Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Mart '15

 
Kategori
Spor
 

Fenerbahçe'nin çözmesi gereken Gordion Düğümü

Şüphesiz Fenerbahçe’nin rakipleriyle oynadığı maçlardan ortaya çıkan tek bir sonuç var; Fenerbahçe açık farkla diğerlerine karşı net bir üstünlüğü var.

Ligin ilk yarısında oynanan Galatasaray maçı da dâhil olmak üzere Fenerbahçe bunu her maçta gösterdi, dün akşamki oyun da sonuç da istatistikler de ligdeki her iki takımın gerçek pozisyonu çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyordu; ancak bu göstergelerin büyük bölümü ligdeki tablo ile üst üste çakışmıyor.

Fenerbahçe hem iç hem de dış sorunlarını çözemeden ve sürekli de büyüterek yoluna çok zor şartlarda devam ediyor.

Maçın ikinci yarısı oynanıyor. Uzun bir topla buluşan Emenike Galatasaray’ın sol kanadında çok uygun bir pozisyonda, Galatasaray savunmasının gol atması için tek başına bıraktığı Kuyt’ın bacaklarının tam ortasına sanki gol vuruşu yaparcasına bir pas veriyor; tabii top Kuyt’ın iki dizine çarparak gol pası olma özelliğini tamamen yitiriyor.

Bu pozisyonda iki önemli konu var;

İlki ligin liderinin savunmasının içler acısı durumu, hem Emenike’nin topla buluşma anında hem de Kuyt’ın altı pasa yakın bir yerde tek başına bırakılmasında hataları var. Galatasaray’ı bu pozisyondan tek bir şey kurtarabilir; o da Emenike’nin ciddiyetsiz, beceriksiz, sorumsuz futbol anlayışı.

İkinci konu da bu zaten! Emenike’nin Kuyt’a çıkarmaya çalıştığı top Fenerbahçe’nin her geçen gün biraz daha çözümsüz hale gelen ilerideki büyük sorunudur.

O pası Emenike değil, Kuyt atmalıydı; ancak gol vuruşu yapacak oyuncu yine Kuyt olmalıydı. Ama ondan sahada bir tane vardı.

Fenerbahçe öyle pozisyonlara giriyor ve bunları o kadar savurarak harcıyor ki hazıra dağ dayanmaz deyimi anlam ve değer kazanıyor.

Fenerbahçe - Galatasaray: 1-0Ve Kuyt bize ve takım arkadaşlarına gol vuruşu anında ne yapılması gerektiğini gösterdi 80. Dakikada.

Sneijder’in ligin ilk yarısında yaptığının bir benzeriydi onun şutu ve attığı gol.

Fenerbahçe’nin ileri ucundaki Emenike ve Sow gerçeği aynı zamanda giderek büyüyen gol sorununun kendisidir.

İsmail Kartal haklı olarak şu paradoksla karşı karşıyadır; bu kadar pozisyonu yaratan oyuncular da bunlar; kaçıranlar da. Ya onları değiştireceğim, bu sefer gol pozisyonu kısırlığı yaşayacağım ya da gol atacakları zamanın gelmesini bekleyeceğim!

Bakalım bu Gordion Düğümünü kim nasıl çözecek!

Fenerbahçe’nin kuşkusuz bir de dışsal sorunları var. Maç öncesindeki yazımda bundan söz etmiştim.

Ligin futbol anlamında açık ara iyi takımı Fenerbahçe olmasına karşın rekabette eşit şartlar olmadığı da kesindir.

Bunun en önemli sebebinin Fenerbahçe Başkanının havuzu bozma tehdidi olması da muhtemeldir.

Umarım yanılan ben olurum.

 Fenerbahçe dün oynamaya çalışan, gol atmak için mücadele eden taraftı. Diego ilk yarı harika bir oyun ortaya koyarken, ileride pas verecek veya pozisyon alan arkadaş bulamaması sergilediği futbolu sonuçsuz gösterdi. Sneijder’ı geçerek kaleye gönderdiği şut karşılaşmanın en güzel pozisyonlarından biriydi.

Bütün bu göze hoş gelen oyununa karşın Diego ile Fenerbahçe’nin diğer oyuncuları birbirinden farklı iki takım görünümündeydiler. Alper biraz olsun Diego’yu anlayacak oyuncu olarak girse de senkronizasyonu yakalayacak zamanı bulamadılar; zaten Diego da çok yoruldu.

