Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Şubat '12

 
Kategori
Futbol
 

Fenerbahçe Beşiktaş maç analizi

Fenerbahçe Beşiktaş maç analizi
 

Maçtan önce maçın kaderini Fenerbahçe teknik direktörü Aykut Kocaman'ın belirleyeceğini ifade etmiştik. Aykut Kocaman'ın çıkartacağı kadro Fenerbahçe'nin maç taktiğini de ortaya koyacaktı. Bu maçta Aykut Hoca çıkardığı ilk 11 ile klasik kontrollü oyunu tercih etti. Bu taktiğe göre önce rakibi durdurmak ve topu kontrol etmek, sonra ileride Alex ve Stoch'un bireysel becerileri ile gol atıp, tekrar çekilmek ve kontrollü oynamak gerekiyor.  Elbette bu oyun anlayışı Fenerbahçe'yi pek çok maçta zor durumda bıraktı. Son birkaç haftadır bu şekilde oynayan Fenerbahçe takımının bugün en büyük avantajı 3 Portekizli'nin ve Beşiktaş beklerinin olmayışı idi. Aykut Kocaman'ın bu avantajı maç boyu iyi değerlendiremediğini gördük. Maç 2-0 bitmesine rağmen, Aykut Hocanın 1-0 olsun benim olsun anlayışı bugün de kazandı. 

İlk yarıda maç tam da tahmin ettiğimiz gibi başladı. Fenerbahçe kontrollü idi. Dönem dönem rakip ceza sahası içine yerleşmeye ve baskı kurmaya çalıştıysa da, tehlikeli Beşiktaş kontra atakları ile tekrar kontrollü futbola döndü. Tam bu sırada duran toptan bulunan gol, Fenerbahçe'yi skoru korumaya itti. Aykut Kocaman'ın Fenerbahçesi Beşiktaş'ın bek zaafiyetini iyi değerlendiremedi. Özellikle Gökhan-Mehmet Topuz ikilisi sağ kanadı hemen hiç kullanamadılar. Bunda Gökhan'ın sakatlığı ve Topuz'un sağ kanat oyuncusu olmadığı için sıklıkla ortaya yönelmesi etkili oldu. Fenerbahçe ne zaman Stoch'un kanadını kullandıysa bir tehlike yarattı. Orta sahada Emre'nin müthiş mücadelesi ile Beşiktaş'ın Ernst-Toraman-Veli üçlüsü etkili olamadı. Cristian yine oyuna girmeyip, mücadeleden kaçındı.  Ancak FB orta sahasının avantajı Alex'in sıklıkla geriye gelip top alması oldu. Forvette ilk yarıda diri ancak bulunduğuortama alışmaya çalışan bir Sow izledik. Sow hareketli ve istekli gözüktü ancak hücum pres yapmadı. Bu durum da Egemen'in ekmeğine yağ sürdü. Egemen topla ileri rahat çıkışlar yaptı.

Fenerbahçe'nin en önemli zaafı oyun içi süreklilik sağlayamamak. Takım ya ileri çıkıp kalıyor ve geri dönemediğinden rakibe pozisyon veriyor, ya da hep kendi sahasında kalarak ileri etkin çıkamıyor. Toplu savunma, toplu hücum prensibini iki sezondur sadece 2-3 maçta sergileyebildiler. Bu elbette ki Aykut Kocaman için kocaman bir eksi. İlk yarıda rakibin savunma hattının zayıflığını değerlendirip, hücum presle rakibi bunaltmak yerine, kontrollü futbol oynamak, hele de bu kadar eksik bir Beşiktaş'a karşı tam bir kenar yönetim zafiyeti. 

Beşiktaş'a gelince ilk yarıda ellerinden geleni yaptılar. Ancak takımın elinden gelen bu. Defansta Egemen, orta sahada Ernst ileride de Simao ile ayakta kalmaya çalıştılar. İbrahim toraman Alex'i iyi marke etti ve oyun içinde tehlikeli olmasını engelledi. Tüm eksiklere rağmen ilk yarıda Fenerbahçe'ye pozisyon vermemeleri büyük başarı idi. Hücumda rakip sahada etkin olamamaları ve tüm oyun planlarını kontra ataktan Holosko ve Simao 'yu kaçırmak üzerine kurmaları, keyifsiz bir futbol sergilemelerine yol açtı. Dediğimiz gibi bu durum tamamen kadro eksikliğinden kaynaklanıyor. Ersan ve Tanju'nun ileri hiç çıkmamaları da FB bekleri Gökhan ve Ziegler'in defansif açıdan zorlanmamasına neden oldu. Gökhan maçın ilk yarısını tamamlayamadan, yerini Orhan Şam'a bıraktı.

İlk yarıda Beşiktaş 52 km, Fenerbahçe 48 km koşmuş. Beşiktaş'ın en çok koşan 5. futbolcusu, Fenerbahçe'nin en çok koşan futbolcusuna denk koşmuş. Bu durum elbette ki Beşiktaş'ın sahada tutunmasına neden oldu. Topla oynamada Fenerbahçe'nin %56- %44 'lük üstünlüğü ise yana ve geriye yapılan pasların çokluğundan ve Kocaman'ın kontrollü oyun anlayışından kaynaklandı. 

