Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Eylül '11

 
Kategori
Futbol
 

Fener Kay'seriyi bozmadı.

Fener Kay'seriyi bozmadı.
 

 

Fenerbahçe 6.dakikada sezona fırtına gibi giren Caner'in güzel vuruşuyla golle başlayınca bu sefer stressiz bir 90 dakika izleyeceğimiz sandık. Ama yanıldığımız birkaç dakika sonra ortaya çıktı; bize rahat maç hiç yoktu ki...

 

Sezonda 4 haftayı geride bırakan sarı lacivertliler henüz ne hafta sonu bir maç yaptı ne de kendi -standart- taraftarı önüne çıktı. 11 günde 2'si en zor deplasman diğer'i cezalı maçlarda verilmeyen son saniye golüne rağmen 10 puanla müthiş bir başlangıç yaptı. Bu kadar kaotik bir ortamda hangi futbolcunun neyi nasıl yaptığına çok da teknik anlamlar yüklemek futbol'un insani yönünü dışlamak demektir...

 

Fenerbahçe'nin 3 Temmuz'dan beri hangi eylemi normal şartlar altında diye ifade edilebilir ki bu maçını da normal bir şekilde eleştirelim...

 

Galatasaray'a yeni takım diyorlar ya gülüyorum; dün akşam sahaya çıkan 11'de hangi oyuncuyu geçen senenin şampiyon kadrosunda gördünüz ? Orhan, Bekir, Bilica, Ziegler, Caner, Özer, Gökay, Sezer, Bienvenu... Hangi takımın yeni olduğuna birkez daha karar vermek lazım. Sezonun 4. haftasında İlk 11'de çıkan oyuncuların ilk defa birbiriyle oynadığı bir maçtı bu.

 

Maça dönersek adettendir yorumlayalım; 2,5 günde maç yapmanın yorgunluğu Alex de çok net bir şekilde gözüküyordu. Alex'in durgunluğuna ilave, orta sahada hem Gökay'ın, hem Özer'in hem de Christian'ın yaratıcılığı eksik oyun anlayışları gol umudu Bienvenu ile arka tarafının konya ovası kadar büyük bir boşluk oluşmasına neden olmuştu ve topların hiçbiri Henri ile buluşmuyordu. Gözlerimiz hep Emre'yi aradı durdu. Alex formsuz ve Emre'nin yokluğunda orta alanda beyni ile ayaklarına istediği komutları verecek akil bir futbol adamına ihtiyaç vardı elbet. Bu yüzden maçın büyük bölümü Ambrabat ile Fenerbahçe defansı arasında geçti. Burada da devreye Joseph Yobo girdi. Nijeryalı'nın soğukkanlı premier lig tecrübesi ile tüm toplara zamanında müdahalesi Volkan'ın kalesinde gol görmemesini sağladı. Bu kadar topçunun gittiği bir dönemde en azından Yobo'nun takımda kalması önemli bir teselliydi bizim için.

 

Maçta diğer göze batan isim ve geçen maç yazımda sezonun en önemli transferi olacak galiba dediğim Caner'in bitmek bilmeyen enerjisi ve topu rakip alana taşıma arzusu ve emekleri 3 puan'ı almaya yetti. Caner, geçen sene onu sol beke mahkum eden kaderine inat bir performans koyuyor ortaya. Koşuyor, mücadele ediyor, şut çekiyor, orta yapıyor ve dikine oynuyor. Hata yapmıyor mu evet ama bu kadar sorumluluk alan adamın bu hakkı bizce var. Elbette son pozisyonlarda akıl tutulmasına düştüğü anlar olmuyor değil, ama maç temposunu buldukça yakında Caner'i milli takım'da bile göreceğiz. Yeter ki giymeye başladığı formanın kıymetini unutmasın...

 

Sonuçta Fener kazanıyor. Deplasmandaki müthiş seri sürüyor. 11 deplasman üst üste kazanmak müthiş bir olay.

 

Neyse, son sözüm, Fenerbahçe taraftarına. Gecenin diğer önemli ismiydi 12 numara. Şartlar ne olursa olsun, sarı ile lacivert arma nerede olursa olsun 12 numara oraya hızır gibi yetişiyor. İster çocuk, ister kadın, ister öğrenci, ister işadamı.

 

Sarı lacivert yürekler hep çubuklu için birleşiyor. Gün, birleşme zamanı...

Bu blog Canlı Maç Anlatımı sayfamızda da yayınlanmaktadır

 
Toplam blog
: 252
: 936
Kayıt tarihi
: 17.03.08
 
 

74'ün İstanbulunda, Sultan şehri Üsküdar'ın, kız çocuklarına "Zeynep" erkeklerine "Kamil" adı kon..