Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Temmuz '15

 
Kategori
Spor
 

Fenerbahçe ve Pereira'nın şans ve zamana ihtiyacı var.

Hiç kolay değil…

Fenerbahçe tam on yıldır belli bir kadro yapısı ve şablonuyla mücadele ederken, bu sezon bir anda bambaşka bir taktik diziliş ve oyun anlayışıyla oynamak için dönüş gerçekleştiriyor.

Oyunun matematiksek formülü değişiyor!

On yıl önce neredeyse her şey Alex’in bu takımda oynaması üzerine kurulmuştu. Zico da geldiği sezon 4-4-2’yi denemek istedi ancak olmadı. Hatta şunu da ilave edelim, bu süreçte Fenerbahçe’nin başına gelen hiçbir teknik adam Pereira kadar şanslı değildi.

Alex 4-4-2’yi oynamayı her şekilde zorlaştıran bir oyuncuydu.

Alex’in gidişinden sonra da Fenerbahçe aslında üç ön liberolu sağlam oyun anlayışıyla üçlü forvet oyununu denedi. İnsana baygınlık veren o yavaş, sabırlı pas oyununun geri planında hızlı oyun oynamayı istese de yapamayacak bir takım vardı.

Ersun Yanal bunu Caner ile aşmayı denedi ve çok başarılı oldu. Caner’in o sezon yüksek performans göstermesi hem Ersun Yanal’ın hem de Fenerbahçe’nin şansıydı.

Ancak Fenerbahçe 4-3-3 oyun düzenini devam ettiriyordu.

İsmail Kartal, kendisine miras kalan şeyi yemekle zaman geçirdi ve üzerine tek bir tuğla koyamadığı için yapı üzerine devrildi.

Fenerbahçe - Shakhtar Donetsk: 0-0Pereira’nın şansı dedik, ne anlama geliyor?

Karşılaşmanın 30. Dakikası oynanırken skor tabelasında hala 0-0 yazıyordu. Oysa hak eden 0-3 olmalıydı. Bu belki de Fenerbahçe’de yapılmaya çalışılan dönüşümün de sonu anlamına gelebilirdi, çünkü çok ağır bir hezimet söz konusuydu.

Ve bugün bütün spor kamuoyu Fenerbahçe’nin geçmiş yıllardaki dizilişini arayan ve bugünkü yapısını sorgulayan yorumlarla dolu olacaktı.

"Ağzımızdan yel alsın" belki yeni bir “Azizciline” devreye girecekti, kim bilir?

Ve futbolun iyi niyet perileri Fenerbahçe’nin belki de yıllar sonra yapmaya cesaret ettiği şeyin devamı için ona hamle şansı, zaman tanıdı.

Bu ne Zico’nun, ne Aragones’in, Aykut Kocaman ve Ersun Yanal’ın arayıp da bulamadığı değerli bir değnektir.

Ve kuşkusuz Fenerbahçe, her şeyi ezbere bilen kurt Lucescu karşısında ister istemez yapmaya çalıştığı şeyde zorlanacaktı.

Lucescu yıllardır herkes gibi en çok Fenerbahçe maçlarını izliyordur. Kendi takımının ne oynayacağını bildiği gibi Fenerbahçe’nin zaaflarını biliyordu ve ona göre oynadı.

Üzerine bir de Gökhan Gönül’ün sakatlığı girince, o bölgeye sol ayaklı Hasan Ali tercihi kullanılınca Lucescu daha ne istesin ki durumu çıktı ortaya.

Şimdi, maçtan bağımsız bir şey yazalım buraya…

Profesyonel hayatta devamlılık şarttır. İşveren verdiği görevin aksamadan yerine getirilmesini bekler. Uzun süreli sakatlıklar, hastalıklar en kabul görmez mazeretlerdir. Anlamaz patron dediğimiz kişi bunları. Çünkü iş her şeyden önemli ve önceliklidir.  

Sakatlık denilince akla gelen isimler kimler; Egemen, Emre, Gökhan Gönül.

Ne kadar iyi oyuncu olursan ol, takımını en kritik maçta hele üzerine bir de dört hafta ekleyerek yalnız bırakıyorsan burada anlayışın, toleransın ölçüsü nedir?

Gökhan Gönül neden bu kadar sakatlanır? Neden fedakârca haftalar boyu sakat sakat oynar? Neden bir türlü düzelemez?

Bu benim anlamakta zorlandığım bir konudur.

Hasan Ali sol kanatta ne kadar iyi ve etkili ki ters ayakla savunmanın sağında verilen görevi yerine getirsin?

Hazırlık maçlarının ölçü olmayacağı her zaman bilinen bir gerçektir. O karşılaşmalarda yıldızı parlayanların sezon içinde yok olduğu, görünmeyenlerin ön plana çıktığı çok örnek vardır.

Tabii bir takımın savunması bu kadar çok açık veriyorsa orada bireysel hataları mercek altına almadan önce savunma ve takım kurgusunun ne olduğunu görmek, anlamak, değerlendirmek öncelikli olur.

Hasan Ali, Alves çok hata yaptı, Caner, yerini boş bıraktı, Kjaer ile Alves anlaşamadı ancak bütün bunları takımın total yerleşimi ve girişte yazdığımız anlayış çerçevesinde analiz etmek önemlidir.

Açıkçası geçtiğimiz son on yıldaki hiçbir Fenerbahçe teknik direktörü Nani ile Diego’yu yan yana oynatmazdı.

Hele 4-4-2 oynuyorsun, ileride iki tane geriye gelmeyen oyuncun varsa bu bir çeşit intihar gibi bir şey olur ki dakika 30’da skor 3-0 olsa işte bunu konuşuyor olacaktık.

Sow işte bu nedenle çıktı. Çünkü oyun içindeki duruşu 4-3-3 ile 4-4-2 arasındaki bocalamaydı.

Mehmet Topal bir kritik hata yaptı ve Pereira affetmedi ve beş dakika sonra kenara aldı.

Kuşkusuz hiçbir sonuç bir maçta alınmıyor. Sabır, anlayış, tolerans ve devamlılık gerekiyor.

Fenerbahçe yeni bir şey deniyor ve bunu da hak ediyor diye düşünüyorum.

Bu şartlar altında 0-0 çok iyi sonuçtur ve gol her yerde atılır. Hele Fenerbahçe’nin elindeki bu kadro için yer, zaman, mekan farkı olduğunu sanmıyorum.

Lucescu eline geçen şansı değerlendiremedi; umarım orada da kalır. 

Sıra şimdi Pereira’da… 

Fenerbahçe bunu istiyor ve hak ediyor da!

http://twitter.com/uzaygokerman

uzaygokerman@gmail.com

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..