Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ekim '08

 
Kategori
Futbol
 

Fener’den mucize üçlük

Fener’den mucize üçlük
 

Mucize adam...


Ligde 6 maçta 4 mağlubiyet alan Fenerbahçe, makus talihini değiştirmeye formadan başlamaya karar vermiş olacak ki bu sezon ilk kez beyaz formayla çıktı İsmetpaşa’nın çimlerine. Maç öncesi seremonide gözümüz yeşil siyahlı Fenerlilere takılıyordu. Hele içlerinde biri vardı ki… Yıllarca taraftarın sevgilisi, Kadıköy Boğası Serhat Akın… Diğerleri ise, kaleci Serdar ve Antep maçlarının değişmez oyuncusu bizzat Bankamatik futbolcu dediğimiz Kemal Aslan’dı…

Lige verilen ara öncesinde 2 sakat daha veren (Emre ve Gökhan) Fenerbahçe, yerlerine iyileşen 2 oyuncuyu kadrosuna katmıştı. Bu sefer sahada 1. ve 2. kaptanını (Alex Semih) bulan Fenerbahçe’yi istekli ve arzulu görmeyi umut eden bizler ilk yarıda yine yanılmıştık. Açık söylemek gerekirse ilk yarı Fenerbahçe’nin bir oyun planının varlığını anlamak için 45 dakika bekledik. Fakat biz anlayana kadar Fenerbahçe’yi en çok yenen hoca olan Yılmaz Vural’ın talebeleri kopya cinayetler serisi gibi yine geçen haftanın kopyası bir arkaya atılan topla avladı kanaryayı. Fenerbahçe yine bir deplasmanda ve yine gerideydi tabelada... Üstelik sadece Guiza’ya şişirme toplarla oynanan bir oyunla.

Öyle bir orta saha mevcuttu ki Fenerde, devamlı ha şimdi ha birazdan diye bir şeyler yapmasını beklediğimiz Uğur savruk, milli takımdaki hırslı ve istekli futbolundan uzak Kâzım ve sakatlıktan çıkmaya çalışan Semih ile Alex… Bu orta saha gününde ve güçlü olduklarında etkili bir oyun koymaları mümkünken bugünkü tabloda devamlı rakibe eskortluk yaptılar. Körfezli oyuncular o kadar rahat geçiyorlardı ki orta alanı, bir ara tribünler geçen senenin çeyrek finalistine “oley” çekmeye başlamışlardı. Bu sorun haftalardır devam ediyor Fener’de ve buna Dede’nin bir çözümü henüz yok. Topu ayağına alan Fenerbahçeli oyuncuyu tüm arkadaşları seyrediyor, kimse birbiriyle yardımlaşmıyor. Herkes Alex’in pabuçlarına bakıyor. O durursa Fener’de duruyor. İlk yarı Fener adına aklımızda tek kalan şey Guiza’nın çırpınışları ve 6 pastan Serdar’a nişanladığı top oldu.

İkinci yarıya makus talih yine sakatlıktan dolayı bir oyuncusunu (Önder) kulübeye gönderirken yerine Ali Bilgin sağbek olarak sezonu açıyordu Fener’de. Açıkçası Ali Bilgin’in geçen seneye göre daha etkili olduğunu gözlemledik ve daha fazla forma bulabileceğine inancımız arttı. Sürekli form düşüklüğü içinde olan Kâzım’ın yerine ilerleyen haftalarda forma bulacaktır.

Haftalardır Dede’nin arayışlarının devam ettiğini söyleyip duruyoruz, bu maçta onlardan biri oldu. Ama atı alan Üsküdar’ı geçiyor. Özellikle Kâzım’ın formsuzluğunu bir türlü göremiyor Aragones. Ki bu Kâzım’ı ikinci yarı yanında tutması gerekirken 10 dakika daha sabredip öyle oyundan aldı ve yerine Gürhan Gürsoy’u koydu. Fakat öyle bir değişiklik oldu ki bu, ilk kez forma giyen Ali Bilgin sağbek’te, devamlı solda oynayan Gürhan’da ilk kez onun önündeydi bu sefer. Bu kaçıncı maçta, kaçıncı farklılıktı böyle.

