Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Mart '15

 
Kategori
Futbol
 

Fenerbahçe- Beşiktaş Derbisi Üzerine

Fenerbahçe- Beşiktaş Derbisi Üzerine
 

 

Kadıköy’deki Fenerbahçe- Beşiktaş derbisi yıllarca unutulmayacak anlara sahne oldu. Ancak maalesef bu unutulmayacak anlar futbolla alakalı değildi. Zaten derbideki futbol, derbinin adının gerisinde kaldı.

İlk ilginçlik daha maç başlamadan yaşandı. Isınırken sakatlanan Gökhan Gönül, son anda kadrodan çıkartıldı ve yerine Mehmet Topuz oynadı. - Açık konuşalım, iyi de oynadı.- Hatta Fenerbahçe bu yüzden seremoniye on kişi çıktı.

Bir diğer ilginçlik kadrolardaydı. İsmail Kartal’ın nihayet orta sahada doğru üçlüyü bulduğu görülürken Sow’u yedek bırakarak forvette Emenike’yi tercih ettiği görüldü. Oysa bu çok yanlıştı. Emenike’nin uzun süren formsuzluğu ve bu nedenle seyirci tarafından çok da tasvip edilmediği gerçeği ortadayken Emenike’de ısrar etmek yangına körükle gitmekti. Nitekim kıvılcım bu maçta ateş aldı ve beklenen patlama gerçekleşti.

Beşiktaş’ta da Bilic’in farklı bir kadroyla sahaya çıktığı görüldü. Sağ bekte Serdar oynarken Necip yine stoperdeydi. Fakat bu sefer yanına Ersan tercih edilmişti. Solda ise Olcay’ın yerine Sosa’ya yer verilmişti. Ortada ise Tolgay vardı.

Maç başladıktan sonra beş dakika kadar soldan Gökhan’la gelişen Beşiktaş ataklarını gördük. Ancak bu ataklar saman alevi gibi söndü.

Derken sahneye Fenerbahçe çıktı ve 19.dakikada devşirme stoper Necip’in hatasında kaleciyle karşı karşıya kalan Emenike topu dışarı attı. Bu pozisyonla birlikte de Emenike’ye protestolar başladı.

Sarı- lacivertliler bu devrede ikisi çok net üç pozisyon buldular. Ancak devreye ve maça damgasını vuran olay 31.dakikada kendisine yönelik protestolara kızan Emenike’nin formasını çıkararak saha dışına çıkması oldu. Nijeryalı futbolcuyu İsmail Kartal ve teknik ekibi zor sakinleştirip sahaya döndürdüler. Bu arada Fenerbahçe seyircisi ise hala Sow lehine tezahürat yapıyordu. Fırat Aydınus ise ilginç bir şekilde Emenike’ye sarı kart göstermedi.

Bu arada Fenerbahçe kendi içerisinde bu olayları yaşarken Bilic, kendisini hiç ilgilendirmeyen bu olaya müdahil oldu ve Emre ile gereksiz bir tartışmaya girdi. Elbette burada Emre’ye de sarı kart gerekiyordu ama Fırat Aydınus bunu da göstermedi. Tabii eğer küfür varsa bu kartın rengi kırmızı olmalıydı. Eğer Bilic de küfür etmişse o da tribüne gönderilmeliydi.

Tekrar saha içine dönersek, İsmail Kartal, Emenike’yi çıkarır mı derken Meireles kendisini yer bıraktı ve oyuna devam edemedi. Böylece 34.dakikada Emenike değil ama Meireles’in yerine Sow oyuna girdi.

Beşiktaş ise 45.dakikada kaleci Tolga Zengin şoku ile sarsıldı. Tolga’nın sakatlanması üzerine Cenk de sakat olduğu için kaleye genç kaleci Günay geçmek zorunda kaldı.

İsmail Kartal, doğru bir hamle ile ikinci yarıya Emenike yerine Webo’yu alarak başladı. Ancak sarı- lacivertliler için kabus sürüyordu. Bu sefer 49.dakikada Kuyt sakatlanıp çıkmak zorunda kaldı. Yerine ise Diego girdi. Ancak bu oyuncu değişikliğinde gözlerden kaçmayan bir şey oldu. Emre İsmail Kartal’ın yanına geldi, bir şeyler söyledi ve bunun üzerine İsmail Kartal oyuna sokmak için hazırlandırdığı Bekir’e oturmasını söylerken Diego’yu yanına çağırdı ve oyuna Diego girdi. Yani oyuna girecek futbolcuyu Emre belirledi. Bu da İsmail Kartal için talihsiz bir an oldu.

49.dakikada üç değişiklik hakkını tamamlamak elbette ki Fenerbahçe üzerinde bir baskı oluşturdu. İlk yarıda yaşananlar da Fenerbahçeli futbolcuları olumsuz etkiledi. Bu olumsuz etkilenme futbolcuların her hallerinden belli oluyordu.

