Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Şubat '08

 
Kategori
Güncel
 

Fesat kumkuması esiyor.. Uyanın!..

Fesat kumkuması esiyor.. Uyanın!..
 

O bir Anneeee!...


Belki de var oluştan kötüydü bazı ruhlar…

Kimi Habil kimi Kabil...

Hepimiz Âdem babanın çocuklarıyız, topu topu bir avuç balçıktan, lakin gelin görün ki, bir avuç topraklar bir avuç cürümüne bakmadan, puslu havalarda haince pusular kuruyor, cehennemin közünden çıngılar düşürüyor annelerin, babaların,
ellerinde daha kınası silinmemiş taze gelinlerin yüreğine…

Sormayacak mı sanırsınız beşiğinde her şeyden habersiz yarını bekleyen
bebekler, bakın !..ben bile duyuyorum şimdiden seslerlerini " kimdir babamın kanına susayan şeref yoksunu kanlımız "

Unutmayın ki bir yüreği hoplatmak tek bir söze bakar...

Elbet kötü niyetlerin çanlarına ot tıkanacağı günlerde gelecek..

İş ki gelmeden Uyanın...!

Annelerin, babaların yüreğinde ki ağıdın dili aynıdır, ateş düşen ciğerin
acısı da...

Hırsınızdan öylesine körelmiş ki gözleriniz, zamanla bakamaz olmuşsunuz
ayan beyan gerçekler..

Ger/ çek tel örgüler sizin yüreğinizde..

Kendi ananıza, kendi babanıza, kendi yavrunuza da mı acımaz mısınız?.

Yoksa vicdan denem muhasebe doğuştan yok muydu içinizde?.

İşte ateşin düştüğü yerde iki babanın sesi

Bir baba başı dik gururla,
" Vatan sağ olsun, bırakın ben gideyim oğlumun yarım kalmış borcunu
ödemeye "derken..

Bir baba "başı önde alabildiğine çökmüş,

" ah oğul! yaktın kendini de bizi de, keşke anan taş doğuraydı senin yerine "diyor
Bu nasıl bir acı acı ki içler acısı...

lütfen Uyanın...!

Asırlardır yıldız düşer yeryüzüne, peki ya siz hiç eksilen yıldız gördünüz mü
gökyüzünde, hangi bulutlardan sonsuza dek boğulabilmiş ki ay, gölge etmiş
sadece yine on dördünde parlamış hilâl...!

Affedersiniz, sizleri uyandırmak istemezdim lakin hain kapılarınız çarptı
yüzümüze..

Kuru kalabalık, tiniyeti bozuk rüzgarlarınız nasılda eser" kan "diye... Israrla
ebedi karanlığa gömülmek ister gibi düşleriniz..

Siz dedim farkındaysanız..

Yediği ekmeğe, içtiği suya, kokladığı havaya, büyüdüğü, yürüdüğü toprağa ihanet
edenler asla bizden olamazlar..

Ülkemin güzide insanları sinsi pusularda, sırtından vurmaz masumları.
mayın ekmez tarlalara... Alın terinden ıslatırlar bereketli tohumları gülümser nasırı kutsal ellerine helalinden saçılan nimet...

Kötülüğün buzul soğuğuna alışmış elleriniz, iyiliğin sıcağına nasılda dokunamıyor..
Eğilin bakın yerde hala sıcacıktır
" Ya İstiklal Ya Ölüm "diyen,
her Şehidimin kanı buram buram nasılda özgürlük kokuyor...
İçimizde doğuştan var olan özgürlük ateşini söndürür mü sanıyorsunuz ciğeri
beş para etmez vampir kokulu nefesleriniz.. Güldürmeyin beni...
Uyanın...!

Gök/yüzümüzün bağrı geniş, toprağı sıcak insanları gibi..
Kim olursa olsun her daim bölüşülmeye hazırdır lokmamız
ve fakat…

Vatan eştir namusumuzla
Karada bir zerre toprağıma
Denizde bir yudum suyuma
Gökyüzünde bir tek yıldızıma
göz değil ya, göz ucundan bakan düşmanımızdır... Böyle biline
Uyanın...!

Elleriniz yıkanır temizlenir gibi değil...
Akrebin kıskacında nefret urganlarını sarıp sarıp zamanı öldürüyorsunuz,
örün bu ilmekleri örün boynunuzdan habersiz...! sorun bu mu "Bizi tanıyın"

Oysa ki her kul eşittir ve özgürdür, üstün olan geçtiği yollara güzel ahlakıyla sevgi tohumları saçmayı başaranlar ve ayrıldığında bu dünyadan en güzel haliyle anılandır...

Kendin tanımayanı tanır mı sanırsınız güzel Ülkem...

Nerde görülmüş kan suyunda çiçeklerin açtığı fıkır fıkır kaynayan kurtlardan
başka..

Hep isyan !hep isyan !her isyanda kan!..

Kan çanağı gözlerinizle kaç arpa boyu yol aldınız..

Dev aynasında zevkten dört köşe seyrettikleriniz gerçekten çok uzak yakından baktığınızda hülya..

Birilerinin onuruna basarak yükselen şan, onursuz şöhretinin yalnızlığına
düştüğünde yok olur..

Bayağı sevinçlerinizle, onursuz zaferlerinizin gerisinde eksilmiş hikayeleriniz ve sizden ebedi utanç duyacak çocuklarınız kalacak, hesap günü geldiğinde.. Şehitlerimin anası ve sizlerin anası tükürmeyecek mi helallik dilenirken o perişan dillerinize...
ah! ne yazık...
Uyanın..

Ey Güzel Ülkemin güzel insanları…
Bizler tek Bayarak altında, tek Vatan içinde, tek yürekle atan..
Irkı, dini, dili rengi ne olursa olsun ebruli bir bütünün bölünmez parçalarıyız…
Haşmetine kapılmayın siyah gölgelerin, gölgeler ki ölümlülerden korkardı
hep, ödlerine sahip çıkmak için mezarlıklardan ıslık çalarak geçerdi Kabilin
çocukları...

Zülüm ki kara saplı keskin bıçaktır, bir gün çıktığı kınına mutlak geri dönecektir...
Dalmadan uykunun dip sularına Uyanın...

Ey !Kabilin dünyada ki uşakları
Ey !fesat kumkuması..
Anlaşılan o ki sizler daha tanışmamışsınız ölümcül öfkemizin ateş saçan
kılıçlarıyla
Osmanlıya bakın, tokadından sakınıp, heybetinden korktuğunuz, çocuklarınızı
uyutmak için zamanında tarihimle korkuttuğunuz…

Önder Atamın mavi dehlizinde boğulduğunuz gözlerine bakın..
Söz konusu Vatanımız olunca..
Bir gözümüz gördüğünde, diğer gözümüz delidir bizim
Bizler ki Şanlı Türk Milleti, taşı sıkar suyunu nehirler boyu akıtmayı da biliriz..

Yeter artık Uyanın!...
....

Düşünce günce (şiirlerinden)

Bu dünya ki hesabını mahşere salmaz..
Elbet kulun ettiği de yanına kalmaz..
......
Saygılarımla...
Esra Kaya

 
Toplam blog
: 21
: 615
Kayıt tarihi
: 04.02.08
 
 

sessiz..ada..esra kaya(Şiir düştü)1971 Sivas doğumlu üç çiçeğin annesiyim...Sağı, solu iki kolum far..