Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ağustos '15

 
Kategori
Futbol
 

Fenerbahçe’den “takım elbise kalitesi”nde bir maç...

Fenerbahçe’den “takım elbise kalitesi”nde bir maç...
 

Özlem Giderecek Vize

UEFA Şampiyonlar Ligi için yola çıkmak...

“Makas değiştirmek” ve UEFA Avrupa Ligi yoluna yönelmek...

Kazasız belasız “gruplar durağı”na girmek...

Bir zamanlar dolaştığı, sonrasında “giriş yasağı” ile geri durduğu yerin özlemiyle, özlem giderecek “vize”yi, gücü kendisiyle kıyaslanamayacak, ama saygı duyulacak, ciddiye alınacak bir rakipten almak...

UEFA Avrupa Ligi’ne katılmak için “şık” giyinmiş bir Vitor Pereira görmek...

Ve Pereira’nın deyişiyle ““takım elbise kalitesi”nde bir maç izlemek..

Sonrası?

Allah kerim!.

*****

Oyun İçinde Oyun

Bu, “entrika”; yani “bir işi sağlamak ya da bozmak için girişilen gizli çalışma, oyun, dolap, düzen, dalavere, hile” değil.

Bu, Fenerbahçe’nin maç içindeki görüntüsü. Görüntü, Pereira’nın neler yapmak istediğinin, denemelerinin sahaya yansıması...

Pereira, daha maçın başında gelen golle rahatladı. İkinci yarıda Caner, herkesi rahatlattı. Artık, Pereira’ya yeni deneme gerekiyordu.

Denedi de; maçına göre, maçın gidişine göre deneyecek de...

Bir maç, başladığı gibi, adına “diziliş sistemi” denen düzende sürecek değil ya!..

Pereira, rahatladıktan sonra, iki yerliyi, Alper ile Volkan’ı sahaya sürdü.

İlginç olanı, Volkan'ın oyuna girer girmez, ortadan atılan pasla, sağdan otoyola girmenin rahatlığıyla gitti, Bursaspor'da olduğu gibi Fernandao'ya öyle bir orta yaptı ki...

Fernandao, “adrese teslim” gelen topunun gereğini yaptı.

*****

Bursa Kaşık Havası

Fenerbahçe’de artık şu/nlar iyice ortaya çıkmaya, akıllara yatmaya başlıyor:

Bursaspor’dan gelen Şener, Volkan, Ozan ve Fernandao arasında, sonucuna giden işbirliğinin Fenerbahçe’de işe çok yarayacağı...

Atromitos karşısında, Fernandao’nun attığı gollerde bu işbirliğin ne kadar verimli olacağı görüldü. İlkinde Şener’in, ikincisinde Volkan’ın gönderdiği “adrese teslim” toplar bunun kanıtı.

İleride, görünüşü görkemli, ayağına aldığı topu hem taşıyan, hem birkaç saniyede olsa bekleterek, arkadaşlarının “posizyon” almasını sağlayan Fernandao’nun çok iyi işler yapacağı...

Ya ötekiler?

Bursaspor’dan gelenlerden başladık, şimdilik, onlarla yetinelim.

*****

Hakem de İnsandır, ama...

Ne denir?

Gücünü göstereceksin, hakemi de yeneceksin?

“Hakemi de yenmek”, hakemin yanlış, rakibi kollayıcı kararları olacağı, bunu etkisiz kılmak için de, rakipten daha çok gol atmak, sonuca gitmekten başkası olamaz.

Hakem İvan Bebek’in, hangi akla hizmetse, kaleci Gorbunov'un onsekiz dışına çıkıp topu koluyla kesmesi karşısında “devam” demesi, “pas” geçmenin kralı...

Hani kırmızı?

Yoksa, kural mı değişti?

Fenerbahçe, özellikle buna bakarak, sadece Atromitos’u geçmedi, hakemi de geçti.

İlk maçta kendi evinde “canavar” kesilen kaleci Gorbunov, “kırmızı”dan kurtuldu, ama özellikle Caner’in kaleye gönderdiği topu ayaklarıyla uzaklaştırmak isterken, ikinci gölü yemekten kurtulamadı.

“Bir, iki, üç” yetti.

*****

Yorumcu Erbabının Bilinçaltı

Dün, takım elbiseli Pereira, sınınfa giren öğretmen gibiydi; şıktı...

Pereira, “giyinme tarzı”nı değiştirmişti.

Ya Pereira’ya “şaşı” bakanlar?

Övgüde ve yergide “kantarın topuz”unu ayarlayacaklar mı?

“Ben bilmem, eşim bilir”e öykünerek, onu kendine “O bilmez, bem bilirim” diye uyarlamak mı yoksa?

(Daha önce kendilerinin de yaptığı, ama bir türlü beceremediği işi yürütene “burun kıvırma”lar...
Dünyayı kendi eksenlerinde döndüğü sanan, futbol dünyasına yön vermek isteyenler...

O dünyada “icraatta bulunan”lar, ağızdan çıkan her sözü “manşet”e çekerse, olacağı bu. Ama aslında iyi de oluyor, herkesin “kalitesi” ortaya çıkıyor, bilinçaltı boşaltılıyor. Bilinçaltını boşaltanlar, birer “sürrealist” oluyorlar, bir bakıma...)


Son söz:

Bir maç, başladığı gibi, adına “diziliş sistemi” denen düzende sürecek değil ya!..
 

https://www.facebook.com/turgutcelik

https://twitter.com/#!/turgutcelik

turgutce@yandex.com

 

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..