Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Mayıs '16

 
Kategori
Futbol
 

Fenerbahçe ve Trabzonspor Finansal Fair Play radarında

Perşembe’nin gelişi aslına Salı’dan belliydi, bugün Çarşamba günündeyiz ve işler artık iyice ayyuka çıkmış vaziyette.

UEFA’nın finansal fair play kapsamındaki yaptırımlarından bahsediyorum. Kurallar neredeyse 10 senedir geçerli fakat kulüplerimizin mali düzensizliği sürekli radara yakalanmamıza neden oluyor. Daha Galatasaray’ın men cezasının haberi tazeliğini korurken UEFA cuma günü de Fenerbahçe ve Trabzonspor’a ceza verdi ve onlardan mai yapının iyileştirilmesine dair söz aldı. Beşiktaş’ın mevcut anlaşması düşünüldüğünde dünkü gelişmeden sonra dört büyüklerimizin dördü de UEFA mali kriterlerine uymamış ve bu nedenle çeşitli cezalar almış oldu; maşallah!

Bizdeki ceza anlayışı sadece “men” olduğu için bugün yaşananları neredeyse sevinçle karşılayanlar var. Aslında hem Fenerbahçe hem de Trabzonspor’a hâlihazırda para ve kadro kısıtlaması cezaları verildi. Bu iş biraz ülkelerin IMF ile yaptıkları mali anlaşmalara benzetilebilir. Hani orada da IMF, “para politikanıza dikkat edin, fazla harcamayın, gelir yaratın” der ya, bugün de UEFA bizim kulüplere aynısını söylüyor, onlardan söz alıyor ve uymazsanız “düzenlediğim turnuvalara katılamazsınız” diyor.

Fenerbahçe’nin gelir tablosun 2015 mali dönemi sonrasında 80 milyon TL, Trabzonspor’unki de 100 milyon TL zarar gösterdiğinde iki kulüp için de kırmızı bayrak çekilmişti. Bu durumdan sonra UEFA bu iki kulübü takibe aldığını açıkladı ve dün de anlaşmalara imzalar atıldı.

Atılan bu imzalara göre Fenerbahçe’nin önümüzdeki dört sezonu kontrol altında olacak. Bu sezonlarda Fenerbahçe’nin kabul edilebilir zarar rakamları sırasıyla 30, 20, 10 ve 0 milyon avro. Bir başka deyişle 2020 sezonu sonrasında Fenerbahçe’nin gelir ve giderlerinin en az eşit seviyede olması gerekiyor. Aslında bu başabaş noktasına an itibariyle gelinmiş olması gerekirdi fakat başarılamadı. Zaten bugün alınan 7,5m avro para cezası (5 milyonu duruma göre) ve kadro kısıtlaması cezalarının nedeni tam da bu. Kısıtlanan kadro nedeniyle Fenerbahçe UEFA kupalarında 25 yerine bu sene 22 seneye de 23 oyuncu bulundurabilecek. Daha sonraki iki senede de gidişata göre karar verilecek. Demek ki mali durumu görece çok iyi olduğu söylenen Fenerbahçe için de yaprak bitti ve sapına gelindi. Artık har vurup harman savurmak yok. Yüksek bedelli transfer yapabilmek için ya futbolcu satmak ya da önemli gelirler yaratmak gerek; Şampiyonlar Ligi’ne katılmak, sponsor bulmak veya oyuncu satmak gibi.

Trabzonspor’da da senaryo yukarıdakine çok benzer. Farklar, 4 yerine 3 yılın takip edilecek olması ve 7,5 yerine 2 milyon avro para cezası.  Trabzonspor’un gelecek üç sezondaki kabul edilebilir zarar rakamları da sırasıyla 20, 10 ve 0 milyon avro.

Ülke olarak mali işlerden pek anlamıyoruz. Kredi kartı borçlarımız dağları aşmış, borçsuz vatandaş yok denecek kadar az. Hâl böyle olunca hem kulüplerimiz bizden farksız oluyor hem de bu konu taraftarlarca fazla önemsenmiyor. Bana kalırsa kulübün para cezası alması veya Avrupa kupalarından men edilmesi olabilecek en büyük yönetim başarısızlıklarındandır.

Bu iş sadece kulüp yönetimlerine bırakılmayacak kadar ciddi.  

Bizim klasik ve maneviyata dayanan futbol anlayışımız ile bu konuların örtüşmediğinin farkındayım fakat bugün geldiğimiz noktada işler “tamamen duygusal”. Bu nedenle bu konuda taraftarlara önemli bir görev düşüyor: sorgulamak. Beşiktaş uzun yıllar yaptığı kontrolsüz transferlerin külfetini hâlâ çekiyor. Galatasaray’ın cezalı olmasında Drogbaların, Hamitlerin payı çok büyük. O halde bir “yıldız” transfer edildiğinde onu havaalanında karşılama için kendimizden geçmeden önce bu işin mali yönünü de düşünmek, yönetimlerin iyi veya kötü olduklarına ondan sonra karar vermemiz gerek.

Önümüzdeki sezon için 30 ve 20 milyon avrolar çok büyük önlemler alınmasa da tutturulacak hedefler gibi duruyor fakat bizim kulüplerin sorunları mevcut yıldan ziyade çok büyük finansal giderleri olması. Bu da demek oluyor ki mevcut zararları azaltmak için aslında kulüpler her sene kâr etmeli. Bunun yanı sıra her sezonunda ki mali performansın bir sonrakindekini etkileyecek olması nedeniyle yönetimlerin hedefi kabul edilen zarar rakamlarına aldırış etmeden ilk yıldan itibaren giderleri gelirlere eşitlemeye çalışmak olmalı.

Fenerbahçe özelinde, stadyum için yapılan sponsorluk anlaşması ve geçtiğimiz sezonlardaki men cezalarından sonra Avrupa kupalarındaki gelirlerin olası artışı olumlu beklentiler olarak düşünülebilir. Trabzonspor cephesinde ise yeni stadyum ve buna bağlı gelir beklentileri yine bu kapsamda. Fakat mali disiplinde gelirden daha önemlisi giderlerdir. Eğer sınırsız bir harcamanız varsa bunu dünyanın en zengin kulübü de olsanız karşılayamazsınız. Bu nedenle kulüplerimizin bir yanda gelirlerini artırmaya çalışırken diğer tarafta da havuzun dibinde delik bırakmamaları, giderlerini de sınırlandırmaları şart.

Umarım bu konuda Fenerbahçe ve Trabzonspor’un başına, Galatasaray’ın başına gelenler gelmez. Bunun için yönetimlerin kulakları üzerine yatmamaları, “hallederiz” yaklaşımından ziyade bu konuda bugünden itibaren ciddi tedbirler almaları, tabiri caizse kılı kırk yarmaları gerek. Aksi takdirde yorganı geçen ayaklar buz kesiyor.

can.nizamoglu@gmail.com

_acn_  

 
Toplam blog
: 788
: 1417
Kayıt tarihi
: 11.11.07
 
 

Çoğu çocuk gibi ben de futbolcu olmak istedim, olmadı. Bu oyundan kopmamak adına üniversite yılla..