Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Kasım '09

 
Kategori
Spor
 

Fenerbahçe'nin yeni taktiği: "Daum Saçmalama"

Fenerbahçe'nin yeni taktiği: "Daum Saçmalama"
 

Daum, Semih-Güiza ile çift forvet çıktığı yetmezmiş gibi Alex’i de oynatıp, orta sahada da Selçuk-Baroni tandemini yerleştirince ortaya kanatları olmayan ya da daha doğrusu unutulan bir takım görüntüsü oluştu. Filmin ilk yarısında Mehmet Topuz, Carlos’un hemen önünde sol tarafta sahne almıştı. Yaklaşık yirmi resmi maçtır, sağ kanatta ve orta sahada görev yapmıştı ancak sol kanatta ilk defa deneniyordu.

Daum tahtaya yazdığı on birin garipliğini fark ettikten sonra muhtemelen Gökhan’a:

“Sağ kanada oyuncu hakkım kalmadı, sen de bu maçlık biraz idare ediver; git gel işte.” demiş olmalı.

Deivid’in oyuna girdiği 71. dakikaya kadar Fenerbahçe sağ kanat oyuncusu olmadan oynadı. Fenerbahçe, Beşiktaş ya da Galatasaray hatta Manisaspor’un oyun şablonu gibi sahaya çıkmış olsa bir derece bunun taktiksel bir değişlik olduğunu, Daum’un Kasımpaşa önünde bir yenilik denediğini düşünebilirdik. Yanlış olsa bile en azından anlamaya çalışırdık.

Yılmaz Vural hafta içinde “bu hafta da Daum gider” esprisi Daum’da farklı bir psikoloji yaratmış olacak, bugüne kadar hiç görmediğimiz bir düzensizlik, taktiksizlik ve disiplinsizlikle bir kadro kurmuştu. Daum sanki rakibini ezmek, bol gollü bir galibiyetle Yılmaz hocaya haddini bildirmek için kendi standartlarının dışına çıkmıştı. Hırsın aklın önüne geçtiği durumlarda hayatın insana verdiği dersler vardır. Daum bu dersi alırken Fenerbahçe’yi de bu duruma alet ediyordu.

Maçın sonucu Daum için büyük bir fiyaskoya dönüştü. Fenerbahçe belki takım olarak da kötüydü ancak sahaya sürülen kadronun ve dizilişin bu futbolsuzluğa, başarısızlığa neden olduğunu hemen söylemeliyiz.

Daum sanki bu maçta Gökhan Gönül’ü, Mehmet Topuz’u, Özer Hurmacı’yı, Semih’i harcamak için kasten böyle bir kadro kurmuş gibiydi. Maç boyu bütün yükün bu dört futbolcu üzerine bindirilmiş olması insana ister istemez bunu düşündürüyor.

Volkan
Önder Lugano
Gökhan Carlos
Cristian Selçuk
Alex
Mehmet
Semih
Güiza

Ortalama bir futbol izleyicisinin böyle taktiksel bir hata ile oyuna başladıktan, üstelik iki gol yedikten sonra yanlışında 70 dakika direneceğini hiç sanmıyorum.

Gariplik daha 55. Saniyede Kasımpaşa’nın Volkan’ın hatasıyla attığı golle ilahi bir güç tarafından Daum’a gösterilmeye çalışıldıysa da; sol kanada yerleştirdiği Mehmet Topuz’un mücadelesi sonucu Güiza’nın beş dakika sonra attığı gol belki de Daum’u içinde bulunduğu yanlışı devam ettirmesi için "şeytan" tarafından ayarlanmıştı.

O Mehmet Topuz ilk yarı Fenerbahçe’nin sahada bir şeyler yapmaya çalışan tek futbolcusuydu.

Ama Daum, kafasındaki şablonu uygulamak, Özer’i oynatmak için tuttu onu çıkardı. Mehmet Topuz’dan önce çıkacak adam yok muydu? Selçuk’u çıkarıp, Mehmet Topuz’u o bölgeye çekip, Özer’i deneyemez miydi?

Daum’un yıllar önce Anelka ile Appiah’ı da bir türlü doğru yerlerde oynatamadığı, belki sırf bu yüzden bir şampiyonluğa mal olduğu aklımıza gelince belki de böylesi bir şaşkınlık yaşamamız gerekiyor. Ama insan yine de kabullenemiyor tabii…

Hafta içinde Emre’nin yerinde kimi oynatabileceği sorusunun cevabını bulmaya çalışırken Özer’i o bölgede denemeyeceği, Selçuk’un daha uygun bir tercih olacağını düşünebileceğini yazmıştım. Daum beni yanıltmadı. Belki de böylesi daha rasyoneldi de. Ancak Kazım’ın normal yerini boş bırakarak geçen hafta oynatmadığı iki forvetle çıkarak sağ kanadı tamamen boş bırakması insanın akıl melekesini çok zorluyor.

