Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ocak '10

 
Kategori
Spor
 

Fenerbahçe Ülker'de kalite sorunu...

Fenerbahçe Ülker'de kalite sorunu...
 

Fenerbahçe Ülker İtalya’da 43 sayı fark yedi: 58-101. Son üç senedir Fenerbahçe’nin klasik görüntülerinden biri oldu farklı yenilgiler.

Avrupa’nın en prestijli basketbol turnuvasında yaşanan bu başarısızlık Fenerbahçe Ülker basketbol takımının içinde bulunduğu ruh halini de bize gösteriyor. Takım büyük bir ihtimalle bu maçı önemsemeden, hiçbir hazırlık yapmadan İtalya’ya gitmiş olmalı.

İlk periyottaki direnişin ardından ikinci periyotta da yelkenleri indiriverdi. İtalyan takımı 10 dakika içinde 25 sayılık bir farka ulaşıverdi.

Ömer Aşık’ın sakatlanması Fenerbahçe’nin hücum ve savunma gücünün önemli bölümünü alıp götürmüşe benziyor. Ancak sadece bu kadar değil.

Türkiye’nin bu turnuvadaki bir diğer temsilcisi Efes Pilsen ile Fenerbahçe’nin arasında çok ciddi bir yaklaşım ve sporcu kalitesi farkı var. Efes Pilsen bu akşam karşılaştığı Olimpiakos karşısında ortaya koyduğu güzel oyuna rağmen kazanamamış olması tamamen karşı takımın maçı daha çok kazanmayı kafaya koymuş olmasından kaynaklanıyordu.

Üst düzeydeki bütün turnuvalarda, basketbol, futbol, voleybol ayrımı yapmıyorum, takım olmanın yanı sıra iyi sporcular, oyuncular olması gerekiyor.

Fenerbahçe Tanjeviç’in inadı yüzünden iki senedir takıma katkı sağlayacak doğru transferler yapamıyor. Solomon gibi bir oyuncuyu da oynatmayı beceremedi. Ne onun yerine ne onun yanına bir oyuncu eklemeyi beceremedi.

Efes Pilsen ile oynadığı final serisini bunun yüzünden kaybetti.

İtalya’da Siena karşısında alınan hezimetin de böylesi bir nedeni var.

Efes Pilsen’in kadrosuna baktığımızda Shumpert, Kasun, Thornton, Smith, Rakocevic gibi oyuncularına yanına bu sene Santiago gibi sonuca giden bir oyuncu transfer etti. Efes’in yerli oyuncuları da belli bir standartta oyun oynuyorlar. Kuşkusuz Fenerbahçe’den farkları maç seçmiyorlar.

Bu nokta çok önemli; direkt olarak koçun takım üzerindeki etkisi ile ilişkilendirebiliyoruz. Tanjeviç’in takım üzerindeki etkisinin ya çok sınırlı olduğunu ya da kendisinin de maç seçtiğini söyleyebiliyoruz.

Fenerbahçe Ülker mücadele etmiyor. Maçın oynandığı süre boyunca kazanacağı yönünde hiçbir ışık ve umut vermiyor.

Son üç senelik çizgisi sürekli bir düşüş gösteriyor. Bu sene dokuz maçın sadece üçünü kazanabilme becerisi gösterebilmiş.

Bu süre içinde kıyasladığımız Efes Pilsen’in de çok parlak bir başarı gösterdiğini söyleyemeyeceğiz. Hele geçen sene çok kötü bir seri çıkarmıştı. Ancak bu sene kaybeden Efes Pilsen’in kaybeden Fenerbahçe’den çok önemli kalite farkı olduğunu gözlemdik.

Her iki ekibimizin de gruplarından çıkabilmeleri son maçlara ve rakiplerinin ne yapacağına da bağlandı kaldı.

Bu seneyi diğerlerinden farklı kılan şey yaz ortasında ülkemizde düzenlenecek çok büyük bir turnuva olan Dünya Kupası’na ev sahipliği yapacak olması. Takımlarımızın yurt içinde bu turnuvayı ayakta tutacak, sürükleyecek, seyirciyi salonlara çekecek oyunu, mücadeleyi ve heyecanı yaratması gerekiyor.

Efes Pilsen-Olimpiakos maçında bizleri en çok heyecanlandıran şey salonu dolduran sporsever sayısıydı. Üstelik bu seyirci fazlasıyla da taraftar özelliği taşıyordu. Örneğin Fenerbahçe Ülker son iki senedir Avrupa maçlarında taraftarını heyecanlandıracak ve salonlara çekecek bir basketbol, mücadele veremiyor bile…

Burada Fenerbahçe Kulübünün basketbola karşı ciddi bir soğukluk yaşıyor olduğunu gözlemliyoruz. Anlaşmanın detaylarını tam bilmiyorum ama bu sürece Ülker tarafının da çok fazla müdahale etmediğini fark ediyoruz.

Fenerbahçe Ülker ligde üst üste kazandığı maçların büyüsüyle mevcut kadrosunun şampiyonluk için yeterli olacağını düşünüyor. Ancak özellikle plaf off serisi için bu takımın yeteri kadar gücü olduğunu düşünmüyorum.

Roko Ukic transferinin takıma ne kadar katkı yapacağını göreceğiz. Ancak yetmeyecektir.

Kalitenin mutlak surette arttırılması adına bir iki adım daha atılması gerekiyor.

Bu son Euroleague maçı Fenerbahçe adına hiç yakışmadı. Kazanacağını zaten beklemiyordum; ama böylesi bir teslimiyet görüntüsü verilmemeliydi.

Uzay Gökerman

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..