Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Mart '10

 
Kategori
Spor
 

Fenerbahçe taraftarının Özhan Canaydın'ı gösterişli uğurlaması

Fenerbahçe taraftarının Özhan Canaydın'ı gösterişli uğurlaması
 

Şubat ayı içinde yaşanan ağır dereceli travmanın ardından Fenerbahçe takımı futbolu yeni öğrenen bir görüntüye bürünmüş havada Mart ayında dört maç oynadı. Bu dört karşılaşmanın ortalamasını aldığımızda vasatı aşamayan, gol pozisyonu üretemeyen bir futbol izlediğimizi söyleyebiliyoruz.

Manisaspor maçı da bu serinin içinde aynı kalitede oynandı, bitti. Kaleci Orkun’un o akıl almaz hatası olmasa Fenerbahçe bu maçta ne zaman gol bulurdu, sorusu bu maçla ilgili en çarpıcı yorumun bir parçasıdır.

Açıkçası zaten Manisaspor da bu maçı kazanmak üzerine bir anlayışla sahaya çıkmamışa benziyordu. Lig maçında Fenerbahçe ile 2-2 berabere kalan takımla ilgisi olmayan bir takım vardı. Bu Manisaspor karşısında Fenerbahçe’nin tek bir atak geliştirmemiş olması anlaşılır olmaktan oldukça uzaktı.

Çok ilginç Fenerbahçe’nin on birini oluşturan oyuncuların hemen hepsi içeri kat etmeyi seven oyunculardan kurulu. Kanatlarda oynayanların da çizgiye inmek gibi bir düşünceleri hiç yok. Sağda ya da solda olsun önü boş bulunda bile kanattan inmiş futbolcu daha ceza sahası çizgisi yakınına gelmeden topu rakip ceza alanına ortalamayı seçiyor. Böylesi ortaların büyük bölümünün genel karakteristiği de “şişirme” oluyor ve kalecide nihayetleniyor.

Geçtiğimiz son üç yılın en fazla pas yapan takımı olarak göz kamaştıran Fenerbahçe’nin bu sezon üst üste beş altı topu bile çeviremediğini izliyoruz. Hemen aklımıza geçtiğimiz sene İnönü Stadında oynanan Beşiktaş-Fenerbahçe karşılaşmasını getirelim ve Fenerbahçe’nin attığı ikinci golü hatırlayalım. Pas trafiğinden rakibini hipnotize etmişti.

Bu sezon transfer edilen Mehmet Topuz ve Özer Hurmacı’dan çok daha teknik, ayağa paslı bir oyun beklenirken artık kendilerini (gereksiz) ispatlama derdine düşmelerinden midir nedir fazlasıyla sınırları zorlayan ve riskli bir oyunu tercih etmeleri Fenerbahçe’nin daha nitelikli ve hızlı hücum etmesini engelliyor. Her iki oyuncu da topu ayaklarında o kadar fazla tutuyor ki rakip üç dört futbolcu ile kademeye giriveriyor. Sonunda da top kayıpları rahatsız edici bir şekilde artıyor.

Bu maçın hiçbir şekilde ölçü olmadığını biliyoruz.

Aslına bakılırsa Ocak ayı içinde oynanmış grup maçlarında Fenerbahçe’nin işini ciddiye alan ve sıkı tutan bir anlayışı vardı. Yarı final maçında ise büyük bir ihtimalle hafta oynanacak derbinin de gölgesi altında zaman geçirmek için elinden geleni yapan bir takıma dönüşüvermişti.

Fenerbahçe’nin travmalı Şubat ayı serisinin en kötüsü ve puan kayıplarının başlıca nedeni olan Bilica’nın temel sorununun tandemindeki oyuncunun kim olduğu ile ilgili olduğu Lugano döndükten sonra daha iyi anlaşılmış oldu.

Ferrari-Sivok benzeri bir uyumun Bilica ile Lugano arasında kurulmuş olduğu bir gerçek.

Aslında bu ikililer bir bütünü oluşturuyorlar. Biri olmadığında defansın yarısı kaybolmuş oluyor ve yerine oynayan oyuncu bu eksiği kapatamıyor.

Bu karşılaşma öncesinde yapılan saygı duruşunda Fenerbahçe taraftarının Sn. Özhan Canaydın’ın hatırasını alkışlayarak anması ve onu ebediyete uğurlaması spor sahalarımızdaki en anlamlı olaylardan, hareketlerdendi. Çok etkileyiciydi. Bu hareket Özhan Canaydın’ın spor kamuoyunda nerede olduğunu göstermesi bakımından önemli işaretlerdendi. Belki de maçın da önüne geçti.

Fenerbahçe taraftarı sekiz yıl önce Şükrü Saraçoğlu'nda kendilerini alkışlayıp, başkanlarının elini sıkarak tebrik eden centilmen başkan Sn. Özhan Canaydın'ın verdiği mesajı doğru anladığını göstererek büyük bir taraftarlık örneği göstermiştir. Borcunu da ödemiştir.

Galatasaray-Fenerbahçe derbisi öncesinde spor kamuoyunun ön plana çıkarması gereken olay bu olmalıdır. Belki rekabetin düşmanlık çizgisinden uzaklaşarak tekrardan olması gereken yere geri gelmesi için bir vesile olur.

Fenerbahçe, zaten tur atlamaya niyeti olmayan bir takım karşısında aldığı bu sonuçla son altı yılda dördüncü kez finale çıkmış olacak. Hasret biter mi yoksa Kupa sonu hiç gelmeyecek bir lanetten mi ibarettir hep birlikte göreceğiz.

Uzay Gökerman

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..