Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Mayıs '13

 
Kategori
Futbol
 

Fenerbahçe'nin Feda Sezonu II

2002-2003 sezonu Fenerbahçe tarihinin en zor sezonlarından biriydi. Şampiyonluk yarışından sezon ortalarında kopan sarı lacivertliler ligin son maçında Göztepe’yi de mağlup edemeyince Avrupa biletini Malatyaspor’a kaptırmıştı.

Fakat o başarısız sezon dahi, son haftalarına girdiğimiz 2012-2013 sezonu kadar acı verici olmamıştı Fenerbahçe taraftarı için. Bu durumun çok temel bir nedeni var: potansiyeli kullanamamak.

Fenerbahçe’nin sezon başında ve ortasında milyonlarca lira harcayarak kurduğu kadro kötü olmadığı gibi, bu kadro hele hele 32 maçta sadece 58 puan toplayacak kadar kötü hiç değil.

Fakat sezonun ilk haftalarından itibaren o derece yanlış kadro seçimleri yapıldı o kadar yanlış isimlerde ısrar edildi ki günün sonunda Fenerbahçe potansiyelinin çok daha altında bir puanla sezonu tamamlamaya hazırlanır hale geldi.

Kuyt sezonun ilk haftalarında, Sow son haftalarında yanlış yerlerde değerlendirildi. Fakat tecrübe ve yetenekleri sayesinde bu farklı bölgelerde dahi çok sırıtmadılar.

Kaleci Mert’e fazla şans verip bu oyuncudan yeterince faydalanılamadı. Salih parlarken Recep Niyaz’dan hiç haber çıkmadı.

Stoch ve Krasic, Semih ile birlikte görmezden gelinirken Alex de kolayca kaybedildi.

Tüm bu tercihler bir kademeye kadar kabul edilebilir ve saygı duyulabilir olsa da Aykut Kocaman’ın özellikle iki oyuncu üzerinde öyle büyük bir ısrarı vardı ki bu ısrar Fenerbahçe’nin kelimenin tam anlamıyla kaderini belirledi.    

Futbolda sonuç üzerinde etkisi olan sayısız unsur olduğunun farkındayım. Bu unsurların bazıları gözle görülür bazıları da psikolojik nedenler. Dolayısıyla bir futbol karşılaşmasındaki bir anın, o maçın veya o sezonun tamamı hakkında bir öngörüde bulunabilmek için bu çeşitliliğin bilincinde olmak gerekir. Ancak Kocaman’ın Bekir ve Cristian kararları bu sezon Fenerbahçe’nin gidişatını çizen en belirleyici kalem oldu.  

Eğer birisi Fenerbahçe’nin sezon boyunca yediği gollerin bir analizini yapsa bu gollerin çoğunun savunma hatalarından ve bu hataların çoğunun da aynı futbolcudan kaynaklandığını görecektir. Futbol elbette hatalar oyunu ve her futbolcu hata yapar fakat Bekir’i kazanmak uğruna Fenerbahçe’yi kaybetmek hiç de akıl kârı bir ticaret gibi görünmüyor.

Eğer siz de Bekir’in son üç maçta yaptığı hataları düşünerek söylediklerime hak veriyorsanız size onun önceki maçlarını da düşünmenizi öneririm, Galatasaray veya Beşiktaş gibi Fenerbahçe’nin bire bir rakibi olan takımlara karşı olanlar da dâhil olmak üzere.

Bekir, entelektüel, akıllı ve çalışkan bir oyuncu fakat yetenekleri oldukça sınırlı, aşırı özgüvene sahip ve hatalarından ders çıkaramıyor; özetle kötü futbolcu.

Bu sezon Fenerbahçe’nin, kendi potansiyelinin altında kalmasının en önemli nedeninin ikinci boyutu da Aykut Hoca’nın Cristian Baroni ısrarıydı.

Cristian, Alex’in gidişinden sonra, hayatı boyunca oynamadığı hücuma dönük orta saha hatta oyun kuruculuk görevi ile tanıştı bu sene. Onun daha önce bu mevkide oynamamış olması elbette ki başarısız olacağı anlamına gelmiyordu fakat haftalar geçtikçe ne takım savunmasına ne de hücuma bir katkı sağlayabilen Cristian, yerine gerçek bir oyun kurucu oynadığında takımına çok daha fazla katkı sağlayabilecek olmasına rağmen takımın değişmez isimlerinden oldu.

Brezilyalı oyuncunun kötü görüntüsünün rakamlara yansıması da oynadığı mevki için devede kulak dahi sayılamayacak, bir elin parmaklarını geçmeyen gol ve asist sayıları oldu.

Fenerbahçe bu sezon hemen hemen her maçta kolayca gol yedi ve oyunu genel itibariyle yaratıcılık ve göze hoş gelmekten uzak olduysa bu durumlar her şeyden önce Aykut Kocaman’ın Bekir ve Cristian’daki ısrarından kaynaklandı. Başka bir deyişle, adeta koca sezon bu iki oyuncu için feda edildi.

Fenerbahçe bundan önce de çok zor sezonlar geçirdi. Şampiyonluklar kaçırdı veya ligi orta sıralarda tamamladı. Fakat bu sezonların hiç birisinde takımın kapasitesi ile toplanan puan arasında bu denli olumsuz bir oran olmamıştı.

Son söz olarak bu cümlelerden sonra aklınıza Fenerbahçe tarihinde bir ilk olan Avrupa Ligi yarı finali başarısı gelebilir ancak inanın bu başarı dahi, Benfica karşısındaki ilk maçtaki oyun hariç, Fenerbahçe’nin yanlış oyuncu tercihlerinden kaynaklanan kötü görüntüsünü ortadan kaldırmadı.

Bundan sonra sarı lacivertlilerin işin çok daha zor. Zira hâlihazırda daha iyi bir takım olan Galatasaray, bir de şampiyonluğun maddi ve manevi moraliyle mevcut yapısının üzerine çıkmayı hedefleyecekken Fenerbahçe bu yarışa oldukça geriden başlayacak. Fakat buna rağmen sarı lacivertliler arayı kapatabilir, iş ki faydasız oyuncularla yollar ayrılsın ve her futbolcu en faydalı olduğu mevkide oynasın.

can.nizamoglu@gmail.com

twitter:_acn_    

 
Toplam blog
: 788
: 1417
Kayıt tarihi
: 11.11.07
 
 

Çoğu çocuk gibi ben de futbolcu olmak istedim, olmadı. Bu oyundan kopmamak adına üniversite yılla..