Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Eylül '12

 
Kategori
Futbol
 

Fenerbahçe Haziran'da yapması gerekenleri Ağustos'ta yaptı, hem Ağustos'u hem de özgüvenini kaybetti

Fenerbahçe Haziran'da yapması gerekenleri Ağustos'ta yaptı, hem Ağustos'u hem de özgüvenini kaybetti
 

Fenerbahçe; Haziran dönemini, transfer çalışmaları yönünden başarılı geçirdi. Transfer edilen Egemen, Mehmet Topal ve Hasan Ali Kaldırım, takıma güç katacak tecrübeye sahip, gelişime açık oyunculardır. Yeni katıldıkları takıma adapte olmaları için ihtiyaçları olan sadece zamandı.

Ancak en büyük dezavantajları, takıma takviye olarak değil ikame olarak alınmış olmalarıydı. Bu da onların suçu değildi. Yönetim ve Teknik Kadro; Haziran sonuna kadar iyi yönettiği gelecek sezon planlamasını, Temmuz döneminde hem de kritik elemeler öncesinde iyi yönetemedi.

Gönderilmesi tartışılan Yobo ve Ziegler'den, Yobo takıma çok geç katıldı. Ziegler geri kazanılamadı, o bölgedeki tüm yük bir anda Hasan Ali'nin üzerine bırakıldı. Hasan Ali, henüz 23 yaşında ve bu takıma çok şey katacağına inancımı hâlâ koruyorum. Bu adaptasyon sürecini Ziegler ile birlikte, tabi tamamen kulübeye zincirlemeden, daha kolay atlatabilirdi.

Takımdan ayrılması hiç yadırganmayan Dia'nın bölgesi sağ açığa, önce tecrübesi ve çalışkanlığı asla tartışılmayacak yıldız Dirk Kuyt, sonrasında hızı ve fiziği ile sağ koridoru dağıtacak bir isim olan Milos Krasic takıma katıldı. Ancak Krasic'in takıma kazandırılmasında da oldukça geç kalındı. Bu dönemde Vaslui ile yapılan eleme maçları zor atlatıldı, Elazığ ile yapılan ilk lig maçından ise ancak bir puan çıkarılabildi.

Takımda sorgulanması gerekenler, takıma yeni katılanlar değil sadece gönderilenlerdi. Bunların en başında ise bu takıma kazanma hırsını aşılayan en önemli isim Emre Belözoğlu idi. Gitmeli miydi yoksa kalmalı mı? Çok tartışıldı daha da çok tartışılır. Emre; yeteneği ve çalışkanlığı ile bu ülkenin yetiştirdiği en iyi orta saha oyuncusudur. Kariyeri de bunu fazlasıyla doğruluyor.

Ancak saha içersinde yaşadığı öfke kontrolü sorunu, hem rakipler hem de basın tarafından daima malzeme olarak kullanıldı. Tabi ki bu durum, ne Emre'nin yaptıklarını haklı kılar ne de mazeret teşkil eder. Lugano da çok agresifti, hatta Real Madrid'in de Pepe'si var. Emre; tecrübeli bir teknik adamın elinde pozitif olarak kullanılabilirdi.

Maalesef ki Aykut Kocaman'ın futbolcu kazanma becerisi olduğunu söylemek güç. Stoch ve Alex örnekleri de bu durumu kanıtlar nitelikte. Şimdi Alex'i hem de çok gereksiz bir zamanda tartışıyoruz. Gitmeli mi kalmalı mı tartışması koskoca takımı Devler Ligi'nden eden en önemli etkenlerden biri oldu.

Eğer Alex'in artık bu takımı yavaşlattığını düşünüyorsanız -ki ben de Alex'siz bir takımdan yanayım- yine Haziran ayında yapılması gereken bir operasyonu Ağustos'a ertelemenin sıkıntılarını çekersiniz. Koskoca kaptanı bu şekilde bir kenara itemezsiniz. Alex küstürülmeden, adına yakışır bir şekilde ama Cristian ile birlikte uğurlanmalıydı. Çünkü Cristian sorunu da Alex ile yaşatılan problemin sonucudur.

Son olarak takıma, yine orta alandaki yeteneği tartışılmayacak yıldız oyuncu Raul Meireles katıldı. Mehmet Topal ile birlikte hem orta sahayı derleyip toparlayacak hem de takımın en büyük eksiği olan ileriye hızlı bir şekilde top taşıma görevini yerine getirecek bir yıldız muhakkak, ancak bu transfer de çok geç yapıldı.

Devler Ligi'nin kaybedilmesi ile yaşanan maddi-manevi kayıpların ve yeni sezona yapılan kötü başlangıcın mimarları Yönetim ve Aykut Kocaman'dır. Yapılan transferler hatalı değil, aksine takımın ihtiyacı niteliğindedir, ancak bu transferler zamanında bitirilmeli ve takım elemeler öncesinde hazır hale gelmeliydi. Yönetim, sanki gruplara direkt katılıyormuşuz havasındaydı.

Aykut Kocaman; muhakkak ki yapılan ya da geç kalınan transferlerde hatası en az olan kişidir. Ancak O'nun da yetersizliği; mevcut kadroyu etkin bir şekilde kullanamayıp, oyuncuların yapısına uymayan bir yapıyı/yapısızlığı takıma adapte etmeye çalışması ve bunda ısrar etmesidir. Koskoca Fenerbahçe'yi gol yememe mantığı üzerinden güçsüzleştirmesidir.

4-3-3 oynatıyorum düşüncesiyle Sow'u ve Krasic'i sol açıkta oynatması, bu bölgedeki en etkili isim olan Stoch'u küstürmesi. Mehmet Topal'ı Selçuk Şahin'le ikili hatta arkasında oynatarak pasifleştirmesi. Hiçbir zaman bir sağ kanat oyuncusu olmayan Mehmet Topuz'u bu bölgede etkisizleştirmesi, bu oyuncunun orta alandaki çabasını ve olumlu katkısını görmezden gelmesi. Son olarak orta alandaki etkisizliğe çare bulamayıp, ileride istedikleri pasları alamayan Sow'un, Kuyt'ın yıpranmasına zemin hazırlaması.

Fenerbahçe'nin geç de olsa oluşturulan bu kadrosu;

                      Volkan

Gökhan - Yobo - Egemen - Hasan

Krasic - Topal/Topuz - Meireles - Stoch

                     Kuyt - Sow

hem Süper Lig'in hem de UEFA Avrupa Ligi C grubunun yükünü kaldırabilecek düzeydedir. Yeter ki etkin bir şekilde kullanılabilsin. Bu konuda takımın önündeki tek engel; henüz teknik bilgi ve beceri konusunda eğitimini ve gelişimini tamamlamamış Aykut Kocaman kanadında görünüyor. Sayın Kocaman bu 3 yıllık gelişim dönemini yetkin bir teknik adam yanında stajer olarak geçirmeliydi, Fenerbahçe kadrosunda yap-boz oynayarak değil.

Bu blog Canlı Maç Anlatımı sayfamızda da yayınlanmaktadır

 
Toplam blog
: 296
: 6335
Kayıt tarihi
: 24.09.08
 
 

Bankacılığın stres ve yoğunluğundan fırsat buldukça, okumaya ve düşüncelerimi burada paylaşmaya ç..