Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Mart '18

 
Kategori
Günübirlik Turlar
 

Fener, Balat ve Müzayede Salonları

Fener, Balat ve Müzayede Salonları
 

Balat


İstanbul öyle bir şehir ki, tam elli senedir içinde yaşıyorum, gezmeyi dolaşmayı da severim, geze geze hala bitiremedim. Neden mi? Çünkü durmadan değişiyor da ondan. Mesela Fener’e Balat’a en son ne zaman gittiniz? Elli sene evvelse, olmaz, yirmi sene evvelse de olmaz, on sene evvelse yine olmaz, şimdi yine gitmelisiniz. Peki altı ay evvel gittiyseniz? Efendim bir daha gidin, ne kaybedersiniz.

Bir defa gitmek çok kolay. Diyelim Kadıköy yakasında oturuyorsunuz. Vapurla Eminönü’ne. Oradan 99A, 99Y, 399 veya 36C otobüslerine veya Eyüp Sultan istikametine giden herhangi bir otobüse binin. Kadir Has Üniversitesi, Ayakapı duraklarını geçiniz. Sonra Fener Durağı, sonra solda metalden yapılmış Bulgar Klisesi sonra Balat durağı. Eminönü’nden Balat en kaba on dakika. Balat’ta otobüsten inin karşıya geçin, hemen orada bir Kahve göreceksiniz. Hem kapalı hem yarı kapalı, hem açık alanları var. İçi tıklım tıklım üniversiteli gençlerle dolu, kimi çay veya kahve içiyor kimi tavla oynuyor, kimilerinde de fan- fin- fon (alafortanfoni) durumları.

İsterseniz Balat’ta değil de Fener de yani daha önce inin otobüsten ve yürüyerek Balat’a gidin. Zaten hepsi 5-6 dakika. Böylesi de güzel. Adım başı sağlı sollu kafeler göreceksiniz. Her biri birbirinden şirin. Fener ve Balat’ta ki kafelerin bir özelliği var, ilk görüşte kafe mi, antikacı dükkanımı tereddüde düşüyorsunuz. Hepsinin vitrini eski, orijinal, çok hoş objelerle süslenmiş. Hatta sadece vitrinleri değil, tuvaletleri bile öyle, sanki bundan yüz sene evvelinin bir köşkünün tuvaleti. Sadece kafeler değil, eczaneler bile öyle dekore edilmiş. Eczanenin vitrinine bakınca sanki 100-150 sene evvelinin bir eczanesine bakar gibi oluyorsunuz.

Balat’ta müzayede salonları var. Haftanın belli günleri müzayedeler yapılıyor. Herkes içeri girip oturabiliyor ve isterse beğendiği bir objeyi fiyat artırarak satın alabiliyor. İsterse kendi evinden getirdiği bir objeyi satabiliyor. Müzayede salonu deyince gözünüz korkmasın. Beş, on liralık objeler de var satılan, bin, iki bin liraya veya daha yüksek fiyata satışa sunulanlar da. Ama ekseriyet 30-40-50 liraya satılıyor, bir de 100-200 TL aralığında olanlar var. En çok alıcısı olan objeler, metal ve ahşaptan yapılmış bisiklet, motosiklet, arabalar, saatler, porselen süs eşyaları, yağlı boya tablolar, kutular, biblolar, bazen halı ve kilimler, en çok da bakır güğüm, ibrik, sahan, bakraç, mangal, semaver ve bu gibi objeler.

Her işte olduğu gibi müzayedelerde de bir öğrenme süreci var. Eğer buralardan eşya almak istiyorsanız kendinize en az üç beş defalık bir öğrenme devresi tanıyın. Yapma ihtimaliniz olan hatalar, birincisi ihtiyacınız olmayan veya sonradan beğenmeyip neden aldım diyeceğiniz bir objeyi satın almak. İkincisi beğendiğiniz bir objeyi yüksek fiyattan almak veya sonradan tüh bak daha ucuza da alabilirmişim demek. Üçüncüsü ve en önemlisi beğendiğiniz ve gerçekten çok sık çıkmayan güzel bir objeyi, fiyatı 10-20-30 lira da artırmayıp, cimrilik yaptığınız için kaçırmak ve sonradan kaçırdığınıza pişman olmak.

Benden bu kadar. Merak ediyorsanız, bir Cumartesi veya Pazar’ınızı Fener- Balat’a ayırın ve kendi gözlerinizle görün. Pişman olmayacaksınız.  

 

 
Toplam blog
: 326
: 941
Kayıt tarihi
: 10.03.11
 
 

Okullar: TED Ankara Koleji, ODTÜ, Bogaziçi Üniversitesi (Master) İş Hayatı: Philips, Anadolu Endü..