Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ekim '10

 
Kategori
Spor
 

Fenerbahçe'deki dönüşüm arifeden bayrama doğru...

Fenerbahçe'deki dönüşüm arifeden bayrama doğru...
 

Fenerbahçe ilk Young Boys maçına kadrosunda geçtiğimiz yıldan tek bir değişiklikle çıkmıştı; Stoch. Şampiyonlar Ligi’nden elendiği ikinci karşılaşmada kadroya Dia ve İlhan eklenmişti. İlk Avrupa Ligi eleme maçını da Caner-İlhan farkıyla oynadı ve kaybetti. O günlerde Fenerbahçe’nin zihnen ve madden yıpranmış, yorgunluk yaşadığının altını çizmiş ve kadronun işlevini tamamladığından söz etmiştik.

Fenerbahçe geçiş dönemine çok ciddi sıkıntılarla girdi. Şampiyonlar Ligi, Avrupa Ligi derken Süper Lig’de de inişli çıkışlı bir grafik izledi. Bugün nasıl Rijkaard’ın yerine aday aranıyorsa Aykut Kocaman’a alternatif isimler ortaya atıldı.

Fakat Fenerbahçe’nin “kahreden” sıkıntıları zaten geçen seneden; hatta Zico döneminden bu yana aslında hep aynı istikrarda devam ediyordu. 2008’deki şampiyonluğun kaybedilmesine neden olan Galatasaray yenilgisi öncesinde Samandıra’dan Ali Sami Yen’e gitmek için otobüse binen futbolcuların yüzlerine ellerine yansıyan görüntü aşırı rahatlık, kendine özgüven ve biraz da laubalilikti.

Fenerbahçe tarihinin en başarılı sezonunu geçirirken “maç seçmekle” eleştiriliyordu; çok doğruydu.

II. Daum dönemi Fenerbahçe futbol takımının aşırı rahat ve laubali oluşumu anlamında büyük bir talihsizlikti. Geçen sene bu sıralarda hazır Fenerbahçe 8’de 8 yapmışken futbolcular da erken havaya girip kendilerini İstanbul âlemine atmışlardı.

Kendilerine öylesine güveniyorlardı ki “bu takım lig için çok fazlaydı.”

Başını Brezilyalıların çektiği bu grup Fenerbahçe kadro yapısının da omurgasını oluşturuyordu; açıkçası dışarıdan görünen isterlerse oynuyorlar istemezlerse kasmıyorlardı.

Fenerbahçe’nin Kasımpaşa ile oynadığı maçta bu tablo net olarak ortaya çıktı ve bu eseri gözler önüne koyan sanatçı ise Aykut Kocaman’dı.

Sorun her maçın kazanılması değildi; sahada nasıl top oynanıyor oluşuydu.

Son Gençlerbirliği maçının kadrosunu yazdığımızda ortaya bir başka mesaj çıkmaktadır.

Volkan, Gökhan Gönül, Lugano, Yobo, Caner, Mehmet Topuz, Emre, Selçuk, Dia, Alex, Niang

Yapı itibarıyla Alex’i kategori dışında bırakırsak, bu kadronun savaşan, maçı hiçbir zaman bırakmayan ve pes etmeyen oyunculardan kurulu olduğunu hemen ayırt edebiliyoruz. Dışarıda kalan ismini burada anmadığımız ve sizin çok yakından bildiğiniz futbolcuların bu takımı nasıl kırılgan hale getirdiğini defalarca kere tecrübe edilmiş büyük bir yürek daralması yaşayarak hatırlıyoruz.

Bu kadronun içinde Alex’ın mücadele etmeyen, koşmayan özellikleri tamamen yok olurken, onun teknik futbolculuğu da ön plana çıkmaktadır. Alex Gençlerbirliği maçı sonrasında sahayı en son terk eden oyuncuydu ve sanki bir devre daha oynar gibiydi.

Gençlerbirliği karşılaşmasında bu takım bir ara rakibi sahadan tamamen sildi. Ancak etkisinin güçlü ve sürekli olmadığını gördük. Bu da Fenerbahçe’nin istenen seviyeye gelmediğini göstergesiydi.

Fenerbahçe yıllar sonra kolay ve çok gol atan bir takım şeklini de aldı. Kuşkusuz Niang isminin gol yollarında önemli katkı yapıyor olduğunu biliyoruz.

Selçuk’un talihsiz sakatlığı sonrasında Aykut Kocaman bir hamle daha yapma şansı yakaladı. Selçuk’un oynadığı bölgede Mehmet Topuz’un sürekli oynar duruma gelmesi Fenerbahçe’nin orta sahadaki ofansif gücünü çok fazla arttıracaktır. Bu durumda Aykut Hoca yabancı tercihini Cristian değil de Stoch’dan yana yapar, Dia’yı etkili olduğu sağ kanada geçirip, sol taraftan da Stoch ile oynamayı denerse çok farklı bir oyun şablonu ortaya çıkabilecektir.

Bu bir anlamda Alex’li dönüşüm nasıl yaşanır sorusunun cevabını da bizlere sunacaktır.

Daha önce de ifade ettik, yineleyelim, Fenerbahçe’nin Avrupa Kupaları’nda mücadele etmiyor oluşu, futbolcuların üzerine binecek maç stresini de azaltacağından bu sezon yeni takım yaratma hamlesini, yeni dönüşüm sürecinin arifeden bayrama dönüştüreceğini söyleyebiliriz.

Kuşkusuz buradaki ilk hedef maç seçen ve fazlasıyla kırılgan olan takımdan kaybetse dahi mücadele eden, ısıran ve kopmayan bir takım omurgası yaratabilmektir.

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..