Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Kasım '11

 
Kategori
Spor
 

Fenerbahçe'yi etkileyen kritik frekans

Haziran’ın son haftasında açtığı sezonu Avrupa Kupası maçlarını oynayamadan lige bir ay ertelemeli başlayan Fenerbahçe futbol takımı herkesin eninde sonunda etkileneceği “kritik frekansa” Kasım’da girdi.

Bu düşüş hem normaldir hem de beklenen bir sürecin sonudur. Fenerbahçe’nin bu kritik frekanstan üç puan çıkarmış olması hanesine yazılacak “ekstra puan” olarak değerlendirilmelidir.

İki hafta önce Karabükspor’a 10 kişilik gösterişli bir mücadele veren Fenerbahçe’nin karşısına bu sefer 10 kişilik bir Eskişehirspor çıktı. Eskişehirspor’un kadro kalitesinin eksik veya tam belli bir standartta oynayabilecek yeterlikte olduğunu izleme şansı yakaladık.

Fenerbahçe bir türlü istediği oyunu kuramadı evet bu doğru bir tespit ancak iyi bir Eskişehirspor’la oynadığı da bir gerçektir.

10 kişi kalmanın çok önemli bir dezavantaj olduğunu tartışmaya gerek yok; bunun aynı zamanda çok önemli bir motivasyon araçlarından birine dönüşebileceğini de hesaplarımıza katmak gerekiyor.

Alex’in attığı güzel ara pasına Nadaraviç’ten çok daha hızlı koşarak kendisine avantaj sağlayan Bienvenu, anlık müdahale hatası nedeniyle rakibini oyun dışı bırakınca Eskişehirspor geniş alanda oynadığı oyununu daraltarak sahasına çekildi.

Hem daha dikkatliydi hem de sırtı dönük oynayan Fenerbahçeli hücum oyuncularına giden ilk toplara zamanında bastı. Pas aralarına girdi. Oyunu sıkıştırmaya çalıştı. Fenerbahçeli futbolcular orta sahada yüksek bir pas yüzdesi yakalarken, ileriye doğru atılan toplara sahip olmada zorluk çektiler.

Fenerbahçe’nin golü 11’e 11 oynarken atmış olması bu anlamda avantaja dönüştü.

Gökhan Gönül’de bir düşüş olduğu görünüyor. Mehmet Topuz ise mücadelesini disiplin altına alamıyor. Bu nedenle sağ kanatta işler hiç iyi gitmiyor.

Sol tarafta ise savunma yapmaktan nefret eden iki oyuncudan kimin bek oynadığı bir türlü anlaşılamayan Uğur Boral-Caner Erkin paradoksu vardı. Her ikisi de hücuma çıkmayı çok seviyor ancak hırsla akıl arasındaki dengeyi kurmada zorlanıyordu. Aykut Kocaman’ın kenarda Stoch’u hazırladığını gördüğümüzde hangisinin çıkacağı bir merak konusu oldu.

Piyango Uğur’a vurdu. Ancak oyuna giren Stoch beklenen katkıyı veya uyumu sağlayamadı.

Sağ ve solda yeterli verimlilik ve işlerlik sağlanamayınca ikinci yarı oyun merkeze yığıldı kaldı ve hiçbir atak organizasyonu sonuca ulaştırılamadı.

Bütün bunların arasına on saniyelik bir Emre-Gökhan gerginliği yaşanınca Fenerbahçe’nin futbolu hem saha içinde hem dışında hissedilir derecede rahatsızlık vermeye başladı.

Oyunun son bölümünde yorulmuş Fenerbahçe’nin üzerine yüklenen Eskişehirspor bu rahatsızlığın katmerleşmesine yardımcı oldu.

Hele Dede’nin attığı Roberto Carlosvari irrasyonel şut bu hissi korkuya da dönüştürdü.

Evet, futbol severler ve taraftarlar izledikleri karşılaşmalardan keyif almak istiyorlar ancak 34 maçlık bir seride carpe diem’e bu kadar odaklanmak bizi mutsuz eder.

Süreci bir bütün içinde izlemeyi başarabilmeliyiz.

Fenerbahçe Sivasspor maçını değerlendirme dışında tutabilirsek hala ligimizin ne oynadığını bilen ve kurgusu en doğru takımıdır.

Ancak yorgundur, ister istemez takım içinde form düşüklükleri yaşanmaktadır. Rotasyon içindeki oyuncular da istenen katkıyı tam zamanında yerine getirememektedir.

Fenerbahçe’nin hücum gücü kanatlardadır ve iyi çalışmadığında sorun oluşmaktadır.

Tam da futbolcuları konuşmaya başlamışken araya bir isim sıkıştıralım.

Bekir İrtegün.

Gösterişsiz futboluyla her hafta üzerine bir şeyler daha koyarak Gökhan Gönül’ün rolüne soyunmuş görünüyor. Gördüğü sarı kartla cezalı duruma düşmesi bu oyunun karşılığı değildi.

Zor bir süreçten geçiyoruz; futbolcular mekanik birer enstrüman değildir. Her an aynı form, enerji, hırs ve arzu ile oynamaları mümkün olmayabilir. İnişlerin çıkışların olması normal karşılanmalıdır.

En azından Fenerbahçe’nin böylesi bir toleransa diğerlerine göre daha fazla ihtiyacı vardır. 

Aykut Kocaman ve futbolculara düşense uzun süre etkisinde kalındığında takımın tüm uyumunu bozacak bu kritik frekanstan bir an önce çıkılmasını sağlamaktır.

http://twitter.com/uzaygokerman

uzaygokerman@gmail.com 

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..