Fenerbahçe, “taraftarı”yla hasret giderdi (Ordu’nun eski gücü kalmamış!)

Maç başladı, Orduspor, Fenerbahçe’nin üstüne kalabalık gitmeye başladı. Ancak, kalabalık gitme, “saman alevi” gibiydi. Fenerbahçe, hemen toparlandı; oyunu dilediği gibi yönlendirdi.

Fenerbahçe, maçın genelinde Orduspor’u oynatmadı.

Orduspor’da etkisizlik, gol beklenen futbolcularda, özellikle Stancu’da daha çok gözüküyordu.

Fenerbahçe, şimdiye kadar görmediğimiz etkili bir oyun koydu ortaya. Uzaktan atılan etkili şutların çokluğu göz çarpıyordu. Bu da Fenerbahçe’de taşların yerine oturmaya başladığının işaretiydi. Başlardaki o top gezdirmeleri saymazsak, topun ileriye doğru oynanma, etkili olmanın anlatımı olmalıydı.

Bekir, daha önceki bocalamalarını unutturur gibi, iki kez öyle ileri çıktı ki... Kaleye kadar taşıdığı toplar, ağlarla buluşsaydı; Bekir, farklı konuşuluyor olacaktı.

Futbolcuların zaman zaman parlamaları, zaman zaman da kötü oynamaları, o futbolcunun “çok iyi”, “çok kötü” olması için bir ölçüt olmuyor. Futbolcunun maç içinde “olumlu”, “olumsuz” hareketlerinin olacağını doğal karşılamak gerekir. Gerekir, ama gel de bunu “kızgın” taraftara anlat.

*****

Fenerbahçe, tek farkla önde olmanın ne kadar tehlikeli olduğunu az daha yaşayacaktı. Sezer Öztürk’ün 85. dakikada, Fenerbahçe’de attığı ilk gol bu maçta olmasaydı, çok güzel oynayan, üç şutu direkten dönen Fenerbahçe, uzatmaların sonunda yediği golle, berabere kalacak, üç puandan olacaktı.

Futbol bu, iyi oynarsın atamazsın, oynamazsın atarsın.

Aykut Kocman’ı yıpratmak için, hakkında “sakat olduğu” dedikoduları eski doktoru tarafından yayılan Sow, deyiş yerindeyse, “sov” yapıyor. Gittikçe düzelen, güçlenen Sow, zor durumda öyle güzel bir gol attı ki...

Ama o Sow, uygun bir fırsattan yararlanamad;  iki adımdan kaçırdığına kendisi de uzun süre şaşırdı kaldı.

Stoch da oynadıkça açılıyor, kendine geliyor.

Fenerbahçe’de korner atışlarında farklıklar gözlemleniyor. Cristian’ın onsekiz dışındaki Meireles’e gönderdiği topları Meireles kaleye şutlaması...

Maçın 2-1 bitmesi, maçı izlemeyenlerin, Fenerbahçe'nin zor kazanıldığını sanmalarına yol açabilir. Oysa Fenerbahçe, çok etkiliydi.

Fenerbahçe’de bir “dirilik” vardı. Sanki bu takım, perşembe günü AEL Limassol’la bir gösteri maçı yapmıştı. O maçın olması gereken yorgunluğu yoktu. İlk golden sonra, eski alışkanlık olan durumu “idare etme” bir yana, ikinci golden sonra daha çok gol atmak için oynamaya, taraftara gelecek için umut vermeye yetiyordu.

Taraftar da, Fenerbahçe’ye güç katıyor. Kimileri o taraftarı kışkırtmak için neler yapmadı ki...

Söylenenler neydi?

Taraftar, Orduspor maçında protestoya hazırlanıyor.

Aziz Yıldırım, Aykut Kocaman bahane edilerek “kargaşa” yaratmak isteyenler, emellerine ulaşamıyorlar.

*****

Fenerbahçe’de sakatların iyileşmesi, ileri maçların taraftar açısından daha zevkli, Fenerbahçe için de “verimli” olacağını gösteriyor.

Acele edenler, ilk alınan sonuçlara bakarak, kimi takımları göklere çıkarırken kimilerini de yerden yere vurdular, vuruyorlar. Oysa Spor Toto Süper Lig, bir “maraton”...

Takımlarda inişli çıkışlı durumlar olacaktır. Önemli olan genel durum.

Spor Toto Süper Lig’in, 34 haftada değil de, birkaç haftada biteceğini düşünenler, daha çok yanılırlar.

Futbolcuların, özellikle Aykut Kocaman’ın yüzü gülüyor.

http://www.facebook.com/turgutcelik

https://twitter.com/#!/turgutcelik

turgutc@ttmail.com