Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Mart '14

 
Kategori
Spor
 

Fenerbahçe açarak devam ediyor; 10, 11, 13...

Yıllardır aynı rutin tekrar ettiği için ligin son haftasına kadar zirvede bir kopuş olmaz, ilk iki gün puan kaybeden rakiplerine destek olurcasına Fenerbahçe de puanlar kaybederek işini zora sokardı.

Bu sezon ise çok farklı bir karakterde, işini çok daha önemseyen, diğerlerini ne yaptığı ile ilgilenmeden kendi maçlarına konsantre olan bir Fenerbahçe izliyoruz.

Öyle olunca da en yakın rakipleriyle olan puan farkı 2x13=26 gibi kapanması çok zor bir sayıya ulaşıyor.

Karabükspor maçını saymazsak genel çizgisini hiç bozmayan, kazanmaya odaklanmış bir takım oldu Fenerbahçe; bu nedenle kalan maç sayısı ile aradaki puan farkına dair bir yorum yapmak bile anlamsızlaşıyor. Çünkü belli ki bu oyuncular son ana ve karşılaşmaya kadar işini aynı kararlılıkla yapmayı sürdüreceklerdir.

Zaten bu güven duygusu olmasa fark dörde indiğinde Ersun Yanal “farkı yeniden açacağız” diyemezdi.

Kestirmeden geçen sene ile ilgili bir şey söylemek istiyorum; eğer Emenike kadroda olsaydı bu takım ligde de UEFA’da da finale kadar giderdi.

Son yıllardaki en etkili ve sonucu değiştirebilen forvet hattına sahip Fenerbahçe; Emenike, Sow ve Kuyt+Webo rakiplerinin en küçük açığını golle cezalandıracak konsantrasyon, beceri ve tekniğe sahip oyuncular.

Bursaspor’u iki defa Galatasaray karşısında izleme şansınız olmuştu yakın zamanda; 6 golle sonuçlanan ilk facia sonuçta açık oynayan bir takım görünümündeydi. Daha ilk yarı o kadar pozisyon verdi ki Galatasaraylı oyuncuların bu kadar ikramı değerlendirmemesi olmazdı.

O gün takımın başında Daum vardı. Ancak teknik adam değişikliğinin oyun yapısına fazla etkisi olmamışa benziyor. Geçen hafta Galatasaray ile 2-2 berabere kalan Bursaspor ilk yarı açık farkla sahadan mağlup ayrılacakken iki golde kalmıştı.

Fenerbahçe de benzer şekilde önde basan, bir an önce gol isteyen bir takım gibi başladılar karşılaşmaya ve Bursaspor da öne doğru çok çıkıp geride boşluklar veren bir oyunu tercih etti.

Ve orta alanda Salih tecrübeli takım arkadaşlarını sürekli ileride savunmanın arkasına sızmasını sağlayacak ihtiyaç duyulan o pasları attı. Salih’in noktasal pas distribütörlüğü Sow, Kuyt ve Emenike için zenginliğe dönüşürken bu oyuncuların pozisyonları cömertçe harcamaları Salih’in asistler yoluyla ön plana çıkmasını da engellemiş oldu. Oysa en az bir asist hakkıydı.

Önce Alper’le ilgili konuşmuştuk; oynaması gerektiğinin altını çizmiştik, kısa bir süre sonra da Salih gerçeğini dile getirmiştik. Bu tür oyuncular oynadıkça hem tecrübe kanacaklar hem de kendilerine duyacakları güven duygusunu pekiştirecektir.

Top Salih’in ayağına çok yakışıyor. Bu şekilde devam ederse kısa süre içinde istediği yere katbekat gelecektir.

Dünkü karşılaşmada bir diğer ön plana çıkan oyuncu da Raul oldu. Zaman zaman Mehmet Topal’ın tandeminde, çoğunlukla da önünde çok önemli işler yaptı. Geçen haftanın üzerine koymuş göründü. Webo’ya verdiği gol pası için kusursuz diyebiliriz.

Fenerbahçe hedefe kilitlenmiş ve her hafta ona biraz daha yaklaşan inançlı bir takım niteliğiyle sahaya çıkıyor. İkinci yarının ilk 20 dakikasında oyunun kontrolünü rakibe bırakmış olsalar da kısa sürede sonucu pekiştirecek pozisyonlar üretmeyi de başardılar. Ancak olmadı.

6 Nisan buluşması çok heyecanlı olacaktır. 

http://twitter.com/uzaygokerman

uzaygokerman@gmail.com

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..