Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Eylül '09

 
Kategori
Futbol
 

Fenerbahçe-Twente maçından notlar

Fenerbahçe-Twente maçından notlar
 

Aziz Yıldırım


Aziz Yıldırım böyle istedi

Maçta olan bitene ve olan bitene ilişkin değerlendirmeye geçmeden önce, bu olan bitene ilişkin kararın Aziz Yıldırım tarafından sezon başı verilmiş olduğu tespitini yapmak gerekir; bu tespit olmadan Fenerbahçe’ye ilişkin olarak yapılan bütün değerlendirmeler eksik kalır; geçtiğimiz sezon yaşanan hezimetin ardından, Aziz Yıldırım’ın önünde iki seçenek vardı: birinci seçenek, bu hezimeti lig şampiyonluğu ile unutturmak ve bir sonraki seçim sonucunu garanti altına almak; ikinci seçenek, lig şampiyonluğunu ve seçim sonucunu riske atıp Fenerbahçe’nin orta vadede uluslararası başarıya ulaşmasını sağlayacağı idari ve teknik değişiklikleri yapmak. Hedef, Türkiye Ligi şampiyonluğu oldu; geçmişte bunu sağladığı ve Türkiye’yi tanıdığı için Daum seçildi. Daum’un uluslararası arenadaki geçmişi biliniyordu; sözleşmesi biten Alex, Deivid, Carlos, Volkan ile yola devam edildi; bu seçimlerin tamamı lige yönelikti.

Alex hücum oyununu da bozuyor

Fenerbahçe’li oyuncular maça istekli ve tempolu başladı. İlk 20 dakika rakibe baskı yaptı ve oyuna hükmetti; ancak bu dakikadan sonra takım yavaş yavaş oyundan düşmeye başladı. Twente’li oyuncular güçlerini daha ekonomik kullandı; gollerinin, oyunun son dakikalarında gelmiş olması tesadüf değil. Fenerbahçe oyunda yeterince üretken değil; en istekli olduğu anlarda bile öndeki etkinliği yeterli değil. Alex, sanıldığı gibi, sadece savunma oyununda değil, hücum oyununda da takımı eksik oynatıyor. Alex, iyi duran top kullanan, rakip savunma açık verdiğinde de iyi ceza kesen oyuncu: muhteşem istatistiklerinin altında bu yatıyor(bkz. Fenerbahçe analizi). Fenerbahçe’nin organize hücum edememesinde de Alex’in varlığının önemli bir rolü var; Alex, oyun içinde etkin değil; durağan, bilen için önlemi kolay bir oyuncu. Guiza, önde yalnız kalıyor; Alex’in varlığı özellikle Emre’nin öne çıkarken daha temkinli olmasına neden olduğu için takım önde Alex’in ayağına bakmak zorunda kalıyor; bu da savunma yapmayı bilen takımların ekmeğine yağ sürüyor; savunma bilen oyunculara karşı Alex, yıllardır yaşadığı çaresizliği bu maçta da yaşadı; Alex'in çaresizliği de takımın çaresizliği olarak yaşanıyor; çünkü oyun Alex'in üzerine kurulu; Alex'in oynamadığı maçlarda bile! Türkiye'de bu anlayış çoğu maçta iş görür; çünkü Türkiye'de savunma bilen savunmacı yok. Alex'in eskisi kadar başarılı ceza kesemediği de, ikinci yarı sol çaprazdan, boş pozisyonda yaptığı kafa vuruşu ile açığa çıktı. Fenerbahçe’li oyuncuların bu maçta yaşadığı bir sorun da, öne geçtikten sonra yaşadığı ani gevşeme ve konsantrasyon düşüklüğü idi; benzeri bir durum Manisaspor maçında da yaşanmış, öne geçtikten kısa bir süre sonra beraberlik golü gelmişti. Volkan’ın varlığı her an gol yemeye hazırlıklı olmanızı gerektiriyor; Volkan’a kızmak yersiz, Volkan’ı böyle kabul edip, kaleyi emanet edenlerin eleştirilmesi gerekiyor. Fenerbahçe kötü oynamadı, her zamankinden farklı bir oyun da oynamadı. İki kaleci hatası karşılıklı iki gol getirdi; son dakikalarda, fizik ve zihin olarak daha sağlam kalan Twente açığı yakaladı ve maçı kopardı. İkinci yarı Carlos oyundan çıktı, yerine Topuz girdi; Santos bek, Topuz açık pozisyonuna geçti; bu da Fenerbahçe’nin önde top kullanma etkinliğini düşürdü; bu değişklikten sonra Fenerbahçe topa daha az sahip oldu. Topuz, zaman zaman iyi şutlar çıkartabilecek bir oyuncu ama önde Fenerbahçe’de oynayacak yaratıcılığa ve inceliğe sahip değil, Kazım seçimi bu nedenle doğru; neden Deivid değil? eleştirisi ise uygun olur. Carlos’un verdiği açıktan Twente’nin maçın en etkili gol pozisyonuna girmiş olması artık Daum’a ders olmuş olmalı; Topuz’un gol vuruşu ve isteği oyuncunun sahada olmasını gerektiriyor; ama Santos’un yerinde değil, Carlos’un yerinde. Semih’in, Guiza’nın yerine oynaması takımı daha güçlü kılmayacaktır. Semih önde daha etkili top tutuyor; ama Guzia’nın da Semih’e göre bazı artıları var; özellikle savunma arkası koşularını iyi yapan oyuncu olması rakip savunmayı tedirgin ediyor. Manisaspor maçındaki golü, savunmanın bir anlık gevşekliğine kestiği cezaydı.

Mc Laren'den kritik hamle

Twente hocasının ilk yarının sonlarında yaptığı değişiklik ise, maçı onlar adına kurtardı; orta sahanın ortasında oynayan oyuncuları sarı kartlı ve dikkatsizdi. İkinci sarıdan atılmasına ramak kalmıştı ki, teknik direktör oyuna müdahale edip, oyuncuyu aldı ve takımı kurtardı. Gökhan Gönül yine doğru oynadı, öne çıktığı anlarda takımın etkinliği arttı; sağ önde oynamasının daha yararlı olacağı, bunun oyuncuyu az yoracağı görüşü dillendirilse de, ben bu görüşe katılmıyorum; bu koşulda bek olarak oynayacak Önder’in hücuma katkısı olmayacağından, Fenerbahçe hücumda bir kişi eksilecektir; bu nedenle Daum’un bek seçimi doğru. Fenerbahçe’li oyuncular çok eleştirilmemeli; takım bu; belli ölçüde yorgunluğun skorda etkili olduğu bir gerçek olsa da, bu da doğal; bu, bu kadar Brezilya’lının olduğu bir takımın arka arkaya tempolu maç oynamasının yarattığı doğal bir düşüş.

futbolteknik@hotmail.com

 
Kayıt tarihi
: 05.03.09
 
 

Felsefe okudum. İnsan denilen sürüye hakikatini hissettirmeye seviyorum. Araba ile kıyafet ile kendi..