Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Eylül '15

 
Kategori
Futbol
 

Fenerbahçe: Son dakikaların takımı...

Fenerbahçe: Son dakikaların takımı...
 

Önemli olan ne?

Golün, maç başlar başlamaz atılması mı?

3 puan alınması mı?

3 puanın çok golle alınması mı?

Çok güzel oynayarak 3 puan almak  mı?

Oyun güzel, ama puan yoksa, o zaman, oyunun güzelliği mi?

Akla gelecek soru çok; sürdürürsek soruları bunun sonu yok.

Beklenenden uzak oynanmış, tek golle ama 3 puan alınmışsa, bu oyuna ve tek gole bakılarak, 3 puan çok diyen bir “akıllı” olur mu, olursa ona ne denir?

Varın düşünün!..

Kurallara aykırı sayılacak bir durum yoksa, 3 puan alındıktan sonra, atılan gol sayısının, oynanan oyunun olumsuz yönde “nasıllığı”nın önemi  hiç mi hiç yok.

*****

Lig’in başı daha, Fenerbahçe'de sakatlar çok, ama kadro geniş.

Kjaer, Alves, Abdoulaye Ba ve Diego sakat...

Merakla beklenen, “stoper”lerin, Diego dışındakilerin yerini kimlerin dolduracağıydı. Oraya en uygunu, deneyim açısından düşünüldüğünde, Mehmet Topal ile Kadlec’di.

Öyle de oldu.

Kadlec, oraya alışıktı. Mehmet Topal da, Kadlec de görevlerini hakkıyla yaptılar. Pereira’nın asıl yeri orası olmayan Mehmet Topal için “Herkesin önünde ona teşekkür etmek istiyorum. Kendi pozisyonunda oynamamasına rağmen çok iyi performans sergiledi.” demesi anlamlı değil mi?

Gerideki boşluk Mehmet Topal ve Kadlec’le doldurulurken ileride bir "sorun” olmayacağı, Van Persie ve Fernandao’nun gerekeni yapacağı, maçı izlemeden, herkes iyi kötü biliyordu. Bunlara bir de Nani eklenince...

Oysa beklentilerle “olanlar”ın benzeşeceği diye bir kural yok/tu.

*****

Kasımpaşa, Rıza Çalımbay yönetiminde iyi işler yapacağını gösterdi.

Fenerbahçe’de ise her maçta farklı bir futbolcu, “son sözü" söyleyecek gibi. Fenerbahçe, bakarsınız, bir maçta da, dün son dakikalarda oyuna giren Volkan Şen'le şenlenir.

Maçın tek golü, ilk yarının sonlarına doğru, kazanılan ilk korner atışından gelen topu, zor durumda olan, ama ayakta kalan Josef de Souza’nın ağlara göndermesiyle geldi.

Souza için, “zor durumda olan, ama ayakta kalan” dedik. Çünkü  Veysel Sarı, Souza’ya sarılmış bırakmıyor,  Souza da kendini yere bırakmıyordu. Kendini yere bıraksa, hakemin buna penaltı düdüğü çalmasının garantisi yok/tu. Souza, kendini yere bırakmayı değil de, topu ağlara bırakmayı hedeflediği, kafasında gol atmak olduğu için, Veysel’in engellemesine karşın, 3 puan getiren golü attı.

(Veysel Sarı dedik, atlamayalım, 77. dakikada, sarı kartlık bir pozisyon sonrası, küfretmesi yüzünden, “sarı”dan sonra doğrudan “kırmızı” gördü. Böylece, “sarı”ydı, “kızarmış” oldu.)

*****

İstenince olmayan yoktur.

Teröre karşı tepki, özellikle “3 Büyükler”in çağrısı, tribünlere olumlu yönde yansımıştı. Isınma sırasında, taraftarların "Paşa-Fener el ele, hep beraber tribüne" sloganı eşliğinde iki takımın oyuncularına tribüne çağırması olumlu bir gelişmeydi.

Umalım ve bekleyelim, bu güzel tablo, öteki maçlarda, özellikle “Büyükler”in kendi aralarındaki maçlarda da görülür.

“Son”dan önce:

Tribünleri öyle ayağa kaldıracak, “ah vah” dedirtecek pek pozisyon olmasa da, orta alanda kıyasıya bir mücadele vardı.

Son söz:

"İyi oynamadık, ama önemli olan, 3 puandı ve bunu almayı başardık."(Vitor Pereira)

 

https://www.facebook.com/turgutcelik

https://twitter.com/#!/turgutcelik

turgutce@yandex.com

 

 

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..