Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Haziran '11

 
Kategori
Spor
 

Fenerbahçe Ülker ile Galatasaray CC arasındaki fark

Fenerbahçe Ülker ile Galatasaray CC arasındaki fark
 

Dün final serisinin ilk karşılaşmasını izlerken Fenerbahçe Ülker’in bu sezon Euroleague’de dörtlü finallere kalamamış olmasının ne kadar büyük bir şanssızlık olduğunu bir kere daha gördük. Ligi üç yenilgi ile tamamlayan ve neredeyse kapasitesinin %40’ı kadar bir güçle mücadele eden Fenerbahçe Ülker’in klasmandaki ve play-off’lardaki son maçlarını takip ederken ister istemez zihnimizde olduğundan farklı, kapasitesi sınırlı bir takım kurmuştuk. Ancak bir kere daha anladık ki Fenerbahçe Ülker çok farklı bir kategorinin takımı ve Galatasaray CC ona rakip dahi olamadı.

Maç sonunda kelimenin tam anlamıyla kayalıklara çarpmış gibi hissediyor olmalıdırlar.

Galatasaray CC dün diğer plaf off maçlarından farklı bir anlayışla salona çıkmamıştı. Dizilişi, kurgusu ve taktiği aynıydı.

Boyalı alanı kapatacak; Fenerbahçe Ülker’in hem formsuz hem de sınırlı uzunlarını bu bölgeye sokmayacak, ikili sıkıştırmalarla top kullanan Ukiç, Jasikevicius’a oyun kurdurmayacak, ribauntları alarak set hücumu yapacak ve çok formdaki Shumpert ve ele avuca sığmaz Johnson ile sonuca gidecekti.

Buraya kadar özetlediğimiz sistem Beşiktaş ve Banvit’i saf dışı bırakmıştı. Ancak Fenerbahçe Ülker’in oyuncuları hem tek başlarına önemli işler yapabiliyor hem de takım oyununu iyi oynuyorlardı ve ligdeki kapasitelerinin %20 üzerine çıktıklarında ortaya mücadele edilmesi mümkün olmayan bir ekip çıkıyordu.

Daha ilk birkaç dakika içinde Galatasaray’ın boyalı alan savunması Fenerbahçe Ülker’in etkili hücum organizasyonları ile çöktü. Dış şutlarda da isabetler gelince fark açılmaya başladı ve Galatasaray CC bu sefer tam saha baskı uygulamadı. Hatırlarsanız bu baskı ile Banvit’i bayıltmışlardı. Ancak bu da olmadı.

Henüz ikinci dakika tamamlandığında Oğuz Savaş üç faulle kenara oturmak zorunda kalmıştı. Ancak Fenerbahçe Ülker’in ribauntlarda rakibine karşı iki misli bir üstünlüğü ortaya çıkmıştı.

May’in ilk devre sekiz sayılık ekstra katkısı bu maçın Fenerbahçe Ülker adına sürpriziydi.

Oyunun bu bölümlerinde Johnson ve Shumpert neredeyse sahada hiç yoktu. Shipp etkisiz, genç Sertaç da üzerine yüklenen sorumluluğu taşımaya çalışıyordu. Ancak Fenerbahçe Ülker’in potasının altında üst üste bloklar geliyordu. Ermal, Evren ve Caner maçın hiçbir anında devreye giremediler. Biraz Andriç ile skoru dengeleyebildiler.

İlk yarının sonunda Preldzic 6 asistle tamamlamış, Fenerbahçe Ülker’in rakibinden 4 tane fazladan üçlük isabeti vardı.

İkinci yarının hemen başında Fenerbahçe Ülker Euroleague grup maçlarında görmeye alıştığımız o bitirici savunmasıyla Galatasaray CC’ın son umut kırıntıları da ortadan kaldırdı.

Özellikle Efes Pilsen maçlarında çokça eleştirdiğimiz konsantrasyon eksikliğinin zerresi bu maçta yoktu. Yine konuştuğumuz bir diğer detay; maçlar az sayıda oyuncunun üzerine yıkılıyor ve bu oyuncular 30 dakikadan fazla sahada kalıyor, rotasyon azalıyordu. Oysa bu maçtaki istatistiklere baktığımızda en fazla oyunda kalan oyuncunu 29.00 ile Tomas olduğunu görüyoruz.

Önemli bir detaydan daha söz etmeliyiz. Fenerbahçe Ülker farkı 20 sayının üzerine çıkardıktan sonra Galatasaray CC’ın düşen savunmasının yarattığı boşluklardan bolca boş şut imkânı buldu. Ancak bu atışları kullanmak yerine top çevirip, süreyi geçirmeyi tercih etti. Bu şutlardan yüksek isabet bulup maç sonunda tarihi bir fark yakalaması da mümkündü. Tersi de olabilir boş atışlardan isabet tutturamayıp, rakibine farkı kapatmaya neden olacak hücum şansı da verebilirdi. Zaman oynayarak hem farkı korudu hem de basketbol adına çok doğru bir oyun tercihi yapmış oldu.

Galatasaray CC ne yapabilirdi?

Açıkçası Fenerbahçe Ülker bu şekilde oynamaya devam ederse serinin çok fazla süreceği beklenmemelidir. Galatasaray CC standardının altında bir oyun oynamadı; Fenerbahçe Ülker kendi standardına çıkınca fark ister istemez oluştu.

Kuşkusuz bunda Fenerbahçe Ülker’in erkenden finalist olması ve rakibinin oyun düzenini izleyecek kadar zaman bulmasının da etkisi olduğunu düşünüyorum. Az maç yapmasının Fenerbahçe Ülker için sıkıntı yaratabileceğini konuşmuştuk ancak bu süreyi basketbol oynamaya susama şeklinde geçirmeleri bir avantaj haline gelmişe benziyor.

http://twitter.com/uzaygokerman

uzaygokerman@gmail.com

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..