Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım beni hiç şaşırtmayacak!!!

1 haftadır bakıyorum.. Yazsam bir türlü, yazmasam başka türlü.. Bazen komik bazen dramatik olaylar oluyor. Ama ne olursa olsun, bu ülkede beni şaşırtmayan tek şey Aziz Yıldırım'ın Fenerbahçesi oluyor.

Yıllardır uygulayıp başarılı oldukları "maçtan önce maçı kazanma" yöntemleri artık işe yaramayınca, yine bilinen aziz yöntemlerle sağa sola saldırmalar, minder dışında güreşmeler, vs vs. 

Aykut Kocaman, maç sonu "Galatasaraylı futbolcuların maçı soğutmalarından" yakınır durur da; bir tek Allah'ın kulu kalkıp Fenerbahçe'nin gündemi, ülkeyi germesine ses çıkarmaz nedense! 

Aykut Kocaman, maç sonu "topun oyunda kalma süresini uzatmaktan" bahseder de; kırmızı kart gören futbolcusunun taraftara hareket çekip "ahlakın oyunda kalma süresinin kısalmasının" vereceği zararları öngöremez. 

Aykut Kocaman, maç sonu "Ben kimseye laf atmadım, medya gitti Fatih Terim'e söylediğimi yazdı" diye konuşur durur da; hem tartışmayı başlatanın, hem karşı tarafın kendisini muhatap almadığının, hem de bunu haftalar öncesinden derbi atmosferini etkilemek için oynanan bir oyun olduğunu söyleyemez, yutkunur.

Ne gariptir ki; kendimizi bildik bileli anlamını da öğrendiğimiz hareketin anlamı bir anda "sen korkaksın" anlamına dönüşür! Ne gariptir ki; dünya futbol tarihinde ilk defa bir futbolu televizyonlara çıkıp "Ben Canere faul yaptım, sonra da hakeme "bunu da mı vermeyeceksin lan" dedim" diye garip bir söylemde bulunur. Ne gariptir ki benim medyam bu lafla caneri masum ilan eder. Caner'in ne olduğunu da Arena'daki derbide çoluk çocuk herkes görür!

Ne gariptir ki; maçtan 4 gün önce Aziz Yıldırım kalkıp Arena'ya taraftar götürme talebini kamuoyuna açıklar. Ve ne gariptir ki; Fenerbahçe yönetimi bu tip centilmence(!) hareketleri hep Galatasaray deplasmanındayken yapmak ister. Ve bu sene ortaya çıkan bir başka garipliktir ki; aynı yönetim, kendisini muhatap almayan, Ağustos ayından beri hiç bir açıklamasına cevap vermeyen, bu olaydan sonra da "Bu karar sezon başında alındı. Biz de Kadıköy'e seyirci götürmeyeceğiz" diyen Galatasaray yönetiminden 4 gün sonra "Kadıköy'e bir tek Galatasaraylı giremez" diye ahkam keser!

Ne gariptir ki; sporda şiddeti ve küfürü önlemek(!) için özveri gösteren(!) aynı başkan; ahkamları kıtır kıtır kestiği günün ertesinde salona gider. Gözünün önünde edilen küfürleri büyük bir neşeyle, yüzünde anlamlı bir gülümsemeyle izler! Ne gariptir ki; asıl amacının "Fenerbahçe taraftarına daha fazla eşitlik" istediğini bizizm medyamız hiç görmez, duymaz, konuşmaz!

Ne gariptir ki; şike süreci boyunca ve mayalardan bile önce 1 yıl içinde tam 4 kez "yer yerinden oynayacak" diye vaad edilen günler; bir takvim yaprağı gibi atılıp giderken mayalar bile başkana özenip uyduruk bir kıyamet tarihi verirler.

İşin en garip tarafı; hiç kimse galip geleni tebrik etmez! Galip gelen, başkanı, sporcusu, taraftarıyla "edebiyle" eğlenir, taşkınlık çıkarmaz. Sıradan bir lig maçından birazcık daha fazla önemli bir galibiyet olduğu için Pazar günü kazanılan maçın kutlamasını; Pazartesi günü öğle yemeğine kadar Fenerli "can dostlarıyla" esprileşerek sürdürür ve Pazartesi akşamına olayın muhabbeti kalmaz! 

Ne gariptir ki; her derbi maçından sonra, herkes birbiriyle böyle şakalaşmalar yapıp birlikte gülerken; bazılarının hesabına gelmeyen bu hareket, Aziz Yıldırım gibilerle yok edilmeye çalışılır! Hem de yapmacık bir "insani" düşünce ile. Oysa yayıncı kuruluş; Kadıköydeki her maçta "tribün sesi" için bir görevli bulundurur! Fenerbahçe tribünleri küfür edeceği anda tribün sesi ekrana verilmez! Bizler de "Kadıköy'de küfür yok" diye bazılarının sahte avuntusunu sessizce izlemeye devam ederiz!

Hayat ne garip! Ama Aziz yıldırımın fenerbahçesi tam da beklediğim gibi.. Beni hiçbir zaman şaşırtamayacak..