70.dakikadan sonra oyunda Beşiktaş ağırlığının hissedilmesiyle birlikte Fenerbahçeli futbolcular beraberliğe razı bir görüntü verdiler. Bu bölümde Beşiktaş üç net pozisyonu kaçırdı. Bu arada 73.dakikada Beşiktaşlı Tolgay’ın yine sakatlık nedeniyle çıkmak zorunda kaldığını da belirtelim.

Maçın 0-0 biteceği düşünülürken Necip’in hatalı çıkışı sonucu topla buluşan Webo, iki Beşiktaşlı futbolcu arasından topu aldı ve Sow’a gönderdi. Sow da 90+1’de Fenerbahçe’yi 1-0 öne geçirdi. Maç da bu skorla bitti.

Fenerbahçe’nin Gençlerbirliği mağlubiyeti sonrasında yazdığım yazımda Emenike ve Sow gibi formsuz futbolcuların yerine Alper ve Webo gibi isimlerin oynaması gerektiğini yazmış ve Fenerbahçe’nin şampiyonluk şansını İsmail Kartal’ın tercihlerinin belirleyeceğini belirtmiştim. İsmail Kartal, bu maça Alper ile başladı. Ancak Sow ve Webo’yu mecburiyetten oyuna aldı. Ama maçı da bu şekilde kazandı. Oyuna giren Sow, Webo ve Diego Fenerbahçe’ye hareketlilik getirdi. Webo ne kadar önemli bir oyuncu olduğunu 90+1’de gösterdi. Bir kere top kaybetmiyor, adam eksiltiyor, iyi vuruyor, yani her an her şeyi yapabiliyor. Üstelik Webo olunca Sow da daha iyi oynuyor.

Gelgelelim İsmail Kartal, Emenike’de ısrar ediyordu. Bence bunda Aziz Yıldırım da etkiliydi. Başkan, son Gençlerbirliği maçı sonrası yaptığı açıklamada bir tek Emenike’yi beğendiğini söylemişti. Oysa bütün spor yazarları Emenike’yi eleştirmişti. Zaten Fenerbahçe’de kadroyu kimin kurduğu biraz tartışmalıydı. Şimdi buna Emre de eklendi.

Emenike’nin bundan sonra Fenerbahçe’de oynaması zor gözüküyor. Belki böylesi Fenerbahçe için daha hayırlı olacaktır.

Sarı- lacivertliler bu galibiyetle bir kez daha şampiyonluk yarışına tutundular. Bakalım bu kez yakaladıkları bu şansı değerlendirip öne geçebilecekler mi?

Şimdi gelelim Beşiktaş cephesine… Bilic, Türkiye’de hiç derbi kazanamadı. Bu maça da farklı bir on birle çıktı. Hafta içindeki Brugge maçından dolayı bu rotasyonu anlayabiliriz. Ama sahadaki etkisiz Beşiktaş’ı anlayamayız.

Bilic, Kadıköy’e kesinlikle bir puan için gelmiş. Bunu maç başladıktan sonra net olarak gördük. İlk beş dakikada Gökhan ile yaşanan saman alevi gibi ataklardan sonra ilk yarıda bir daha Beşiktaş tehlikesi izleyemedik. Siyah- beyazlılar topu orta alanda oyalayıp durdular. Sosa sol kanatta etkisiz kaldı. Bu nedenle de Mehmet Topuz rahat rahat ileri çıktı. Sosa İkinci yarıda ortaya geçince de etkisizdi. Olcay oyuna çok geç ve ancak Tolgay sakatlanınca girdi. Sosa ise 80 dakika oyunda kaldı.

Beşiktaşlı futbolcular pas yaparak, top gezdirerek, zaman geçirerek tempoyu düşük tuttular. Fenerbahçe de buna reaksiyon gösteremedi.

Yaklaşık olarak Olcay’ın oyuna girdiği 73.dakikadan sonra ise nihayet Beşiktaş tehlikelerini izleyebildik.  Oğuzhan da girince işler Beşiktaş lehine değişmeye başladı. Siyah- beyazlılar bu bölümde Demba Ba, Oğuzhan ve Olcay ile üç net pozisyon kaçırdılar. İşte bu pozisyonlar maçın kırılma anlarıydı. Sonra da 90+1’de hatalar zinciri sonucu gol yiyerek önemli bir avantajı kaybettiler.

Beşiktaş’ta futbolcular maça motive edilememişlerdi. Bu her hallerinden belliydi. Beşiktaş böyle oynamaz. O arma her çıktığı sahada kazanmak için oynar. Oysa bu maçta aslını inkar eden bir Beşiktaş vardı. Beşiktaş’ı takım olarak incelsek de, futbolcuları tek tek incelesek motivasyonsuzluğu, ruh eksikliğini görebiliriz.

