Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Eylül '12

 
Kategori
Felsefe
 

Fesefe insana nasıl bulaşır?

Fesefe insana nasıl bulaşır?
 

ARİSTOTALES


Bir çocuk doğar doğmaz merak etmeye başlar. Bu merak aslında bilgiye giden yolunda başlangıcı ve sebebidir. İlköğretimin ortalarında çocuk dünya klasikleri ile tanışır. Emile Zola, Dostoyevski, Charles Dickens, Tolstoy, Alphonse Daudet, Balzak, Gorki, Mark Twain, Stendhal, Victor Hugo, Steinback, v.d. okumaya başlar bu yol beynin gelişmesinde önemli kilometre taşlarındandır. Bu kitapları okurken çocuk kendisine bazı sorular sormaya başlar henüz ergen değildir. Dünya nasıl oldu? Biz nasıl meydana geldik? Niçin ölüyoruz? Öldükten sonra ne olacak?  Gibi. Bu soruları çoğaltmak mümkündür.

Şimdi en kritik yere geldik. Bu soruların cevaplarını aile, toplum çevre çocuğa sunar. Sunulan genelde doğmalardır. Yani bu soruların cevapları aslında Kuran'da vardır. Ve çocuğa paket bilgiler istemeden enjekte edilir.

Diğer çocuk bunları ikna edici bulmaz. Dünya klasiklerini okumuş bir çocukta yukarıda bahsettiğimiz merak daha güçlüdür. Bu merak onu arayışa iter. Çocuk kendini bir anda felsefe içinde bulur. Eline aldığı ilk kitap George Politzer’in- Felsefenin Temel İlkeleri – kitabı olur. Bu kitap kişinin başucu kitabı olduğunda da kişi AYDIN olur.  

Felsefe ile tanışınca artık idealist/ezberci/metafizik mantık onu terk etmeye başlar. Çocuk yavaş yavaş felsefenin büyüsüne kapılmış ve engin denizine girmiştir. Bu yol onu materyalist/diyalektik/analitik mantığa taşımıştır. Artık olayların nedenini niçinini sorgulamayı ve tümden gelim yerine tüme varımı benimsemiş analiz sentez yeteneği gelişmiştir. Artık Felsefe bu çocuğa bulaşmıştır.

Peki, aradaki fark nedir?

Kişi ezberci/idealist/metafizik beyin yapısı ile yaşamaya başlarsa karşılaştığı sorunları bu mantıkla çözmek durumundadır.

Yani ezberine başvurur. Bu aynı zamanda Türk toplumunu da açıklamaktadır. Ezbercilik cahillikle eşdeğerdir. Yani kişi karşılaştığı durumla ilgili ezberinde cevap bulamaz ise bu sefer konuşarak anlaşmak yerine ilkel güdüler harekete geçer karşıdaki ile fiziksel kavgaya girer veya silah kullanır.

Cahillikle ezberciliğin uyumlu olduğunu söyledik. Peki, bu grupta cahil olmayanlar yok mu? Elbette var. Yukarıda insanlığın iki yolu olduğunu birinin ezberci/idealist/metafizik diğerinin diyalektik/materyalist/analitik olduğunu söylemiştik. İlk grubun okumuşları da birer idealist/metafizik beyinler olarak topluma girer.

Bunun sakıncası nedir? Eğer bu gruptakiler yönetimi ele alırlarsa ülkenin gelişmesi durur. Çünkü ezberci/idealist/metafizik akıl toplumun gelişmesinin önünde prangadır.

Biz yeni tanıştığımız bir insanın veya bir köşe yazarının hangi gruptan olduğunu nasıl anlayabiliriz. Bunu anlamak için size felsefenin bulaşmış olması gerekir. Mesela bu guruptaki bir insan karşısındaki biraz konuşunca veya bir köşe yazarının köşe yazısını veya bir yazarın makalesini okuduğunda bunu hemen ayırt edebilir. Bu donanım bana Hürriyet Pazar ekinde yazan Hürriyet Amerika temsilcisi Tolga Tanış ile yine Hürriyet Yazarı Ahmet Hakan’ın örnek ezberci/idealist/metafizik aklın temsilcisi olduklarını hemen söyletiyor. Zaten kendileri ile ilgili bloglarımda bu konuyu enine boyuna açıkladığımı düşünüyorum.

Felsefenin aşısı tutuculuk, muhafakarlık ve dindir. Allah hepimizi Felsefenin bize bulaşmasından korusun.

 

 

 
Toplam blog
: 27
: 1140
Kayıt tarihi
: 03.07.10
 
 

Öğretim Görevlisi(Dr). Gemi Mak işl . Mühendisiyim. 15 senedir Gözetim şirketinde görev yapıyorum..