- Kategori
- Futbol
Fenerbahçe-Twente maçının analizi
Fenerbahçe dün akşam oynanan maçta Hollanda ligini geçen sene 2. sırada bitiren ve Şmpiyonlar Ligi elemesinden elenerek gelen Twente'ye 2-1 mağlup oldu. 71. dakikada yeni transfer Mehmet Topuz'un frikik golüyle öne geçen temsilcimiz 76. ve 80. dakikalarda N'Kufo'nun gollerine engel olamayınca sahadan 2-1 mağlubiyetle ayrıldı.
Peki Fenerbahçe'yi mağlubiyete sürükleyen sebepler nelerdi? Öncelikle şunu belirtmek isterim ki Fenerbahçeli olmama rağmen yazımı objektif bir biçimde kaleme alıyorum ve hiçbir zaman takımımı tek bir maçla yerlere vurma lüksünü de kendimde bulmuyorum ama bu eleştirmeyeceğimiz anlamına da gelmiyor.
Fenerbahçe aslında ilk yarı ve ikinci yarının bazı bölümlerinde yıllardır özlenilen çok paslı verkaçlı oyun yapısıyla göze hoş gelen hareketler yaptı fakat bunlar son vuruşlardaki beceriksizliklerle birleşince ortaya gol sorunu çıktı. Ben hala iddia etmekteyim ki; Güiza Fenerbahçe'nin gol yükünü kaldıracak kapasitede bir futbolcu değil! Eline geçen fırsatları cömertçe harcayan Güiza yine taraftara saç baş yolurdu. Alex ise alışılagelmiş son vuruşlardaki becerisinden dün gece uzaktaydı. Colin Kazım elinden gelen herşeyi yapmaya çalıştı ama yine savruk oyununu sürdürdü. Dos Santos ise, daha önceki yazımda da belirttiğim gibi yine üstüne basarak söylüyorum: Bir kanat oyuncusundan çok arkasından gelen defans oyuncusuna yani sol beke kulvar açmaya çalışan orta saha oyuncusu profilinde oynadığı için, Fenerbahçe sadece Kazım'ın olduğu kanattan atak geliştirebildi. Dos Santos 4-4-2 ya da Fenerbahçe'nin oynadığı 4-2-3-1 taktiğiyle oynayabilcek oyuncu değil, 4-3-2-1 taktiğinde Alex'in yanında oynayabilcek oyuncu, eğer tabi hücümda kullanılcak olursa. Roberto Carlos, yine isteksizdi ve bir an evvel sezon sonu gelsin de gideyim der gibiydi...Gökhan Gönül çok çalıştı yine taki sakatlayınca anladık değerini çünkü 2 gol yedik o arada. Defans ise Fenerbahçe'nin en büyük sorunu. Lugano'nun geri getirilmesi büyük bir hata ise, Bilica gibi ağır ve küçük takımların oyuncusu profilindeki bir futbolcunun transfer edilmesi daha büyük bir hatadır. Yine 2 pozisyon hatası ve kalemizde görülen 2 gol vardı Bilica-Lugano ortaklığında. Emre takımın en iyisiyken, Cristian yine klasik bir oyun ortaya koydu. Volkan ise yapabileceğinin minimumunu yaptı ve kalesine gelen 2 atakta 2 gol yedi.
Daum ise en büyük hatasını gol attıktan sonra yaptı; öne geçtiğimiz o dakikada skoru korumak için topu ayağında daha fazla tutabilen Deivid ve Semih'i hemen almalıydı ki top bizde kalsın oyunu biz yönlendirelim. Büyük klüplere baktığımızda iyi oynamalarının yanı sıra, oyunun temposu da hep ellerindedir. Bu tempoyu deplasmanda oynuyorlar ise orta sahada 2 tane iyi pas yapan oyuncu ve bu pasları alabilcek 2 hızlı kanat oyuncusunun yanı sıra 1 tane hızlı forvet oyuncusuyla sahaya çıkarlar. Eğer kendi sahalarında iseler, oyunda topu hep tutmak isterler ve 3 iyi top yapan orta saha oyuncusu, 2 hem gol vuruş becerisi yüksek hem de çabuk olan , hem orta-saha hem forvet oynayabilen (Kaka-Ronaldo ya da Messi-Henry) ve bir adet de hava toplarına hakim gol vuruşu maksimum seviyede olan pivot forvet diye nitelendirebileceğimiz bir forvetle oynarlar (Eto'o ya da İbrahimoviç). Fenerbahçe ise skor avantajını yakalamışken, Twente gibi hızlı hücuma çok iyi çıkan bir ekipe karşı topu ayağında tutabilen ve iyi pas yapabilen oyuncuları hemen oyuna dahil etmesi gerekiyordu. Daum bu hamleyi gol atabilmek için yaptı fakat gol atabilmek için aynı mevkilerden oyuncu çıkarıp başkalarını oyuna aldı. Madem gol atmak isteyen ve mağlup durumda olan bir Fenerbahçe vardı sahada, o zaman risk alıp Cristian ve Kazım'ı çıkarıp, Deivid ve Semih'i alıp Gökhan'a daha fazla ileriye çıkmasını söyleyip Deivid'i ikinci bir Alex gibi kullanıp Roberto Carlos'tan da daha fazla atak yapmasını söyleyip, oyunu karşı alana yıkabilmeliydi ama olmadı.
Sonuç olarak; Fenerbahçe hiç de beklenmediği düşnülen ama bana göre olabilcek sonuçlardan birini alıp ilk maçtan UEFA Avrupa Ligi'ne kötü bir başlangıç yaptı. Umarım, daha iyi sonuçlar alarak ülke puanımıza katkı yaparlar ve tek Türkiye Ligi hedefi koyan : Daum ve Aziz başkanımızı yalancı çıkarırlar.