Örneğin, Demba Ba, o kadar kötüydü ki, top tutamadı, top kaybetti, gol pozisyonlarında inanılmaz kötü vurdu. Ya Oğuzhan ve Olcay. Onlar da yakaladıkları pozisyonlarda inanılmaz kötü vurdular. Çünkü onlar da motive değillerdi. Normalde Olcay, o pozisyonda topa öyle mi vurur?

Sosa’yı yukarıda anlattım. Necip ısrarla stoper oynatılıyor. Elinden geleni de yapıyor. Ama orası orijinal yeri değil. O nedenle de hatalar yapıyor. Franco da çok formda değil ama en azından orijinal stoper. Nerede ne yapacağını Necip’ten daha iyi biliyor. Nitekim Necip, 19.dakikada topu Emenike’ye kaptırıp gol tehlikesi yaşattı, 90+1’de de hatalı çıkışıyla Webo’nun topla buluşmasını sağladı. O top da gol oldu.

Beşiktaş’ta enerji gördüğüm bir Ersan vardı bir de Gökhan. Ama takım kendisine uymayınca, ileride yalnız kalınca da Gökhan da tek başına bir şey yapamadı.

Aslında sahaya çıkan takım ve bu takımın mantalitesi çok doğru değildi. Senin alışılmış bir sistemin var. Böyle kritik bir maçta oyuncuların yerleriyle, kadroyla niye bu kadar çok oynuyorsun? Hafta içinde yine kendi hatalarınla kaybettiğin maçtan sonra antrenmandan çok futbolcuları Fenerbahçe maçına motive etmeye ihtiyacın vardı. Fakat belli ki bu motivasyonu sağlayamamışsın. Sahadaki durumdan çıkardığımız sonuca göre futbolcular bu maçın önemini yeterince kavrayamamışlar. Bütün planını bir puan üzerine yapmışsın. Elbette ki, bir puana tüm Beşiktaşlılar sevinecekti, bunda bir sorun yok. Ama sahada yürüyerek, futbolun gereklerini yerine getirmeden o bir puanı da kazanamazsın. Kaldı ki, maç tamamen senin lehine gelişti. Rakibin sakatlar verdi, Emenike krizini yaşadı, morali bozuldu, oyundan düştü, senin tempona uydu ve de en önemlisi iyi oynamadı ve hatta 70’den sonra kaderine razı oldu ve hücum üstünlüğü senin eline geçti. Ama sen maçı kaybettin. Fakat maça farklı kadroyla başlasan ya da oyuncu değişikliklerini zamanında yapsan durum farklı olabilirdi. İşte bence Bilic’in bu hataları bir derbinin daha kaybedilmesine neden oldu.

Bir de bu kadar sakatlığı anlayamıyorum. Kaleci Tolga bir ay oynamıyor. Sonra bir maç oynuyor ve yine sakatlanıyor. Acaba Tolga’nın sakatlığı kalıcı bir sakatlık mı, geçmeyecek mi diye insan korkuyor.

Özetle, Beşiktaş’a bu futbolu yakıştıramadım. Kaleci Günay’daki ruh hiç birinde yoktu. O genç kaleci yediği golden sonra maçın sonuna kadar ağladı. Duştan sonra bile ekranlarda hala ağlıyordu. O genç çocuğun gözyaşları diğer futbolculara ders olmalı. İşte ruh böyle bir şeydir. O armayı taşımanın ağırlığı, gururu böyle bir şeydir.

Bilic, önemli maçlarda anlamsız şeyler yapıyor. Bu maçta da yaptı ve yine kaybetti. Oysa Beşiktaş, bu Fenerbahçe’yi yenmeliydi. Çünkü karşısında iyi oynamayan, moral olarak da çökmüş bir Fenerbahçe vardı. Esasen rakibini oynatmamayı da başaran Beşiktaş, ikinci yarı biraz hızlanıp işi bitirebilirdi. Ama Bilic Kadıköy’e kazanmak için değil, beraberlik için gelmişti.

Sonuçta futbolsuz derbide kişisel beceri sayesinde son gülen Fenerbahçe oldu. Futbolcusundan hakemine kadar herkesin ruhsuz gözüktüğü bu maç yaşanan ilginçliklerle tarihteki yerini alacaktır.

tolgaersari@hotmail.com

https://twitter.com/tolgaersari

https://www.facebook.com/tolgaersari

Bu blog Canlı Maç Anlatımı sayfamızda da yayınlanmaktadır

 
Toplam blog
: 1042
: 299
Kayıt tarihi
: 02.03.08
 
 

Yazmak benim için bir tutku, bir yaşam kaynağı. Sadece basit bir hobi olarak açıklanamaz yani. Be..