Fenerbahçe, ikinciliği Beşiktaş’a kaptırır mı?

Maç Dışı

Biri için “zor”, öteki için “kolay” olan durumlar, bir iki kez olsa, anlaşılır olur. Ama üst üste gelince anlamakta zorlanırsınız. O zaman buna bir ad bulmak gerekmez mi?

Kimi buna şans der, kimi rastlantı...

Neyse, bu ikisi de, Spor Toto Süper Lig’in ikinci yarısında Galatasaray’ın yakasına yapıştı kaldı. “Yapışıp kalmak”, sadece bu cümle düşünüldüğünde, olumsuz anlam taşıyor olsa da, gerçekte olumludur.

Konumuz futbol; konu içinde Fenerbahçe’yle Galatasaray var.

Galatasaray, "zorda olan" hangi takımla oynadıysa, o takım, o hafta rahatlamış oluyor/du. Böyle olunca da, başka zamanlarda gösterilen dirençten eser kalmıyor/du. Amaç, puan almak görünse de, rahatlığın verdiği savrukluk, “Aman sen de... Daha var.”  anlayışı kafalardan sahaya yansıyınca, kazançlı çıkan Galatasaray oluyordu. Başka "şey"ler olduğunu düşünenler, "Neyse..." diyenler de  de olmuyor değildi.

Ya Fenerbahçe?

(Fenerbahçe, “üç kulvar”da sürdürdüğü mücadelede “zor” konumdaydı. Haftaları iki maçla kapatmak, o kadar “kolay” değildi.)

Bu hafta da, bu da öteki rastlantıların uzantısı, benzer durum oldu. Sivasspor, Galatasaray karşısında rahattı. Buna karşılık, İstanbul Büyükşehir Belediyespor, Fenerbahçe karşısında diken üstündeydi.

Fenerbahçe, 30. Hafta’da (21 Nisan) Ankara’da Gençlerbirliği’ne yenilince, ikinciliğe razı olacaktı. Puan farkının 7 olması, ancak “olasılık hesapları” yapanları oyalamaktan başka bir işe yaramıyordu.

İkinciliğe razı olmak; ama nasıl?

Her halde bu, kendiliğinden,  futbol oynanmadan olmayacaktı.

*****

Maç Sırası

Fenerbahçe, bu sezonun “en kötü” oyunu oynadı dersek, abartmamış oluruz.  Ayrıca, çarşamba günkü yarıfinal ikinci maçı düşünülerek böyle oynandığını söylersek, laf olsun diye bir “fikir beyan etmiş” oluruz.

Yarıfinal oynayacak 4 takım da (Trabzonspor, Sivasspor, Eskişehirspor, Fenerbahçe) yenildi.

Ne ilginç?

Fenerbahçe dışındaki takımların Ziraat Türkiye Kupası’nı düşünmeleri, ona göre onbir oluşturmaları, oynamaları olağan sayılır da, Fenerbahçe’nin böyle bir mücadele ortaya koyması kabul edilebilir miydi?

İkinciliği sağlama almak için oynamak varken...

Fenerbahçe, koskoca 90 dakika boyunca ne yaptı?

Sorunun yanıtı, tek sözcükle “Hiç”tir. Fenerbahçeli futbolcular, yanlışlıkla sahaya yolu düşmüşlere benziyordu.

Uzun süredir oynamayan Emre Belözoğlu da ilk onbirdeydi. Emre’nin, oyunda kaldığı sürece, oynamayı unuttuğu görüldü. Verdiği, yerini bulmayan paslar, futboldan ne kadar soğuduğunu gösteriyordu.

İlk onbirde yer bulan Stoch, daha ilk yarıyı tamamlayamadan sakatlandı.

Sözün kısası Fenerbahçe, bu sezonun “en kötü”, “en anlaşılmaz” futbolunu oynadı. Bu oyun karşısında ne söylense boş.

Etkili akın yapma, gol atma unutulmuş gibiydi. Ama Mehmet Topuz, istemese de, kendi kalesine gol atmayı becerdi.

Yenildikten sonra, ha bir ha iki gol yemişsin!..

*****

Maç Sonrası

Spor Toto Süper Lig’in bitimine iki hafta kaldı. Ortada 6 puan var. Fenerbahçe’yle Beşiktaş arasındaki fark da, 3 puana indi. O zaman gündeme düşecek soru da belli:

Fenerbahçe, ikinciliği Beşiktaş’a kaptırır mı?

Son söz:

Fenerbahçe başarınca, başarıya ortak olan “magazin alemi”nin kimi mensuplarının, başarısızlıkta  “yaylım ateşi”ne başlamalarını, sıradan taraftarın hüznünü yansıtan eleştirilerinden ayırmak gerekir.

Bu sezon, daha bitmeden, böyle bitti!..

http://www.facebook.com/turgutcelik

https://twitter.com/#!/turgutcelik

turgutc@ttmail.com