Peki Fenerbahçe'yi mağlubiyete sürükleyen sebepler nelerdi? Öncelikle şunu belirtmek isterim ki Fenerbahçeli olmama rağmen yazımı objektif bir biçimde kaleme alıyorum ve hiçbir zaman takımımı tek bir maçla yerlere vurma lüksünü de kendimde bulmuyorum ama bu eleştirmeyeceğimiz anlamına da gelmiyor.
Fenerbahçe aslında ilk yarı ve ikinci yarının bazı bölümlerinde yıllardır özlenilen çok paslı verkaçlı oyun yapısıyla göze hoş gelen hareketler yaptı fakat bunlar son vuruşlardaki beceriksizliklerle birleşince ortaya gol sorunu çıktı. Ben hala iddia etmekteyim ki; Güiza Fenerbahçe'nin gol yükünü kaldıracak kapasitede bir futbolcu değil! Eline geçen fırsatları cömertçe harcayan Güiza yine taraftara saç baş yolurdu. Alex ise alışılagelmiş son vuruşlardaki becerisinden dün gece uzaktaydı. Colin Kazım elinden gelen herşeyi yapmaya çalıştı ama yine savruk oyununu sürdürdü. Dos Santos ise, daha önceki yazımda da belirttiğim gibi yine üstüne basarak söylüyorum: Bir kanat oyuncusundan çok arkasından gelen defans oyuncusuna yani sol beke kulvar açmaya çalışan orta saha oyuncusu profilinde oynadığı için, Fenerbahçe sadece Kazım'ın olduğu kanattan atak geliştirebildi. Dos Santos 4-4-2 ya da Fenerbahçe'nin oynadığı 4-2-3-1 taktiğiyle oynayabilcek oyuncu değil, 4-3-2-1 taktiğinde Alex'in yanında oynayabilcek oyuncu, eğer tabi hücümda kullanılcak olursa. Roberto Carlos, yine isteksizdi ve bir an evvel sezon sonu gelsin de gideyim der gibiydi...Gökhan Gönül çok çalıştı yine taki sakatlayınca anladık değerini çünkü 2 gol yedik o arada. Defans ise Fenerbahçe'nin en büyük sorunu. Lugano'nun geri getirilmesi büyük bir hata ise, Bilica gibi ağır ve küçük takımların oyuncusu profilindeki bir futbolcunun transfer edilmesi daha büyük bir hatadır. Yine 2 pozisyon hatası ve kalemizde görülen 2 gol vardı Bilica-Lugano ortaklığında. Emre takımın en iyisiyken, Cristian yine klasik bir oyun ortaya koydu. Volkan ise yapabileceğinin minimumunu yaptı ve kalesine gelen 2 atakta 2 gol yedi.
Daum ise en büyük hatasını gol attıktan sonra yaptı; öne geçtiğimiz o dakikada skoru korumak için topu ayağında daha fazla tutabilen Deivid ve Semih'i hemen almalıydı ki top bizde kalsın oyunu biz yönlendirelim. Büyük klüplere baktığımızda iyi oynamalarının yanı sıra, oyunun temposu da hep ellerindedir. Bu tempoyu deplasmanda oynuyorlar ise orta sahada 2 tane iyi pas yapan oyuncu ve bu pasları alabilcek 2 hızlı kanat oyuncusunun yanı sıra 1 tane hızlı forvet oyuncusuyla sahaya çıkarlar. Eğer kendi sahalarında iseler, oyunda topu hep tutmak isterler ve 3 iyi top yapan orta saha oyuncusu, 2 hem gol vuruş becerisi yüksek hem de çabuk olan , hem orta-saha hem forvet oynayabilen (Kaka-Ronaldo ya da Messi-Henry) ve bir adet de hava toplarına hakim gol vuruşu maksimum seviyede olan pivot forvet diye nitelendirebileceğimiz bir forvetle oynarlar (Eto'o ya da İbrahimoviç). Fenerbahçe ise skor avantajını yakalamışken, Twente gibi hızlı hücuma çok iyi çıkan bir ekipe karşı topu ayağında tutabilen ve iyi pas yapabilen oyuncuları hemen oyuna dahil etmesi gerekiyordu. Daum bu hamleyi gol atabilmek için yaptı fakat gol atabilmek için aynı mevkilerden oyuncu çıkarıp başkalarını oyuna aldı. Madem gol atmak isteyen ve mağlup durumda olan bir Fenerbahçe vardı sahada, o zaman risk alıp Cristian ve Kazım'ı çıkarıp, Deivid ve Semih'i alıp Gökhan'a daha fazla ileriye çıkmasını söyleyip Deivid'i ikinci bir Alex gibi kullanıp Roberto Carlos'tan da daha fazla atak yapmasını söyleyip, oyunu karşı alana yıkabilmeliydi ama olmadı.
Sonuç olarak; Fenerbahçe hiç de beklenmediği düşnülen ama bana göre olabilcek sonuçlardan birini alıp ilk maçtan UEFA Avrupa Ligi'ne kötü bir başlangıç yaptı. Umarım, daha iyi sonuçlar alarak ülke puanımıza katkı yaparlar ve tek Türkiye Ligi hedefi koyan : Daum ve Aziz başkanımızı yalancı çıkarırlar.
- Toplam blog
- : 9
- : 1002
- Kayıt tarihi
- : 28.06.09
Normal bir insan. ..