Kanatları düşünmeyen Fenerbahçe oyunu orta alana sıkıştırınca duran toplar dışında ceza sahasının içine doğru dürüst tek bir akın geliştiremedi.

Fenerbahçe’nin ikinci yarının hemen başında kalesinde gördüğü golün geldiği kanat Daum’un hemen gözleri önündeydi. Ancak Cenk kaleye giderken Daum muhtemelen o sırada başka tarafa bakıyordu ya da baktığı yerde gördüğü şey takımın aczi ile ilgili değildi. Günün moda deyimiyle “akıl tutulması” yaşıyordu.

Uzun yıllardır Fenerbahçe defansının bu kadar pozisyon izlediği ve müdahale edemediği maç görmemiştim. Aslında bu maçın hakkı üçten fazla olmalıydı. Kasımpaşa inanılmaz goller kaçırdı. İlk yarı Carlos’un tarafından, ikinci yarı da zaten boş bırakılan sağ kanattan çok önemli ataklar geliştirdiler. Önder’in defans yapmayı bilmeyen görüntüsü beni fazlasıyla şaşırtıyor. Önder her maç biraz daha irtifa kaybediyor. Fenerbahçe’nin önceki sezon gönderilen genç defans oyuncusu Can’ın ne suçu vardı diye düşünmeden edemiyorum.

Carlos için artık bir şey yazmaya ihtiyaç duymuyorum. Aziz Yıldırım “tek yetkili Aykut Kocaman’dır” diyor; ya yetkisi yok ya da yetkisi kullanacak iradesi.

Kasımpaşa en etkili ayaklarını oyun dışına aldıktan sonra bir gol daha bulması Fenerbahçe’nin sahada nasıl bir futbol oynuyor olduğunun özeti gibiydi.

Oysa öyle ya da böyle 47. Dakikada golü kalesinde gördüğünde Daum’un santradan önce yapması gereken bir şey vardı; yabancı kontenjanından ötürü Güiza’yı kenara alıp, sahaya Deivid’i sürerek bütün atak organizasyonunu kanatlara yükleyebilirdi. Bu şekilde ceza sahasına Alex ve Semih’i gönderip sağdan Deivid, soldan da Özer’le oynayabilirdi.

Ama Fenerbahçe tesadüfler, kornerler dışında 90 dakika kanatları denememesini futbol bilgisi ile açıklamak mümkün mü?

Geçen hafta hakemler konusunda konuşmuyor olmanın rahatlatıcı etkisinden söz etmiştim. Ancak bu maça yardımcı hakemler damgasını vurdu. Kasımpaşa’nın mutlaka üç dört ofsayt pozisyonunu devam ettirdiler. Üçüncü gol bir metreye yakın ofsayt olduğu yetmezmiş gibi Şahin sanki biraz da koluyla düzelterek önüne aldı topu. Bu hataların ilk yarı ve ikinci yarı her iki yardımcı hakemler tarafından aynı şekilde yapılması da çok ilginçti. Aynı hakemlerin Fenerbahçe atakları karşısında milimetrik kararlar vermesi de tam bir diyalektik yarattı.

Yalnız hakemlerin hatası, Daum’un büyük bu büyük fiyaskosu ve saçmalamasını hafifletmiyor. Bu maçı kaybeden daha maç başlamadan Daum’dur!

Bu yenilgi ile Fenerbahçe için en kötü senaryo başladı. Fenerbahçe çok daha zorlu bir sürece girerken ilk sekiz hafta depoladığı stokları tüketti. Hatta önümüzdeki hafta olası bir yenilgide kendisini bir anda dördüncü sırada bile bulabilir.

Yanlış olan Daum’un (eski) sistemi değil, oyuncu seçimiydi. Daum her ikisini de birbirine karıştırınca ortaya “Daum Saçmalama” diye bir menü çıktı.

Daum bu sezon hayal kırıklığına dönüştü. Çok yazık…

Son olarak Yılmaz Vural'ı ortaya koyduğu basit taktik ve başarısından ötürü kutlamak istiyorum. Belki günü kurtarıyor ancak futbolu bazen de basit düşünmek gerekir. Daum bu maçta yaptığı hataları değil, Yılmaz Vural'ın nasıl oynattığını da bir incelesin...

Uzay Gökerman

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..