Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Eylül '12

 
Kategori
Futbol
 

Fenerbahçe'nin tadı yok..

Fenerbahçe'nin tadı yok..
 

Meireles..


İyi tarafından bakalım, Fenerbahçe tarafında işler kötü gitmiyor; daha kötü gidebilirdi. Ama iyi de gitmiyor. Takımın galip gelmesi önemli, her taraftarın beklentisi bu yöndedir. Ancak iyi -tempolu, kaliteli- oynamak da önemlidir ve malesef iyi futbol da oynanmıyor. Bunları "Aykut Kocaman Başarısız", "Hemen Gitmeli" tarzında manşetleştirmekten yana değilim kesinlikle. Vurgulamak istediğim zamanın hızla aktığı ve Fenerbahçe'nin Aykut Kocaman'ın tarif ettiği futboldan henüz epey uzak olduğudur.

Trabzonspor Fenerbahçe'nin sol kanadından akın ediyor..

Maçın başında Trabzonspor Fenerbahçe'nin sol kanadından ataklarını geliştiriyordu. Belli ki Şenol Güneş Stoch'un yeteri kadar defansif katkı sağlayamadığı bu kanattan atak geliştirmeyi, ortadan veya Fenerbahçe'nin sağ kanadından atak geliştirmekten daha uygun bulmuştu.

Fenerbahçe'nin oyun düzeni..

Fenerbahçe oyun düzeninde hala oturmayan yerler olduğu göze çarpıyordu; Sow'un 13. dakikadaki atakta topu sağ kanatta müsait olan arkadaşına vermeyip orta yapma tercihini kullanması da bunlardan sadece birisiydi. Sow'un topu vererek ya sprint yapabileceği bir boşluk yaratmaya çalışması ya da ortaya hazırlanmak için altı pasa yönelmesi çok daha doğru olurdu. Yine bu dakikalarda ortaya çıkan diğer bir faktör Sol Bamba'nın Sow'dan fiziksel olarak daha hazır ve kuvvetli olmasıydı; bu ikilinin her karşılaşmasında bu bir kez daha ortaya çıktı. Dakikalar 18'i gösteriyor ancak Fenerbahçe hala kollektif bir oyun ortaya koyamıyordu. Fenerbahçe'nin hücum kurgusu Sow'u boş alanlara ve defansın arkasına kaçırmak şeklinde kurulmuştu. Buna alternatif yaratmak çok önemli, Fenerbahçe açısından hücum organizasyonu zenginliğinden bahsetmek mümkün değil. Fenerbahçe topa daha çok sahip olsa da, etkisizdi. Duran toplarda golü aradı ancak Şenol Güneş bir kez daha dersine çalıştığını gösterdi. 40. dakikada kullanılan kornerde Gökhan'ın ön direk koşusu son derece başarılı bir şekilde perdelendi. 41. dakikada Alex ve Gökhan tekrar denediler ancak yine başarılı olamadılar.
 İlk yarıda Alex..

Alex ilk yarıda pek etkili değildi. 22. dakikada çektiği şutun direkten dönmesi şanssızlıktı ancak Alex ilk yarıda daha etkili olabilirdi. Alex'in yavaş olması kendisine bir avantaj getiriyor; topa basıp topun etrafında dönerek rakibini geçip kaleye yönelebiliyor. Orta sahaya yaklaşıp sırtı rakip kaleye dönük olarak başlattığı bu pozisyonların sayısını arttırması Fenerbahçe'ye hücumda zenginlik katacaktır. Alex bunu yapmayıp forvet arkasına gittiğinde hem top alamıyor, hem de boş koşu yapamadığından Fenerbahçe'nin oyununu kilitliyor. Örnekteki gibi orta sahaya çekilip, yüzünü kaleye döndükten sonra top dağıtarak ve geriden koşup pozisyona sonradan dahil olarak çok daha tehlikeli olur.

Sahanın durumu..

Burada sahanın durumuna bir parantez açmak gerekiyor. Saha çok kötü durumda ve çimenler çok uzun. Çimenlerin uzunluğu 3 santimetreyi bulduğunda uzun kabul edilir ancak dün akşam Şükrü Saraçoğlu stadındaki çimenlerin uzunluğu gördüğüm kadarıyla 3 santimetreden uzundu. Takımlar kendi sahalarında oynadıkları maçlarda, rakip takım yerden etkili paslar yapan bir takımsa, çimi uzun bırakırlar ki rakip takım oynayamasın. Aksine Fenerbahçe top yapmaya çalışan bir takımken sahanın bu halde olması taktik olarak kabul edilemez. Seyir zevki açısından da durumun çok kötü olduğunu eklemekte fayda var.

Maçın devamı..

Maçın ikinci yarısında karşılıklı pozisyonlar vardı ancak akılda kalanlar Olcan'ın kaçırdığı -akıl almaz- pozisyonlardı. 60. dakikada Alex yine sağ kanada yanaştı ve Marsilya maçında uyguladığı oyunu tekrarladı. Malesef bu sefer de etkili olamadı ancak bu oyun ya Aykut Kocaman tarafından çalıştırılıyor ya da Alex bunu kendisi düşünüp oyuna zenginlik katmaya çalışıyor. 72. dakikadaki Fenerbahçe atağı sırasında Fenerbahçe orta sahası ile ileri dörtlüsü arasında en az 30 metre mesafe vardı. Bu futbolcuların ne kadar birbirinden kopuk olduğunun ve kollektif oynamaktan ne kadar uzak olduklarının en güzel belirtisi.

İki farklı taktik..

Fenerbahçe maçın 76. dakikasında yaptığı iki değişiklikle 4-3-1-2 taktiğiyle oynamaya başladı. Orta sahadan Mehmet Topuz yerine Semih oyuna girerken, Stoch'un yerine de Cristian oyuna dahil oldu. Bu taktik ve oyun yapısının, her iki bek oyuncusunun atağa katılmaları açısından çok müsait olması Fenerbahçe'nin baskıyı arttırmasına neden olurken defansta da açıklar vermesine neden oldu. 84. dakikada ise bir değişiklik daha yapılarak Sow'un yerine Recep oyuna dahil oldu ve taktik daha çok 4-3-2-1'e döndü. Semih ileride tek forvet olarak yer alırken arkasında Alex ve Recep yer aldılar.

Sonuç..

Sonuçta her iki takım da sahadan istediklerini alamadılar ve birer puana razı oldular. En dikkat çekici verilerden biri de maç sonundaki toplam koşu mesafeleriydi. Fenerbahçe, Aykut Kocaman'ın koyduğu hedeften çok uzaktı. 120-125 km. yerine, kaleci dahil, sadece 102.3 km. koşabilmişti. Fenerbahçe de Meireles 11.540 metre ile en çok koşan futbolcuydu. 10.000 metrenin üzerine çıkan diğer 3 isim Mehmet Topal, Gökhan ve Hasan Ali olarak sıralandı. Trabzonspor ise 106.4 km. koşarak ev sahibinden daha çok koştu.

Aykut Kocaman liderlik gösteriyor ve sorumluluğu üstlenerek takımını rahatlatmaya, psikolojilerini düzeltmeye çalışıyor. Bu duruşuna son derece saygı duyuyorum ve kendisini destekliyorum ama maç sonu pozitif bakışı ve yorumlarına rağmen oynanan oyundan memnun olmadığından eminim.

 
Toplam blog
: 15
: 1127
Kayıt tarihi
: 02.11.08
 
 

Hayatı anlamlı yaşamaya çalışan, herşeyin "en"inden kaçınan, değerleri olan bir insan olduğumu dü..