İkinci yarı yavaş yavaş Kocaeli’nin çekilmeye ve oyundan düşmeye başladığını gördüğümüzde orta alandan Semih’in Guiza’ya çıkardığı Alexvari bir pasla La Liga kralının kalecinin üzerinden güzel bir plase ile Fenerbahçe’ye hayat verdiğini gördük. Şüphesiz bu gol hem okçuya hem de kriz geçiren Fenerbahçe’ye bir hayat öpücüğü oldu. Semih’in sadece etkili bir golcü olmadığı ve onun Brezilyalılardan ne çok şey öğrendiğini de gösteren harika bir pastı bu.

Öte yandan maç içinde yenilgiye isyan eden bir mücadele sergileyen Guiza bu sefer soldan inip ceza sahasına Boral’a gönderdi topunu, Boral’da önce ayaklarına dolandırsa da topu kalçadan çıkarttığı güzel bir vuruşla Fenerbahçe’yi öne geçirdi. Her şey 3 dakikada olmuştu kimse bir şey anlamadı.

Golden önce Aragones’in aklındaki Uğur-Deniz değişikliği fikri, gol olmasına rağmen hayata geçti. Halbuki Dede maçın bitmesine 20 dakika varken ve öndeyken hem de Uğur gol atıp moral bulmuşken biraz daha bekleyebilirdi. Bu kritik hamle 78.dakikada Deniz’in ayağının altından topu kaçırmasına ve Jestro’ya pas olup, gol olmasına neden olunca Fenerbahçe tekrar yıkılmıştı.

Kalan dakikalarda Fenerbahçe’yi yenmesine alıştığımız Vural’ın takımı devamlı oyunu soğutmaya ve yavaşlatmaya başladığını gördük. Ne taca çıkılan toplar atılmaya başlandı ne de serbest vuruşları atan vardı. Üstelik Fenerbahçe’nin de buna pek itirazı yoktu. Halbuki ringde sallanan boksör gibiydi Fener, biraz üstüne gitsen yıkılacaktı. Kocaeli ise ligde neden sonuncu olduğunu gösterircesine durdu.

Yan hakemin 5 dakika uzatıyorum tabelasına rağmen körfezli oyuncuların bu 5 dakikayı çalmaya başladıkları her saniyeyi haklı şekilde oyuna ilave ettiğini gören ve bu oyuna isyan eden krallar çıktı sahneye. Semih tarafından kendisine mükemmel bir pasla gol attıran La liga kralı Guiza, bu sefer o pasın altında kalmayacak bir pas çıkarttı Süperlig kralına. Bu pasla birlikte 100. maçında dalya diyen kral Semih bir kez daha mucize bir golle gemisini kurtarmış oldu.

Basket’te buna mucize üçlük denir. Yada son saniye üçlüğü. Futbol’da ise Semih mucizesi. Son saniyelerin golcüsü Semih attığı bu golle bir kez daha tüm Fenerlileri kendisine hayran bıraktı. Bu mucize golle ilk deplasman galibiyeti de geldi.

Fenerbahçe’nin bu kırılgan futbolu acilen terk etmesi ve daha agresif daha yardımlaşan ve daha fazla koşan oyuna geçmesi şart. Futbolcuların özgüveni yerine gelmesi gerekir ki bu da yardımlaşmayla olacaktır. Futbolcular kendilerini yalnız buluyorlar oyun içinde. Ama bu yalnızlığı da hep birlikte yaratıyorlar.

Sonuç, bu mucize gol Körfez’e yeter, ama bu kötü futbol Arsenal’e sökmez.

Ey ruh neredeysen dön artık.

Ahmet ÇELİKSÜNGÜ

18 Ekim 2008

 
Toplam blog
: 252
: 936
Kayıt tarihi
: 17.03.08
 
 

74'ün İstanbulunda, Sultan şehri Üsküdar'ın, kız çocuklarına "Zeynep" erkeklerine "Kamil" adı kon..