Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Aralık '08

 
Kategori
Futbol
 

Fenerbahçe'nin Avrupa raporu; yatırım yapmazsanız kaybedersiniz.

Fenerbahçe'nin Avrupa raporu; yatırım yapmazsanız kaybedersiniz.
 

Fenerbahçe bu sene Şampiyonlar Ligi'ne yakışan bir futbol oynamadı. Bu nedenle de UEFA Kupasına kalmak için baraj maçı yaptı ve bu maçın ortalama kalitesi de bir UEFA düzeyini geçemedi.

Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi maceralarının içinde en başarısız sezonlarından birine imza atmış oldu.

Peki Fenerbahçe bu hale nasıl geldi?

Geçen sene Şampiyonlar Ligi'nden 30 milyon Euro gelir elde etmiş bir takım vardı. O takımdan önemli bir futbolcu gitti; yerine de vasat seviyede diyebileceğimiz takviyeler yapıldı. Bir önceki sezon da takımın kaptanı, ateşleyici gücünü de kaybetmişti. Kaybettiği oyuncuların biri Real Madrid yolunda; diğeri Chelsea'nin gündeminde. Fenerbahçe'ye gelenlerin görüntüsü de; Kayseri, Bursaspor, Denizlispor'da kendilerine yer bulurlarsa işsiz kalmazlar, şeklinde.

Şu maçın son dakikasında kırmızı kart gören Maldonado Sivasspor'da oynayabilir mi? Ama Fenerbahçe'de oynuyor.

Yatırım yapmazsanız, kaybedersiniz.

Bakın, Şampiyonlar Ligi'ni Alex kaldıramıyor. Fenerbahçe yönetimi bunu dört senedir fark edip, Alex'e bir alternatif bile yaratabilmiş değil. Alex maçın ikinci yarısının hemen başında oyun dışına çıkınca, Fenerbahçe'nin bütün oyun planı ortadan kayboluyor.

Bir ara Uğur'u sağda görüyoruz, Ali Bilgin solda. Amaç ne? Belli değil. Büyük takımlarda böyle taktiksel değişiklikler asla olmuyor. Fenerbahçe'nin bu sene Avrupa'da bir büyük olduğunu söyleyebilir miyiz? Bu futbolla ve oyuncularla mümkün mü?

Yıllarca sınırsız yabancı hakkı için mücadele etmiş bir kulübün transfer ettiği bu oyuncular kendisine yakışıyor mu? Bir de sınırsız olsa kimbilir kaç tane daha Maldonado, Josico, Güiza ayarında adamla dolacak takım?

Şimdi Fenerbahçe Avrupa serüvenine herşeyi tekrardan başa sararak başlayacak. Bir sene kaybedilmiş olarak; üstelik çok büyük gelirleri yitirerek.

"Şimdi pamuk eller ceplere beyler!"

Geçen sene akrep girmiş gibiydi o cepler.

İlk yarı

Fenerbahçe çok iyi başladığı maçı standardı olmayan kalecisinin dengesiz çıkışlarından biri yüzünden kaybetti diyebiliriz, her ne kadar ikinci yarısında hiçbir varlık gösteremese de. Açıkçası, Şampiyonlar Ligi'ne yetmese de UEFA için fazlasıyla iyi bir futbol oynadığını söyleyebiliriz takımımızın, ilk yarı için.

Geçen Şeker Bayramı'nın ikinci gününde Kadıköy'de izlediğimiz takımla alakası olmayan bir Dinamo Kiev ile oynadı Fenerbahçe.

Fenerbahçe?

Çok ciddi bir toparlanma içinde; birinci ve sonuncu adam sorunu vardı.

Güiza çok uygun bir durumda kaleci ile karşı karşıya kaldığı pozisyonda topu kafa ile kalecinin uzanamayacağı tarafa atacağına gidiyor kucağına bırakıyor. Bu Avrupa Şampiyonu İspanya'nın forvetinde oynayan bir futbolcu için kabul edilebilecek bir standart değil.

Volkan!

Maç boyu yaptığı hatayı düşündüm. Kuşkusuz o da maç boyu onu düşünmekten başka bir tehlike de yaşamadı. Yani yeterince zaman kaldı. Ama elin oğlu yakaladı mı atıyor. Kendime soruyorum.

Şu son dört yıl içinde Volkan Avrupa'da Fenerbahçe'ye neler kaybettirdi diye?

Bu sene? Kalenizde Şampiyonlar Ligi standardına ulaşamayan bir kaleci varsa elbette kaderiniz de onun ellerinde oluyor. Örneğin Sevilla'da penaltılar kurtarıyor; ama yediği iki gol var aynı maçta affedilir gibi değil. Şimdi Fenerbahçeliler böyle bir kaleci ile onun hangi gününde olacağını bilemeden izliyorlar takımlarının maçlarını.

İyi oynarken kaybediyor olmak kötü.

Bu maç döner miydi? Dönebilirdi. Gökhan biraz daha paslaşarak oynayacak, Güiza santrafor olduğunu hatırlayacak, bir de Fenerbahçe de oynuyor olduğunu, Carlos her topa şut çekmeyecek, Alex duran topları bildiğimiz gibi kullanacak, ve...

İkinci Yarı...

Fenerbahçe'nin çok daha kötü oynadığı bir devreydi. Tanımakta ve anlamakta çok zorlandık. Düşünün ki, koca bir kırk beş dakika takımın gol atacağına dair hiçbir işaret göremedik.

Selçuk çıktıktan sonra orta saha tamamen düştü. Maldonado'nun standardı ve kalitesi ortada. Böylesi bir maçta bırakın maçı kazanmayı, beraberliğe yetecek bir yaratıcılıktan uzak bir orta saha ile ne yapılabilirdi?

Alex'in bu maçta bir şey yapmasını kendi adıma beklemiyordum. Zaten öyle de oldu. Hem soğuktan, hem güçlü orta Avrupa ülkesi futbolundan kısa sürede yıldı. Ali Bilgin'in oyuna girişinden sonraki kısa süreli kanat değişkiliğinin hiçbir işe yaramayacağı hemen anlaşıldı. Deivid, Alex'in pozisyonunda da oynayamadı. Deivid uzun süredir güçsüz. Ama Güiza'a kadar değil. Olan oldu ama Deivid'in forvette oynatılması alternatifi hala güncelliğini koruyor.

Güiza çok kötü futbol oynamaya devam ediyor. Güiza, Kezman'ın performansının da altına düşmüş durumda. Görüntüsü daha da kötü olacak gibi. Yorum yapılacak gibi değil.

Aragones

Aragones'in etkisi var mıydı? Açıkçası bu kadro yapısıyla teknik adam en son tartışılacak konu olur. Elbette yeri geldiğinde onu da masaya yatıracağız ancak bu gece konu Aragones'e gelemez bile.

Her işte bir hayır vardır diyelim.

Fenerbahçe'nin Avrupa Kupalarından elenmesi belki bütün konsantrasyonlarını lige vermeleri ihtimalini güçlendiriyor.

Avrupa Kupalarından bu şekilde elenmekle büyük bir prestij kaybı da yaşanmıştır. Fenerbahçe'nin Avrupa'dan gelecek futbolcular için cazibe merkezi olabilmesi için yeniden Şampiyonlar Ligine katılması gerekiyor.

Uzay Gökerman

Bu blog Canlı Maç Anlatımı sayfamızda da yayınlanmaktadır

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..