Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Ağustos '11

 
Kategori
Spor
 

Fenerbahçe'ye karşı hukuksuz sıfır tolerans!

En başından bu zamana süreci hukuk içerisinde takip etmeye, yorumlamaya çalışıyorum. Çünkü sorunun merkezinde ve çözümünde "hukuk" var.

Geçen hafta ceza mahkemeleriyle hukuk mahkemelerinin ayrımını konuşmuştuk. UEFA’nın aldığı karar "disiplin yönetmeliğine" haliyle de hukuk mahkemeleriyle bağlıdır. Bu nedenle de ceza mahkemesinde görülen davayı beklemek zorunda değildir. Kendi marka değerini korumak adına “sıfır tolerans” anlayışıyla Fenerbahçe’yi turnuvanın dışında bırakabilir.

Aynı yolda TFF de gidip, Fenerbahçe'ye ceza verebilir.

Ancak burada hukukun ne şekilde uygulamaya koyulduğu ile ilgili bir sorun vardır.

UEFA daha sonra oluşabilecek bir takım tazminatların muhatabı olmamak ve üzerine sorumluluk almamak adına Fenerbahçe’ye "çekilmesini" söylüyor. Bunu da TFF aracılığıyla yapıyor.

Tehdit ediyor.

“Eğer dediğimi yapmazsanız size sekiz sene ceza veririm.” diyor.

Tehdit hukuksuzluktur, samimiyetsizliktir, iki yüzlülüktür.

Adalet dağıtan mekanizmalar eğer inanıyorlarsa doğru bildiklerinin sonuna kadar savunucusu ve uygulayıcısı olmalıdır. Ancak adalet tehditle, orantısız güç gösterisiyle sağlanmaz.

TFF’nun bu tehdit karşısında kuyruğunu kıstırıp Fenerbahçe’yi apar topar Şampiyonlar Ligi’nden men etmesi ise hukuksuzluk bir tarafa, gurur kırıcıdır.

UEFA 3 Temmuz günü Türkiye’ye gözlemci göndermiş, süreçle ilgili bilgi toplayıp, karar vermiş olsaydı, bugün ortada böylesi bir kargaşa, en azından bir hukuksuzluk olmazdı.

TFF, yine aynı şeyi yapabilme cesaretini göstermiş olsaydı da bu hukuka uygun bir davranış olurdu. Çünkü TFF’nun elinde bu yetki vardı.

Ancak tehditle ve bir an önce Fenerbahçe’nin turnuva dışına atılması süreci başlı başına bir hukuk ihlalidir.

Türkiye Cenevre’den yapılan bu hamleyi yemiştir, yutmuştur.

Deniz Feneri davasına Almanya’dan katılmak isteyen savcılara izin vermeyen ülkemiz UEFA’nın görevlendirdiği emekli bir savcıya kapılarını açmıştır. Bilgi paylaşımında bulunmuş, brifing vermiştir.

Masumiyet karinesini bir kenara bırakalım, diyelim ki suçlular, yahu bu adamların derdi neymiş merakından aynı emekli savcının Aziz Yıldırım ve hiç değilse Şekip Mosturoğlu ile görüşmesi veya görüştürülmesi usulen gerekmez miydi?

İşte bugün UEFA’nın sanki Duyunu Umumi müfettişiymiş gibi sömürgesindeki bir hukuk davasına gidip bakması için elinde çantasıyla emekli savcı görevlendirmesi karşısında tepki vermeyenler yarın bir başka konuda Avrupa’nın yine bir kurumunun benzer davranışına tepki verme hakları olabilir mi?

Elbette bu tehdit karşısında dik duruş sergilemesi gereken TFF’ydu. Ancak ülkemizin yönetiminde söz sahibi olan kişilerden de bir cümle duymak önemliydi. Hiçbiri olmadığı gibi teslimiyetçi tutum sergilenmesi tercih edildi.

UEFA’nın 40 gün önce yaptığı "masumiyet karinesi" açıklamasıyla bugünkü tavrına ve kararına neden olan değişikliği de anlamak, bilmek futbol kamuoyunun hakkıdır.

UEFA 40 gün önce bilmediği ne öğrenmiştir, kimden öğrenmiştir?

UEFA uygulamalarında emsali bulunmayan bu sıfır tolerans kararını neden almıştır?

En başından bu yana UEFA ile bilgi ve görüş paylaştığını ifade eden TFF’nun düştüğü bu durum da tam bir skandaldır.

Elbette bu süreçte tecrübesiz bir TFF yönetiminin görevde bulunması da manidardır.

Sn. Mehmet Ali Aydınlar’a bundan yaklaşık bir ay önce bir çağrıda bulunmuştum. Dün çıktığı özel programdaki görüntüsü oldukça bitkin gözüküyordu. Hiç kolay olmadığı bir gerçektir. Ancak kendisini bu pozisyona düşürmemeliydi.

Federasyonun artık Fenerbahçe ve diğer takımlarla ilgili kararını bir an önce vermesi gerekiyor.

Hiçbir şeyin aynı olmadığı yeni bir aşamaya geçilmiştir.

http://twitter.com/uzaygokerman

uzaygokerman@gmail.com

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..