Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Temmuz '10

 
Kategori
Spor
 

Fenerbahçe'nin kronik sorunları

Fenerbahçe'nin kronik sorunları
 

Fenerbahçe sezon açılışından bu yana oynadığı hazırlık karşılaşmalarında hazır olmayı bir kenara koyun daha henüz takım olmayı bile başaramamış gözüküyor. Şimdi bunları alt başlıklara ayırarak tartışalım.

Kırmızı Kartlar

Selçuk ve Kazım’ın atılma sebepleri futbol gereklerinden, sertliğinden değil tamamen ciddiyetsizliklerinden kaynaklandı. Üstelik hakemin gözünün içine bakarak, ayağına basarak yaptılar. Bilica, Cristian Galatasaray maçında, Santos Young Boys karşılaşmasında futboldan uzaklaştılar. Bunlar oyuncuların zaten uzun zamandır belirli periyotlarla sergiledikleri davranış ve tutumlarıydı. Açıkçası kontrolsüzce ve önceden hesap edilmesi asla mümkün olmayan bu eylemleri üzerine bir takım inşa etmek mümkün değildir. Herhangi maç için taktik geliştirmek de.

Sakatlıklar

Gökhan Gönül, Özer, Mehmet Topuz, Uğur Boral, yeni transfer İlhan sakatlıkları yüzünden forma giyemiyorlar. Ayrıca Emre iki, üç maçta bir ya sakatlanıyor ya da maçı tamamlayamıyor. Lugano Dünya Kupası nedeniyle kafa izninde… Bu futbolcular Fenerbahçe takımının geçen sene omurgasını oluşturuyordu. Ancak hiçbirinden düzenli olarak ve sürekli yararlanmak mümkün olamadı. Açıkçası bu sakatlıkları Fenerbahçe’nin tam takım olması yönünde bu sene de etkili olacaklarını hesaba katmak gerekiyor.

Daum Sistemi

Fenerbahçe 2004 yılından itibaren, Daum’la andığımız aslında Alex’e bağlı bir sistemle mücadele ediyor. Aykut Kocaman bu sistemi değiştirmeyeceğini ya da kademeli olarak bir takım yenilikler yapacağını açıkladı. Bu sistemin en büyük handikabı Alex’ten kaynaklanıyor. Alex ne tam bir santrafor ne de orta sahada oyuncusudur. İlginçtir oynadığı yer itibarıyla her ikisini birden yapabiliyor. Son dört yılda Alex’e alternatif yaratılamadığından ve oynadığı zaman boyunca Fenerbahçe’nin her anlamda kurtarıcısı olduğunda vazgeçilmez olarak görülüyor. Öyle olunca da takım Alex’e göre diziliyor.

Young Boys karşılaşmasında Cristian ve Emre orta sahanın merkezinde oynadılar. Solda Stoch, sağda ise Kazım görev aldı. Stoch o kadar hareketli oynuyor ki rakip takımın bütün dengelerini alt üst edebiliyor. Aynı zamanda Fenerbahçe’nin dizilişini de etkiliyor. Fenerbahçe hücum ederken Stoch’un hareketliliği atağa zenginlik kazandırıyor. Maçtaki her iki golde de Stoch vardı. Ancak takım savunmaya geçtiğinde Stoch yerini her boşalttığında bu sefer onun bıraktığı yeri birisinin doldurması gerekiyor. Bunu tek başına Santos’un yapamadığını gördük. Cristian kendisine bir çember çizmiş onun dışına asla çıkmıyor. Emre’nin de gücü çok sınırlı ve zaten kendi işi başından aşmış vaziyette olduğu, genellikle de Stoch ile birlikte hücumda olduğunda Fenerbahçe’nin sol kanadı boşalmış oluyor.

Kazım yetenekli bir oyuncu olabilir ancak sadece kendisi için oynuyor. Savunma misyonu yok ya da savunmanın rakiple didişmek olduğunu biliyor. Bu nedenle de varlığı, savunma anlayışı Fenerbahçe’nin kalesine doğru duran top kullanılmasına neden oluyor. Onun yerinde oynayacak olan Deivid’in de savunmacı özelliği yok. Gidip, geri gelmiyor.

Her şey bir yana dizilişin oyuncular arasındaki mesafesini de açtığınızda Fenerbahçe’nin bütün kademeleri arasına yabancı oyuncular kolaylıkla sızabilir hale geliyor. Aragones ve Daum oyuncuların arasındaki mesafeyi bu kadar açmıyordu. Young Boys’lu oyuncular dağınık ve mücadele gücü olmayan orta sahayı güle oynaya geçip çoğu zaman diziliş olarak hiçbir şeye benzetilemeyen savunma kurgusu ile baş başa kalınca rahatlıkla gol pozisyonu buldu.

Önder ve Bekir neredeyse sürekli birbirlerine çarpacak kadar oynamaları gereken yerin neresi olduğunu anlayamamış bir vaziyette görev yapıyorlardı. Bilica yanında Lugano olmadan bir hiçe dönüşüyor. Hele tek başına kaldığında kontrolünü de kaybediyor.

Fenerbahçe bu maçta yemesi gerekenleri değil asla yememesi gereken golleri gördü kalesinde. Bekir rakibine yapışmıştı ve adam adamaydı. Hani karşısındaki oyuncu Messi, Ronaldo gibi biri olsa anlamak mümkündür. Adam onu geçince topu altı pasın içine gönderdi. Bilica gelen topa müdahalede bulunmadığı gibi arkasındaki rakibi de serbest bıraktı.

Kanatları olmayan bir atak organizasyonu

Santos, Carlos, Uğur Boral, Vederson, Özer ve Stoch… Fenerbahçe’nin son yıllarda sol kanadı teslim ettiği oyuncular.

Deivid, Mehmet Topuz, Gökhan Gönül, Kazım… Yine son yıllarda sağ kanatta görev yapan oyuncular.

Ya bu oyuncuların çizgiye inme özellikleri yok ya da Fenerbahçe’nin taktik kurgusunda öncelik hep göbekten oynamak üzerine kurulmuş. Futbolda basit golü bulmanın yolu kanatlardan çizgiye inerek ceza sahasına çıkarılacak toplarla arkadaşlarını buluşturmaktır. Young Boys’un birinci ve Fenerbahçe’nin ikinci golünün yapısında bu vardır. Yeni transfer Stoch’un da kanatlarda oynamak yerine sürekli içeri kat ettiğini izledik. Bu da Fenerbahçe’nin ataklarının rakip takımının yarı sahasının göbeğinde sıkıştırdı. Oysa Young Boys savunmasının göbeğini kalabalık tutup, özellikle de kenarlarda fazla adam tutmadığını görünce; Fenerbahçe’nin ikinci golünü böylesi bir yan top organizasyonu ile bulduğunu hatırlayınca kanattan yapılacak atakların önemi bir kere daha ortaya çıkıyor.

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..