Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ekim '12

 
Kategori
Futbol
 

Fenerbahçe’yi içeriden, “renkli devrim”le çökertmek hevesi mi?

Fenerbahçe’yi içeriden, “renkli devrim”le çökertmek hevesi mi?
 

Soru kalsın, bir başka soruyla başlayalım:

“İç”ten mi yıkmak daha kolay, yoksa “dış”tan mı?

Bu soruyu birkaç yazıdır soruyoruz. Yanıt, “ne”yden söz edilirse edilsin değişmez, belli:

“İç”ten yıkmak...

Çünkü “dış”tan gelen tehlike, işbirlikçiler dışında, birlikte savuşturulur. Ancak, “dış”tan gelen tehlikeyi savuşturanlar, hiç beklenmedik bir anda, ertelenen iç çelişkiler ve farklılıkların devreye sokulduğuna tanık olabilirler. “İktidar olma” dürtüsü, “koltuk kapma” kavgası, tepki göstermede haklı olanları kendi yanlarına alma çabaları, “sorun yaratma”ya bire birdir.

Uyanık olunmazsa, vay haline!...

Fenerbahçe taraftarı, 3 Temmuz sürecinde “dış”tan yıkmaya direndi. Fenerbahçe adına, Aziz Yıldırım simgeleşti. Taraftar, her türlü olumsuzluğa, baskıya karşı; Silivri'de, Metris'te, Çağlayan'da sesini duyurdu, yılmadı. Yollarda, yol verilmemesine karşın, o “simge”, dolayısıyla Fenerbahçe etrafında kenetlendi.

Her şey Fenerbahçe, “Çubuklu” içindi; kişiler, buna güç katan bir “simge”ydi.

Aziz Yıldırım, evine dönünce, taraftarda bir rahatlama görüldü. Taraftar, futbolda başarıya odaklandı. Ne ki, maçların başlamasıyla beklenen olmadı, özellikle Şampiyonlar Ligi’nde gruplara kalamamayla birlikte sorunlar, su yüzüne çıkmaya başladı.

Baş sorunun adı, Aykut Kocaman-Alex oldu.

Alex, beklenmeyen bir biçimde “Fenerbahçe futbolcusu” olmaktan “Fenerbahçe taraftarı” konuma düşünce, sorun, farklı bir boyut kazanmaya başladı.

*****

Dünya değişiyor; "devirme", "başa getirme" yöntemleri de...

Örnekleri, “etnik”,  “mezhepsel“ çatışmalar, “renkli devrimler”, “Arap Baharı”..

Ülkeler öyle de, ya...

İşte, “3 Temmuz süreci” ve sonrası...

“Sonrası”, Alex üzerinden, “iç”ten başlatıldı; gidiyor.

Alex, nasıl olsa bir gün gidecekti.

Sorun, Alex’in gitmesi değil, Alex’in gidiş biçimi. Böyle gitmemeli, böyle olmamalıydı. İlle de bir “suçlu” aranmaya kalkılırsa, bakış açısına göre, herkesin “suçlu”su başkası olacaktır. Böyle bir durumun, aramanın, Fenerbahçe’ye zarar vereceği ortadadır.

Alex’in ayrılış biçimi, taraftarı öfkelendirdi; böldü de...

Alex’in gidişiyle tepkiler, önce Aykut Kocaman’a, sonra Aziz Yıldırım’a yöneldi. Tepkiler “söz”le gösterildi; yetmedi, kimi densiz, “taraftar kisveli”ler, “Aziz Yıldırım tişörtleri”ni yaktılar.

Tam da, geri kalmış ülkelerdeki görüntü!...

*****

Ne/ler denmişti?

Alex’ten başlayalım:

“Ben bu büyük kulübün küçük bir parçasıyım. Kendimi kimseden büyük görmüyorum.“
(Anlaşılan, “kendini büyük görenler” var/dı.)

Aziz Yıldırım da, öteden beri, kendini de işin içine katarak ne diyordu?

“Hiç kimse, Fenerbahçe'den büyük değildir.”
(Anlaşılan, “kendini Fenerbahçe’den büyük görenler” var/dı.)

Alex, Fenerbahçe’nin eski futbolcusu, yeni taraftarı.

“Heykeli dikelen futbolcu”dan beklenen ne olmalı?

Ayrılık/ gidiş, ne olursa olsun, Fenerbahçe’nin “kurumsal kimliği”ne zarar verecek açıklamalardan/ girişimlerden kaçınmak...

Umalım, Alex, “iktidar mücadelesi”nde taraf olmaz, “kimilerinin sözcüsü” durumuna düşmez!

Fenerbahçe’nin çıkarları, her şeyin ve kişinin üstündedir.

Alex, söyledikleriyle “dış”tan yapılamayanın “iç”ten yapılmasına zemin hazırlayan durumuna düşüyor gibi.

Yazık!
 

http://www.facebook.com/turgutcelik

https://twitter.com/#!/turgutcelik

turgutc@ttmail.com

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..