Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Mart '10

 
Kategori
Futbol
 

Fenerbahçe'den Galatasaray'a Klasik Tarife

Fenerbahçe'den Galatasaray'a Klasik Tarife
 

Açıkça çağrıdır. Sayın Başkan sahaya! Seçimlerde gösterdiğiniz gayreti ve başarıyı sahaya taşıyınız. Milyonlarca Galatasaraylı bunu bekliyor. Ancak korkarım ki daha çok bekleyeceğe benziyoruz.

Maça her iki takım çıktığında maçın onbire-onbir oynanacağını varsaymıştık.

Ancak daha 14.dakikada FB’nin 12 kişi ile sahada olduğunu fark ettik. Ancak o siyah formalıydı.

Topu eliyle kesen Mehmet Topal’a CART diye sarı kartını çıkaran Bay Cüneyt Çakır her ne hikmetse benzer iki pozisyonda aynı CARTlığı yapamıyordu ve notlara geçiyordu.

Guiza 18.dakikada düdükten sonra topa vurarak gol attı. SARI kartı gösteremedi.

Aynı Guiza 28.dakikada topu elle aldı diye aleyhine faul çalındı(bana göre el yoktu ama hakem el verdi). Madem elle oynama SARI kart idi o zaman Guiza burada ikinci SARIYI görmeliydi.

Aynı Guiza Elano’ya uçan tekme savurdu. SARI yok. Anladık ki arkadaş okçuluğu bırakmış taekvandoya başlamış. Hayırlı olsun ancak o saha futbol sahası. Bilmem farkında mı? Tabi sahada gözleri sadece sarı lacivert gören biri olunca o da bundan istifade etmek istemiştir, bir şey diyemeyiz.

Yine aynı Guiza 75.dakikada eliyle topu aldı yine SARI yok.

Evet BAY CÜNEYT ÇAKIR. Guiza bu maçta sizin kriterinize göre (14’de Topal’a verdiniz çünkü) dört defa SARI görmeliydi. Yani İKİ KIRMIZI ediyor! Bilmem vicdanınız rahat mı?

Bizim bildiğimiz düdük hakeme yakışır. Ama artık ben size yakıştıramıyorum. Bir zamanlar çıkış yapan bir hakemdiniz ama ne yazık ki inişe geçmişsiniz. Fener Medyasının etkisinde kalarak daha 14. dakikasında Galatasaray’a gözdağı verdiniz. O Sarı kart yanlış demiyorum. Ama maç içinde kriterlerinizi değiştiriyorsanız bunun adı başka bir şey olur.

Daha Galatasaray lehine vermediğiniz penaltıya gelmedim. Daha Bilica ve Andre Santos’un çaktırmadan rakiplerini ezmelerine gelmedim. Daha koca cüssesiyle güya Baroş’a çarpıp düşme taklidi yapan sonra da poposuyla top alan Volkan’a gelmedim. Bunlar takdir olabilir. Görmemiş ya da öyle takdir etmiş olabilirsiniz. Ama gördüğünüz ve düdük çaldığınız üç elle oynamada sadece bir kişiye kart verdiniz. Çifte standardın dik alası derler buna!

***

Maça gelirsek…
İlk dakikalarda hareketli geçecekmiş numarası yapan bir maç oldu. Daha ilk dakika dolmadan tehlikeli atak gelişti. Biz de sandık ki seyirlik bir derbi keyfimiz olacak. Ne gezer…

Oynuyormuş numarası yapan futbolcular topluluğu!

Bir kısmı sarı-kırmızı giyinmiş, bir kısmı sarı-lacivert.

Bizim mahalle maçlarında ayağına gelenin vurduğu gibi herkes yerinde. İstiyorlar ki top ayaklarına gelsin, hatta mümkünse kaleye kendisi gidip gol olsun.

Bu arkadaşlara gol yapmak için koşmak gerektiği, isabetli paslarla pozisyonlar yaratılması gerektiği filan öğretilmiştir elbet.

Haydi diyelim ki bizimkiler de FB fobisi var. Hoş ben böyle söyleyince bizim GS’liler köpürüyor: “Ne diyorsun sen lan, bizde fobi olmaz” filan demeye getiriyorlar. Tamam da arkadaşlar görünen köyün kılavuza ihtiyacı yok. Bal gibi GS’de Sarı-Lacivert FOBİSİ var. İki kere iki dört…

Bakın daha maça gelemedim. Bu gidişle geleceğim de yok. Oysaki ne güzel bir gün geçirmiştik. MB ailesinin bir kısım ferdi hep birlikte toplaştık, çaylar içildi, sohbet edildi. Onları da yazacağım. Önce şu maçı bitirelim :)

Orta sahada ne iş yaptığını anlayamadığım bir ELANO vardı. Defansa mı yardımcı, ofansa mı destekçi çözemedim.

Onun hemen yan taraflarında ÇAPA denien görevi aldıkları bildirilen M.Topal ve M.Sarp’ın hangi taktikle oynadığını anlayamadım.

Ön tarafta artık gözüme iyice sevimsiz görünmeye başlayan Keita’nın neyin peşinde olduğunu bilemedim. Rakibi üflese kendini yerlere atıyor, yuvarlanıyor. Bir kere daha söylüyorum. Keita bu tavırları ile takıma çok büyük zarar veriyor. Bu kaçıncı vukuatı? Olmuyor, olmuyor…

Dos Santos saman alevi gibi. İki saniye parlıyor iki saat geziniyor. Artık biraz daha dirençli birine ihtiyaç var. Fareli köyün kavalcısı bile daha iyi oynar!

Jo daha mevsime alışamamış ki takıma alışsın. Çocukcağız sabah kalktı hava günlük güneşlik, akşam maça çıkıyor yağmurlu. E hamuru su çekiyor besbelli. Acil kurulama cihazı lazım.

Selçuk’un şutunda (zaten başka şut yok gibiydi) top yerden sekince geldiğinden beri ne işe yaradığını çözemediğimiz Leo Franco keklik gibi sekiverdi. Hazır top sekmişken… Zaten fonda “kekliği düz ovada avlayalım türküsü” çalınsaydı ben de seve seve eşlik ederdim. Hele o topun önündeki GS’li eğilince evlere çenlik bir maç izlediğimiz kanıtlanmış oldu. Arkadaş hem sırtını döndü hem de eğildi. Hani top değil Saddam'ın SCUD füzesi geliyor mübarek :)

Hasıl-ı kelam oynuyormuş numarası yapan bir GS; defans yapıyormuş numarası yapan bir FB ve topa vuruyormuş numarası yapan bir Selçuk’tan ibaret derbi izledik. Tabi kurtarıyormuş numarası yapan Leo Franco maçın adamı olmayı da hak etmişti. Yönetiyormuş numarası yapan hakeme de altın düdük verseler şaşmam. İzliyormuş numarası yapan bendeniz de o sırada yemek yiyordum efendim :)))

Murat HACIOĞLU

W E B B E N

Bu blog Canlı Maç Anlatımı sayfamızda da yayınlanmaktadır

 
Toplam blog
: 656
: 1708
Kayıt tarihi
: 08.12.08
 
 

Allah kimisine “Yürü ya kulum” demiş. Ben onu “Yürü, yaz kulum” anladım. Yürü anca gidersin manas..