Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Aralık '10

 
Kategori
Spor
 

Fenerbahçe neden mutsuz?

Fenerbahçe neden mutsuz?
 

Fenerbahçeli yönetici ve taraftarların sene başında yeni bir teknik direktör ve yeni bir anlayışa sahip olan takımları ile ilgili şu iki seçenekten birini seçmesi gerekiyordu:

  • Uzun vadeli başarı hedefliyoruz ama bu sene Süper Lig, Avrupa ve Türkiye Kupası şampiyonlukları da son derece önemli.
  • Bu sene hiçbir başarı beklemiyoruz, amacımız her koşulda teknik direktör ve oyuncularımızın arkasında durmak ve ilerleyen yıllardaki kalıcı başarıların temelini atmaktır.

Bugün gelinen noktadan geriye dönüp bakıldığında Aykut Kocaman ve Fenerbahçe için tablo şu şekilde:

  • Şampiyonlar Ligi’ne ön elemede veda,
  • UEFA Avrupa Ligi’ne ön elemede veda,
  • Ziraat Türkiye Kupası’na çok büyük bir olasılıkla grup maçlarında veda ve
  • sezonun ilk yarısını liderin dokuz, ikincinin de dört puan gerisinde tamamlamak.

Şimdi bir soru; Fenerbahçelileri üzen bu tablo mudur yoksa yukarıdaki seçeneklerden ilkini seçmek mi? Başka bir deyişle eğer Fenerbahçeliler bu sene yeni bir anlayışa sahip olan takımlarından en ufak bir başarı beklemeyip hedefi biraz daha uzun vadeli düşünse bugünkü durum onları aynı oranda rahatsız eder miydi?

Fakat ortada yönetici ve taraftarların seçiminden çok daha büyük bir sorun var ki o da Aykut Kocaman’ın birinci seçeneği seçmiş olması!

Aykut Kocaman’ın gerek hafta sonu katıldığı televizyon programındaki gerekse Bucaspor maçı sonrası yaptığı açıklamalar genç teknik adamın şampiyonluğa olan inancını çok net bir şekilde gösterdi ama eminim Kocaman bundan önce Avrupa ve Türkiye Kupası maçları için de aynı derecede güçlü düşünceler besliyordu.

Futbol basit gibi görünen ama asla basit olmayan bir oyun!

Aykut Kocaman’ın konuşmasından aklımda kalan tek cümlenin “futbolu çok iyi biliyorum” olduğunu ve bu cümlenin tehlikesini her fırsatta belirtmeye çalışıyorum. Bu cümlenin iki büyük tehlikesi var ki bunlar; yanlıştan vazgeçmemek ve işi hafife almaktır. Tipik bir yıldız futbolcu/teknik adam karakteri olan bu özellik aslında üç büyük takımımız için de ortak bir sorun ama özellikle Aykut Kocaman’ın kararlarında bu durumun örneklerini görmek hiç de zor değil.

İşte bu iki tehlikenin sahaya yansıması:

Yanlıştan vazgeçmemek: Sezon öncesi hazırlık maçlarında farklı yenilgiler alınmasına ve ligin ilk yarısında her maçta kalede ortalama 1.23 gol görülmesine rağmen Türkiye Kupası’ndaki “telafisi olmayan” maça en ufak bir savunma önlemi almadan çıkmak.

İşi hafife almak: 4-3-3 sistemi birbirleri ile gözü kapalı oynayabilecek üç orta saha oyuncusu gerektirirken, Bucaspor karşısında 4-3-3’ün orta alanını bu sene ilk kez yan yana oynayan Gökay, Selçuk ve Christian’a emanet etmek.

Neticede çoğu zaman iki şeyi aynı anda istemek aslında ikisine de ulaşamamak ile aynı anlama geliyor. Bu nedenle her ne kadar geç olsa da Fenerbahçe’de başta Aykut Kocaman olmak üzere herkesin bu senenin “gereksiz” stresini ve mazeretlerini bir kenara bırakması ve günü kurtarmak yerine öncelikle eksiklikleri telafi etmenin yollarını arayarak öncelikli hedefi lig ikinciliği gibi çok daha ulaşılabilir bir seviyeye indirmesi gerekiyor. Aksi takdirde camiadaki stres mevcut seviyesini koruduğu sürece sarı lacivertliler alınan her kötü sonuçtan sonra yıllardır izlenen filmi başa sarma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır.

 
Toplam blog
: 788
: 1417
Kayıt tarihi
: 11.11.07
 
 

Çoğu çocuk gibi ben de futbolcu olmak istedim, olmadı. Bu oyundan kopmamak adına üniversite yılla..