüyorsan haini bak bakalım katil olmak o kadar da zor mu?

Tereddüt, beklenti ve endişe işte insanı korkularının karanlık kazanına itikleyen üçleme. Kim istemez ki anın keyfini sürmeyi. Ama insanız biz tüm duygularımızla beraber. Sır, bu duyguları karmaşaya çevirmeden idare etmekte bence.

Ya özümde kötülük varsa. Evet, önce Kendi Özümüze hakikatli olmalıyız. Aynaya baktığımızda yansıyan görüntümüze karşı dürüst olmalıyız hiç değilse.

Ama sevgi en önemlisi. Seversen katlanabiliyorsun bütün hayata ve hayatı oluşturan tüm duygulara.

Yapılan her cimrilik, cimrice bir yokluğa dönüşür. Yedirmezsen yiyemezsin, giydirmezsen giyemezsin, güldürmezsen gülemezsin. Malın da sahibi var canında. Zaman zaten bizim dışımızda hareket etmekte. Zamanı dikkatlice, paylaşımlarımızı cömertce ve keyifle yaşamalı diye düşünüyorum.

Yanılıyor muyum acaba?

 
Toplam blog
: 374
: 869
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

1965 Akçakoca doğumluyum. Evli ve dört kız annesiyim, küçük bir kızın  anneannesiyim. A.Ü. Halkla..