Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Şubat '10

 
Kategori
Spor
 

Fenerbahçe'nin kaybedeceği o kadar belliydi ki...

Fenerbahçe'nin kaybedeceği o kadar belliydi ki...
 

Hakem Gençerler, formadan tutmayı genel olarak oyun kurallarının içindeymiş gibi değerlendirdi...


Dünkü yazımın sonuna şu cümleyi eklemekten son anda vazgeçmiştim. “Galatasaray puan kaybetti ya Fenerbahçe de sıraya girer, Diyarbakırspor’u yenemez.” İkisinin arasında böylesi bir istikrarlı ayrılmazlık ve beraberlik var.

Fenerbahçe oyunun başından sonuna kadar kötü bir günündeydi.

Kuşkusuz neye göre sorusu önemlidir? Örneğin, geçen sene ile karşılaştıracaksak Fenerbahçe’nin çok iyi top oynadığını ve mücadele ettiğini söyleyebiliriz. Ancak son üç maçın ortalaması ile kıyaslıyor olduğumuzda kötü oynadığı sonucunu rahatlıkla hemen ilk paragrafın başında yazabiliyoruz.

Fenerbahçe çok fazla kayıp verdi.

Özer ve Lugano sakatlandı. Sanki Alex de sekerek tamamladı maçı Mehmet Topuz kırmızı kart gördü. Bilica'nın televizyon görüntülerine göre caza alıp almayacağı da bir muamma...

Bu maçın çeşitli kırılma anları var kuşkusuz. Örneğin daha henüz 7. Dakikada Bebbe’nin kusursuz vuruşunun kaleci Volkan’ın bakışları arasında direğe çarptığı pozisyon gol ile sonuçlanmış olsa belki de Fenerbahçe bu maçı farklı da kazanabilirdi. Çünkü daha baskılı bir oyun oynaması gerekirdi ve o da sonuca yansırdı.

Kaleci Volkan’ın yediği golde ve direğe takılan topta aynı pozisyon hatası yapması da tam bir kalecilik faciasıydı.

Özer’in sakatlanıp, Güiza’nın ikinci santrafor olarak girmesi de çok ilginç bir teknik yönetim tercihi oldu.

Zaten Daum’un kafasında sürekli Güiza’yı oynatmak gibi anlaşılması çok zor bir fikri sabitlik var. Bugün Semih’in gol atamamış olmasından yararlanıp haftaya büyük bir ihtimalle Güiza ile çıkacak.

Çift santraforlu oyunun Fenerbahçe için ne anlama geldiğini Gökhan geldiğinde konuşmuştuk. Emre’nin sola geçmesiyle boşalan Fenerbahçe orta sahasının Diyarbakırspor’a nasıl açık alanlar bıraktığını hayretler içinde izledik.

Çünkü Fenerbahçe 6 senedir Alex ile oynuyor ve Alex olduğu sürece takıma ikinci santrafor koyduğunuzda orta sahadan bir kişi eksiltiyorsunuz. Kaybedilen Kasımpaşa maçında da garip bir diziliş ve oyun kurgusu vardı Fenerbahçe’nin. Özer çıktıktan sonraysa oyun ister istemez sıkıştı kaldı daha çok rakibin istediği şekle döndü.

Ligin ilk haftasında oynadığı ve 1-1’den dönen maçta da Özer’in golü öncesinde Semih ile Güiza’nın nasıl aynı topa müdahale ettiklerini hatırlamalıyız. O gün bir can havli durumu vardı. Aslında görüntü dramatikti.

Daum bu taktiksel tercihi ile takımın oyununda etkili olmuştur. Fenerbahçe çift santrafor oynamaz demiyoruz; ancak 48. dakikada oyun sıkışmışken daha üretken orta saha oyuncularına ihtiyacınız vardır.

Bu nedenle Özer çıkarken içeri Vederson ya da muadili bir kanat oyuncusu girmeliydi.

İlk yarıda oynanan maçın yorumu için şöyle bir başlık atmıştım. Diyarbakır'da bu sefer kara futbol yenildi... Diyarbakırsporlu oyuncuların yaptığı mücadeleyi görmezden gelen ya da küçümseyen bir yorum olarak algılanmasın bu. Onların emeğine ve alın terine sonuna kadar saygım var. Ancak Diyarbakırspor’un savunma anlayışı futbolun içinde doğru yere oturduğunu söyleyemeyeceğiz. Özellikle maç sonunda futbolcuların yaptığı yorumları dinlerken herhalde başka bir maç izlemiş olduğumuz kanısına kapılmadım da değil.

Bakın, Fenerbahçe taktiksel olarak yanlış oynamıştır ve bu maçta öncelikle bu yüzden puan kaybetmiştir. Ancak rakibini sindiren ve biraz da hakem müsamahalı oyunun Fenerbahçe’nin puan kaybetmesinde özellikle bu maçta etkili bir şekilde devreye girmiş olduğunun vurgusunu da yapmalıyız.

Şunun altını çizelim. Fenerbahçe Diyarbakırspor’un ceza sahasına otuzdan fazla orta yapmıştır ve bunun onunda isabet sağlamıştır. Böylesi yüksek bir sayısal orana karşın Fenerbahçe’nin çift santraforları bir türlü topla buluşamamıştır. Diyarbakırsporlu defans oyuncularının rakibine yapışmış hatta sarılarak oynaması hatta formalarından çekerek aşağı indirmesine hakemlerin yorumlarının devam olması, hadi penaltı veremiyorsunuz bir uyarı, sarı kart cezalandırması yapılmaması kuşkusuz defansın daha rahat etmesine de yardımcı olmuştur. Açıkçası böyle futbolu da böyle futbola izin veren hakemi de kabul etmekte zorlanıyorum.

Mehmet Topuz’a çıkarılan kırmızı kart yorumu hakemlik kriterlerini fazlasıyla zorlamadır.

Koray Gençerler için de kötü bir geceydi. Futbolu böyle yorumladığı sürece iyi bir gecesi olur mu? Göreceğiz.

Beraberlik golünü atan Santos’un saha ile hiç alakası olmayışına ne demeli?

Sanki galibiyet sayısını atmış gibi abartılı sevinci yetmezmiş gibi gidip kulübe ile kucaklaşması da garipti. O kendi dünyasıyla oyalanırken Semih kale içinden topu çıkarıp, orta sahaya koşarken Santos’a da fazla oyalanma dercesine dokunuyordu. Ama kime ne anlatıyorsunuz?

Bu sahne Fenerbahçe’nin içindeki futbolcu yapısını da ortaya koyuyordu. Kuşkusuz anlayanlar için…

Şükrü Saraçoğlu’nun son durumu da Fenerbahçe’nin en büyük engellerinden biri durumuna geldi. Her maç sakat veriliyor. Perşembe günü Uğur, bugün Özer Ve Lugano hatta Alex. Sakatlıklar bir yana takım oyun kuramıyor, koşamıyor. Zaten böyle giderse Fenerbahçe’nin rövanş maçında Lille karşısında çıkaracağı oyuncusu da kalmayacak. Bu durumu idarecisi, yöneticisi taraftarıyla herkes aynı şekilde izliyor.

Hadi bizim elimizden bir şey gelmiyor ya sorumlular? Sorumlu kim?

Pankart çok dokunaklıydı; Sol kanatta bir Uğur'suzluk var.

Fenerbahçe maçın büyük bölümünü sol taraftan oynamasına rağmen etkili olamadı. Kuşkusuz Uğur Boral'ı bu maçta çok aradı.

Uzay Gökerman

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..