Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Haziran '08

 
Kategori
Siyaset
 

Ferhat gibi dağları delerek geldik!

Ferhat gibi dağları delerek geldik!
 

Ferhat dağları delmiş Şirin'i için. Başnakanımız da dağları deliyor ülkesi için!


"Allahım, bizleri nasıl bir zihniyet yönetiyor? Ne olacak halimiz?" diye başlıyorum yazıma. Başbakanımız ağzını açtığında hep olay yaratacak sözler söylüyor. Hani AKP Hükümeti iktidara gelince, huzur, güvenlik gelecekti, hortumcular, devleti sömürenler tarihe karışacaktı?

Hani vatandaş "Oh be! İyi ki bu dindar insanları başımıza getirdik; memleket refaha kavuştu, hepimiz huzur içindeyiz!" diyecekti? Hani kimse "Bunlar başımıza mela oldu!" demeyecekti.

Niçin bunlar gerçekleşmedi? Takmışlar bir bez parçasını gündemin ucuna çekiyorlar. Yıllardır türban da türban! Sapanca sokaklarında şortla gezen erkek sporcular, dinsizlikle, imansızlıkla suçlanarak saldırıya uğruyorlar.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Kızılcahamam Asya Termal Otel'de yapılan 12. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nın sonunda bir konuşma yaparak,

''Ferhat gibi dağları delerek buralara geldik. Buradan geriye gidiş olmayacaktır. Herkes huzur ve güven içinde olsun, herkes müsterih olsun!'' diyor.

Ben huzur ve güven içinde değilim, sayın Başbakan! Sapanca'da güneşin altında şortla dolaşan sporcular da aynı durumda. Ailelerimiz geçim sıkıntısı içinde kıvranıyor, esnafın bir kısmı kepenk açmıyor, bir kısmı da siftah yapmadan kepenk kapatıyor.

27 yıl sonra koşarak geldiğim ülkemde sizin iktidarınızda yapayalnız kaldım. Ne iş yapabiliyorum, ne huzurum kaldı, ne de güzel İzmirim'in güzelliklerinden istifade edebiliyorum. Bu yazımı okuyup da beni yalancılıkla suçlayacak arkadaşlarımız ne kadar çok olursa o kadar mutlu olacağım ve utancımdan yerin dibine geçeceğim. Ben buna razıyım, yerin dibine geçeyim. Yeter ki ülkem refah içinde olsun ve ben bundan bihaber. Beceriksizliğime, duyarsızlığıma ağlayıp, yakınayım.

Abi Ferhat'la, dağlarla ne işimiz var ya! Bunu anlayamadım. Siz Başbakan mısınız masal kahramanı mı? Halk size bu ülkeyi yönetme görevi vermiş, ülkenin tapusunu değil. İyi yönetemezseniz gideceksiniz. Ama kapatma davasıyla ama seçimle!

Milletin çoğu sizden memnun değilse gidin! Ne var bunda? Başkaları da yönetebilir bu güzel ülkeyi. Yoksa Yüce RABBIM sizi bu ülkeyi yönetsin ama ölünceye kadar da iktidarda kalsın diye mi yarattı?

Ferhat, Padişahın kızı şirine aşık olmuş ve ona yar etmemişler. Kahrından ölmüş, Şirin de onun aşkına dayanamayarak arkasından gitmiş filan.

Memleket idaresiyle, aşk masallarını nasıl bağdaştırıyorsunuz? Ferhat dağı delerek gelmemiş ki! O Ergenekon Destanı'nda, Türklerin Orta Asya'dan dışarı çıkmalarını anlatıyor. Hangi danışmanınız size yanlış masallar anlatıyorsa kulağını çekin. Hatta burnunu da çekin ki Pinokyo'nunki gibi uzasın!

Padişah; Ferhat'ın, kızı Şirin'e aşık olduğunu ve bu aşkın karşılık bulduğunu öğrenince Ferhat'a zorluk çıkarmak için,
"Git len, şu dağı del, şehre su getir, kızı sana vermezsem ne olayım!" demiş. Maksadı gıcıklık yapmak, Ferhat'ı oyalamakmış.

Ferhat'ın o dağı deleceğine inanmamış. Size oy verenler ise, sizin bu ülkeyi iyi yöneteceğinize inandılar. Ama Ferhat'ın aşk gücüyle, yarım günde dağın büyük bir bölümünü deldiğini görünce, koftiden haber uçurtmuş,

"Len Ferhat! Koçum sen boşuna uğraşma! Dağı delsen de, şehre suyu versen de boş. Şirin öldü, kene ısırdı Şirin'i. Sema ŞENER'in pikniğinde Dilek Ç. ile çayırda yatarkene.." :))demişler ona.

