Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Mart '11

 
Kategori
Futbol
 

Fener gol gol gol yeni rekor geliyor

Fener gol gol gol yeni rekor geliyor
 

Bu hafta yazımın teras katını günün anlam ve öneminden dolayı başımızın tacı kadınlarımıza kiralamak istedim. ‘Kadınlarımız’ terimim bamtellerinize mızrap olduysa eğer affola. Tüm kadınlarımızın 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü kutlu olsun ve bu satırlar onlara karanfil koksun. Taurasi olayından söz ederek kiraya vereyim kelimelerime yazımın giriş katını. Orta kat malumunuz futbola ait. Zaten bildiğiniz gibi karanfil kokulu teras kat ise kadınlarımıza emanet. Taurasi vakasının tamamını tabi ki yazmayacağım. Işıklarda mendil satmaya mahkûm edilen ve eve gelir gelmez yorgunluktan uykuya hükmen yenik düştükleri için gündemden bihaber olan çocuklarımız bile hakim çünkü olaya. O yüzden sadece kendi düşüncelerimi serpiştireceğim yazıya. Taurasi vakası bana başrollerini Ferhan Şensoy ve Rasim Öztekin’in paylaştıkları 2005 yapımı ‘Pardon’ filmini anımsattı. İşini severek yaptığını anladığımız Hacettepe Doping Kontrol Merkezi önce “Dopinglisin” etiketi yapıştırdı. Taurasi takımımızdan gönderildikten sonra da ‘Pardon’ dedi. Bana ‘Pardon’ filmini de işte bu yüzden hatırlattı Hacettepe Doping Kontrol Merkezi. Arkadaşının uğradığı haksızlığı kabullenemeyen Penny Taylor’un da ayrılışıyla FİBA Euroleague çeyrek finaline kadar yenilgisiz gelen kraliçelerimiz, Spartak Moskova’ya bir kez daha elenmekten kurtulamadı ne yazık ki. Kısacası yine bindiğimiz dalı kesti ülkemiz. 

Taurasi aklanınca tekrar kadromuza kazandırılmaya çalışılsa da, Taurasi’den gelen olumsuz yanıtla karşılaştı yönetimimiz. Geri dönmesini ne kadar Tanrı’dan dilediysem de, sonuna kadar haklı Taurasi dönmemekle bence. Karalanıp, suçlandığı ülkeye neden geri dönsün ki. Giderken tek suçunun basket atmak olduğunu belirten Taurasi, paradan daha değerli olan şeyleri; yani onur, şeref ve haysiyeti çiviledi ülkemizin potalarına. Siz Taurasi’ye atılan çamurun ve buna paralel olarak takımımızın FİBA Euroleague’den elenişinin hesabını kimin vereceğini aranızda tartışadurun, bende dümeni usulca futbola kırayım pek kıymetli okur. Mabedimizde ağırladığımız Kasımpaşa maçında aklımda kalıp, kalemime takılanlar; Şubat’ın final soğuğunun eldivenimin koynundaki ellerimi zalimce sızlatması, Alex’in 32’nci dakikadaki el clasico frikik golü, Demirel’diven Volkan’ın bu golün 10 dakika sonrasında Valera’nın penaltısını enfes çıkarışı, Dia’nın skoru tayin eden güzel golüyle alınan 3 puanla Başkent’e lider gitmemizin yanı sıra Kasımpaşa’nın Galatasaray’dan daha pembe oluşuydu kısaca. 

Ayaz bir Başkent akşamında, 24’üncü haftanın perdesini kapatmak bize bahşedilmişti fikstür efendi tarafından. Rakip; havasından mıdır suyundan mı bilmem, hiç hazzetmediğimiz Gençlerbirliği’ydi. Bu maçı da şöyle özetlesem yeridir hani; Lugano’nun ofsayt kokartlı kafa golü, Niang ile kazandığımız faili meçhul penaltıyı Alex’in gole çevirmesine rağmen bir çoğumuzun sevinemeyişi, Gençlerbirliği’nin rehavetimizden faydalanıp skoru bir anda eşitlemesi, ikinci yarıda karlı kayın ormanına dönüşen sahada ayakta durabilen takımımızın güzel futboluyla birlikte 6 dakika arayla gelen Niang ve Andre Santos golleriyle 4-2’lik kazanılan maçın ardından Daum’un geçen seneki 8’de 8’ini Aykut Hoca’nın egale edişi. Konya maçında bu rekoru kırman dileğiyle Aykut Hocam… 

 
Toplam blog
: 130
: 740
Kayıt tarihi
: 05.12.07
 
 

İlk önce şunu belirteyim; yürüme engelliyim fakat hayata pamuk ipliği ile değil, LACİVERT YÜREĞİM..