Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ekim '08

 
Kategori
Futbol
 

Fenerbahçe'nin güçlü, Arsenal'in güçsüz tarafları...

Fenerbahçe'nin güçlü, Arsenal'in güçsüz tarafları...
 

Asenal.com


Şampiyonlar Ligi kuraları ve fikstür çekildiğinde Arsenal ile en son oynamanın dezavantaj olacağını düşünmüştüm. Bunun tek bir nedeni vardı Arsenal lige iyi bir başlangıç yapamamıştı. Fenerbahçe de Avrupa'da nispeten başarılı dört maç oynamıştı, rakiplerinin zayıf olmasına rağmen. Porto maçının da ilk yirmi dakikası dışında bildiğimiz Fenerbahçe'yi izlemiştik.

Sonrası Lig ve malum sonuçlar...

Fenerbahçe iyi oynamıyor, bu kesin. Üstelik çok da kötü. Aslına bakılırsa böyle zamanlarda Fenerbahçe'nin avantajı ve güçlü tarafı da bu oluyor. Yıllardır çok iyi bir Fenerbahçe izleyicisi olarak, Fenerbahçe'nin kadro ve teknik yönetim olarak başarısız olduğu dönemler hariç, içine düştüğü buhranlardan Galatasaray maçlarıyla çıktığını gözlemlemiştik. Fenerbahçe şimdi bunu Avrupa maçlarına taşıdı. Ne zaman sıkışsa yardımına bir Şampiyonlar Ligi maçı çıkıyor ve moral olarak yenileniyor. Kazanması ya da kaybetmesi önemli değil.

Bu yorumu da çıkmamış candan umut kesilmez mantığı çerçevesinde yapıyoruz tabii... Bildiğimiz son beş yılın Fenerbahçesi değil de o artık tamamen düşüşe geçmiş, kadro olarak son kullanma tarihi geçmiş bir takımsa söz konusu olan kuşkusuz söylenecek ve yorumlanacak bir şey de yok, Allah Fenerbahçe taraftarına sabır versin demekten başka.

Arsenal, yenilmesi zor bir takım; ancak bu sene ilginç kayıpları var. Ağustos ayında Fulham'a deplasmanda, Eylül sonunda da ligin yeni ve flash takımı Hull City'e de kendi sahasında öne geçtiği maçta dört dakika içinde yediği iki golle kaybetmiş. Bu bildiğimiz Arsenal şablonunun dışında bir görüntü demek. Aslında bildiğimiz Arsenal'in de adı dışında Avrupa'da ve kendi liginde çok da öyle olağanüstü başarısı yok. Arsene Wenger'in 1996'dan beri takıma kazandırdığı en üst başarı, 2000 yılında Galatasaray'a kaybedilen UEFA Kupası finali. Geçen sene de Şampiyonlar Ligi'nde oynanan çeyrek final.

Fenerbahçe'nin geçtiğimiz yıllarda sahasına gelen Avrupa takımları klasmanında Arsenal fazlasıyla gerilerde bir yer tutuyor.

Bir çok yorumcu maçın taktiğini konuşuyor. Küçük de olsa bir katkı yapmak gerekirse;


Volkan
Ali Bilgin Lugano Edu R.Carlos
Kazım Selçuk Uğur
Alex Semih
Güiza


Dizilişinin doğru bir şablon olduğu kanaatindeyim. Top rakipteyken Alex ve Semih'in orta sahanın arasına girerek boşluğu doldurması, Fenerbahçe atağa kalktığında da Lugano, Edu ve Selçuk dışındaki oyuncuların diziliş formatına uygun hücum hattına yayılmamaları.

Ben Aragones'in yerinde olsam Semih'i çok serbest oynatırdım. Semih bir Aurelio değil ancak onun bilindik yerinin biraz önünde serbest oynayarak rakibi fazlasıyla rahatsız edebilir. Üstelik bir fazlasını yapabilir, Aurelio rakibi karşılayan bir anlayışla oynardı, Semih rakibin kendisini rahatsız ettirecek bir baskı yaratabilir. Böyle maçlarda Güiza tipi forvetinizin olması da size avantaj sağlar; Çünkü Kezman kadar kırılgan değil.

Yine bu tip maçlarda ileri ucunuzun değil geri hattınızın ne yaptığı ya da yapamadığı önemlidir. Fenerbahçe bu maçı ne orta sahası ne ileri ucuyla kazanamaz. Defansı dikkatli ve hatasız oynarsa kazanır.

Duran topları Carlos'a oynama fantezisinden en azından şampiyonlar ligi maçlarında bir ara vermek gerekir. Bu Fenerbahçe'nin belki de en güçlü tarafıyken şimdi zafiyete dönüştü. Üstelik tam da böylesi bir pozisyonda takım çok gafil avlanabilir.

Bundan tam 29 sene önce oynanmış ve benim 10 yaşında olduğum zamanlardaki o her iki maçı da çok iyi hatırlıyorum. Okulda aşı olmuş ve ateşli bir vaziyette yatıyordum. Maçı televizyon vermiyordu, ben de radyodan dinlemiştim. 0-0 bitmişti. Arsenal o günleri hatırlatan fotoğrafı sitesine ekleyerek güzel bir nostalji yapmış. Teşekkürler...

Uzay Gökerman
 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..