İlk yarının 1-0 sona ermesi Aykut Kocaman için arzu ettiği bir durum oldu. İkinci yarıda Emre'nin oynayıp oynamaması önemli bir konu iken, oyuna 55. dakikada devam edememesi Beşiktaş için avantaj oldu. Zira sakat haliyle Fenerbahçe'nin en çok mücadele eden oyuncusu oydu. Nitekim Emre'nin oyundan çıktığı 55. dakikadan sonra orta sahada Beşiktaş rahat top yapmaya başladı. Hatta Fenerbhaçe kalesinde Mustafa ve Ernst ile tehlikeler yarattılar. Özellikle Ernst çok net bir gol kaçırdı. Ernst'in bir topu da direkte patladı. Ernst her Fenerbahçe maçında olduğu gibi bu maçta da oyuna ağırlığını koydu.

Maç boyu dikkati çeken önemli bir konu, Fenerbahçe takımındaki oyuncuların topsuz oyunda başarısızlığı idi. Gerçekten de ne defansta ne de ofansta topsuz alanda koşan, hareket eden futbolcu görmek mümkün değil. Fenerbahçe taraftarı maçlarda topu değil, topsuz alanları izlerse, ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılacaktır. Dünyada pek çok hoca toplu oyuna odaklanır, bu normaldir. Hem antrenmanlarda hem de maçlarda toplu oyun önem taşır. Ancak büyük başarıları ve sistemi futbolu, topsuz oyun getirir. Yani Barcelona, Manchester gibi takımlar topsuz oyunda da en az toplu oyundaki kadar iyidirler. İşte Fenerbahçe'de son iki sezondur yaşanan en büyük sıkıntı bu. Elbette bu sıkıntının oyuncu kumaşı ile de alakası var. Selçuk, Cristian, Alex ve Sow ile topsuz oyunda da hareketli olmak, koşu yapmak kolay gözükmüyor. 

İkinci yarıda da Fenerbahçe kontrollü ve sakin bir oyun tarzı ile oynadı. Tüm gol ümitlerini Stoch ve Alex'in bireysel becerileri ile duran topa bağladılar. Fenerbahçe açısından belki de en büyük şans, Beşiktaş'ın eksikliği oldu. Beşiktaş Kadıköy'e tam kadro gelebilseydi, Fenerbahçe'yi bu sistemsiz ve formsuz futbol ile yakalasaydı sanıyorum bu maçı rahatlıkla alır giderdi. İkinci yarıda Fenerbahçe'nin eksik Beşiktaş'a teslim olması futbol adına kabul edilebilir değildi. İddia ediyorum, şu futbolu Daum veya Zico oynatsa idi tribünler memnuniyetsizliklerini belli eder, spor yazarları hocaları yerle bir ederdi. Camia olarak zor günlerden geçiyor olmak, Aykut Kocaman için aslında şans teşkil ediyor. Sistemsiz ve kötü futbola rağmen hocanın kredisini artırıyor. 1-0 olsun benim olsun anlayışından ve sahadaki futboldan taraftarın da mutlu olduğunu sanmıyorum. Taraftar hocasına olan sevgi ve saygıdan ve zor dönemlerden geçildiğinden bunu dillendirmiyor, ancak hoşnutsuzluk gittikçe artıyor. Bizden hocaya söylemesi.

Uzatmada Sow'un attığı gol hem kendisine hem de taraftara moral verdi. Maç içinde de fena gözükmedi. Fenerbahçe'ye fayda sağlayacak gibi duruyor.

Alex'deki düşüşe de dikkat çekmek gerekiyor. Alex son 3 maçtır sürekli düşüşte. Bu maçta da 65. dakikadan itibaren hiç sahada yoktu. Değiştirilmesi gerekiyordu. 

Neticede Fenerbahçe son iki sezondur kazandığı maçları nasıl kazandıysa bu maçı da o şekilde kazandı. Koşmadı, rakibi kontrollü bir şekilde karşıladı, hücumda çoğalmadan duran top ve bireysel beceri ile gol aradı, golü buldu, kapandı ve maç boyu rölanti futbol ile 3 puanı aldı. Uzatmada gelen gol de 3 puanın kreması oldu. 3 puan güzel ama bu futbol gelecek için birşey vaad etmiyor. 

Beşiktaşlılar üzülmesin, son derece iyi bir mücadele sergilediler. Kadro eksikliği olmasa idi Beşiktaş uzun yıllar sonra buradan 3 puanı çıkartabilirdi. Maç öncesi yazımda maçın sonucunu Kocaman'ın tercihlerinin belirleyeceğini yazmıştım. O şekilde de oldu. Hoca cesur olamayınca, son dakikaya kadar taraftar ağzı yüreğinde maç izledi. Maç öncesi yazımda, Fenerbahçe'nin 1-0 veya 2-1 kazanabileceğini yazmıştım. Skoru doğru tahmin edememiş olsam da, Fenerbahçe ve Aykut Kocaman'ın performansı beni yanıltmamış oldu.   

Tüm futbolseverlere iyi haftalar dilerim.

 
Toplam blog
: 575
: 567
Kayıt tarihi
: 10.05.07
 
 

İlgi alanları ekonomi, para politikası, siyaset, edebiyat, futbol, Türk ve Ortadoğu Tarihi, AB ve..