Ferhat da "Vay namussuz kene, yapacağını yaptın gene!" diye ağlamaya başlamış.

O sıralarda dağları delerken sigara içmek yasaklanmamışmış. Sadece uçakta ve metroda sigara içmek yasakmış. Ferhat da bir sigara yakmış ve akciğer kanseri olup ölmüş.

Bu arada Sessiz çığlık da sesli çığlıklar atarak, "Ben size bu piknik toplantısını iptal edin, kene var kene!" dedim ama sakalım yok ki, sözümü dinletemedim, demiş. Bu sözleri orada bulunan herkes dinlemiş, ve "Sessiz çığlık sesli çığlık atmakta haklı", demişler, ardından da hepsi birer acılı lahmacun yemişler.

İşte sayın Başbakanım, işin Aslı budur. Kerem daha o sıralarda Aslı'sına aşık olmamış, köyde koyun gütmektedir.

Abi konu nereden nereye geldi ya! Biz burada siyaset kategorisinde mizah yapmaya başladık. Ama aslında bizim siyasetçilerimizin yaptıkları da "Kara Mizah" değil mi?

Sayın Başbakanımızın toplantıda söylediği şu sözler gözlerimde yaş bırakmadı. Etraf göl. Yakında Van Gölü Canavarı gelir buraya...

"Bu toplantı bize gösterdi ki AK Parti çatısı altında toplananlar kendi menfaatlerinin peşinde değil, milletin hizmetinin peşinde koşan idealist insanlardır..."

Doğru valla ya! Sayın başbakanımızın oğlu cebindeki son 500 bin doları peşin ödeyerek taksitle gemi almış ve bu gemiyi Devlete hediye etmek istemiş de kabul etmemişler. Ne yapsın tosuncuk? O da deniz taşımacılığına soyunmuştur, havalar da ısındı nasıl olsa.

ÇALIK Grubuna teminatsız kredi verilmiş Halk Bankası'ndan da atv ve Sabah, Yeni Asır vs. satın almaları sağlanmış. Başına da Başbakanın damadı geçirilmiş. Her şey vatan millet ve Sakarya aşkına. Vallahi döndüm ben bir şaşkına! Maksat vatandaşa mutlu haberler ulaştırmak, ülkenin nasıl da refah içinde yüzdüğünü anlatabilmek.

Daha neler yapılıyor bizim bilmediğimiz neler? Hepsi bizim hayrımıza. "Ben böyle hayrın..." demeyin, aç karına dondurma yemeyin!

"Milletimiz siyaseti yeniden meselelerin çözüm adresi olarak görmeye başladıysa, siyasete itibarını iade ettiyse bu herkesten çok sizin eserinizdir. Bu ülkenin sahipsiz olmadığın siz gösterdiniz."

diyerek milletvekillerini methetmiş başbakanımız. Evet bu ülke sahipsiz değildir. Bu ülkenin sahibi AKP ve sayın Başbakanımızdır. 16 milyon seçeni de bazı haklardan istifade edeceklerdir tabii. Ama başbakanımızı seçmeyen, partisini sevmeyen diğerleri de bu ülkede hak iddia etme hakkına sahip değillerdir. Bu böyle biline!

Başbakanımız Ferhat gibi dağları delerek gelmiştir. Ama onun gibi intihar etmeyecektir. Allah göstermesin. İktidardan da gitmeyecektir. Kapatma davası açsalar da vız gelir tılıs gider. ABD var arkasında. AB var. Daha bizim bilmediğimiz, ülkemiz aleyhine çalışan başka güçler de vardır. Başbakanımız gitmeyecek. Rahat olun! Kapıdan kovsanız bacadan girecektir.

Zaten Belediye başkanlığından Başbakanlığa geçişi de böyle zorluklarla oldu. Çeşitli dümenler döndü, çeşitli gemilerde. Ama hepsi de aynı istikamete çevirdi dümenleri. Ankara'da karaya oturdu bu gemi, kalkmaz abi! Bizim demokrasi anlayışımız bu! İşinize gelirse!

Sen çok yaşa e mi sayın Başbakan! Ferhat'ım benim.

Allah hepimizin sonunu hayır etsin!

Mustafa Mumcu, 01. 06. 2008 Saat: 20:45

 
Toplam blog
: 324
: 2811
Kayıt tarihi
: 10.04.07
 
 

06. 06. 1945 İzmir doğumluyum ve İzmirli olmaktan da gurur duyuyorum. 1968 yılında birkaç yıllığın..