Galatasaray, Kadıköy’e her sene Fenerbahçe’yi yenmek için, bu sene o sene olduğu iddiası ile geldiğini dile getirse de önceki sezonlardan hiçbir farkı olmayan bir futbol ortaya koyarak yine beklendiği gibi sahadan yenilgi ile ayrıldı.

Daha maçın ilk kale vuruşunda Muslera, Galatasaray’ın oyun felsefesini gösteren bir yavaşlıktaydı.

Fenerbahçe - Galatasaray: 1-0

Sanki penaltı kararı vermiş gibi Fenerbahçe’nin kazandığı her duran topta Galatasaraylı oyuncular toplu halde Cüneyt Çakır’ın etrafını sararak hem onu baskı altına almayı denediler hem de oyundan dakikaların geçmesini sağladılar.

Her duran top en az üç dakikalık gecikmeyle atılırken Cüneyt Çakır’ın ilk yarıya bir ikinci yarıya 4 dakika ilavesi de hakemin niyetini anlamamız bakımından önemliydi.

İlk ve ikinci yarıda hangi ölçüm kriterleri geçerliydi? Bu soruyu Cüneyt Çakır’a ilk defa sormuyorum.

Cüneyt Çakır’ın niyetini okumak bakımından iki pozisyon daha vardı ki bu aynı zamanda hakemliğinin de tartışılacağı kararlardı.

İki son adamın yaptığı hamlelere faul çaldı ancak iki Galatasaraylı oyuncuya sadece sarı kart gösterdi.

Bu iki pozisyon dün akşamki maçta değil de örneğin Manchester United-Real Madrid maçını yönetirken olsaydı mutlaka o kartların rengi kırmızı olurdu ve bu iki kart UEFA tarafından da doğru kabul edilirdi. Ancak bizim gibi üçüncü sınıf futbol ülkesinde hem hakemliği hem de kararları makbul görülebiliyor.

Hakemlerin yarı profesyonel olarak maçlardan önemli gelir elde edeceği konuşuluyor. Açıkçası Cüneyt Çakır ölçeğinde bir hakemin Türkiye’de ayda 45-50 bin lira kazanmasını doğru da bulmuyorum, adil de.

Dün gece Cüneyt Çakır maçın sonucunu değiştirecek kararlar verdi.

Ancak buna sahada Fenerbahçe adına direniş gösteren bir futbolcu vardı; Volkan Demirel.

Hafta boyunca Galatasaraylı oyuncuların Volkan’a imalı mesajlarını okuduk. Gerçek midir değil midir, bilemeyiz, gazetelerde yazdığı kadarıyla yorumluyoruz, bu mesajlar dün akşam Volkan’ın kalesine şut olarak da geldi. Selçuk, Sniejder, Yasin sonucu değiştirebilecek pozisyonlara girdiler. Volkan müthiş kurtarışlar yaptı.

Selçuk ve Yasin’in şutlarını kurtarışları jenerik olacak türdendi. Belki de bu sezonun kader kurtarışlarıydı.

Emre’nin maç sonunda taraftara yaptırdığı tezahürat ise hiç yakışık almadı.

Fenerbahçe bir kere daha kazanmış oldu. 16 sene bitti, 5555. Gün geçti, ezeli rakibine karşı üstünlüğü devam etti.

Ancak Galatasaray galibiyetleri veya Galatasaray’ın Fenerbahçe yenilgileri ligin hiçbir zaman kaderini belirleyen maçlar olmamıştır. Fenerbahçe de Galatasaray da bu Türkiye gerçeğini çok iyi biliyorlar. Bu nedenle Galatasaray Başkanı maç sonunda “üzülmedim, gelenek devam etti” diyebiliyor. Bunun anlamı 2006’da Adnan Polat’ın 20.45 mesajından farklı değildir. İyi okumak gerekiyor.

Galatasaray'ın bu hali çaresizlik değil, aksine bilinçli bir rahatlıktır. 

Fenerbahçe iç saha avantajını tekrar eline geçirmiş oldu. Ligin sonunu görebilmesi için Beşiktaş maçını da kazanarak bu seriyi devam ettirmelidir. 

http://twitter.com/uzaygokerman

uzaygokerman@gmail.com

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..