Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Aralık '11

 
Kategori
Siyaset
 

Festus Okey Davası, Yüce Türk Yargısının Bir Klasiği

Festus Okey Davası, Yüce Türk Yargısının Bir Klasiği
 

Mesele kimlik bilgisi mi? Değil ama bizde yargı böyle işliyor birader.

Ölenin kim olduğu, ölenin insan olduğundan daha önemli… Daha önemli çünkü o mu, değil mi, başka birisi mi, terörist mi, terörist değil mi mevzusu davanın esasına dönüşmüş. Sebep budur ki, Festus Okey Davası dört koca yıldır bir kimlik bilgisine kilitlenmişti.

Hastayım ben bu bizim yüzakı! yargımızın işlediği cürümlere.

Festus…

Üç otuz para kazanmak adına memleketimize gelmiş bir göçmen… Futbolcu olma hayaliyle yaşıyor. Ve kazanacağı üç otuz paranın bir kısmını ailesine gönderecek, güya ailesi de rahat edecek. Ama vaziyet hiç de öyle olmuyor. Festus, ailesine zarf içerisinde para göndereyim derken, tabut içerisinde cenazesi gidiyor.

Ne hazin bir durum…

Meçhul bir nedenden dolayı Beyoğlu polisince gözaltına alınıyor Festus ve bir polisin tabancasından çıkan kurşunla bu dünyadan göçüp gidiyor.

Ve başlıyor yıllarca sürecek olan kahrolası dava. Neresinden bakılırsa bakılsın adil yargılamanın dışında her şey var dava sürecinde.

Davaya müdahil olacak sivil toplum kuruluşlarını ve diğer müdahil olacak kimseleri “Hadi oradan” dercesine, “Gidin Taksim’deki bombacıya da müdahil olun” diyerek, müdahil kabul etmeyen Yüce Türk Adaletinin mahkeme başkanı, hiç mi için sızlamadı?

Festus Okey bir göçmen olduğu için mi bu muamelenin muhatabı oldu? Tabii ki… Tabii ki öyle… Festus bir göçmendi ve biz de göçmenlere böyle muamele edilirdi.

Davanın esasına dikkat çekme çabası içerisinde olan ÇHD (Çağdaş Hukukçular Derneği) avukatı Güray Dağ, mahkeme başkanı tarafından adil yargılamaya müdahale ettiği gerekçesiyle suç duyurusu muamelesine tabii tutuldu.

Oysa Avukat Güray Dağ, adil yargılama adına davanın esasına dikkat çekmeye çalışıyordu.

Ne ironi ama…

Hangisi haklı?

Kimlik bilgisi peşine düşen mahkeme mi, yoksa “Boş ver kimlik bilgisini, bir insan öldürülmüş” diyen Avukat Güray Dağ’mı?

Biz de yargı böyle işliyor birader.

Hedefteki kolluk olunca, bürokrasi şevkatli kollarıyla onu sarıp sarmalıyor, bağrına basıyor. Aynen Susurluk hadisesinde olduğu gibi…

Onca suça bulaşmış olduğu malum kollukların tahliye edilişlerini izlemedik mi televizyon ekranlarından? Daha birkaç ay önce muhtemelen suçlu olduklarını düşündüğü kimseleri içeri alıp, hayırdır, hangi sebepten dolayı salıverdiler ve tutuksuz yargılanmalarına karar verdiler? Bilmiyoruz…

Bilebileceğimizi de sanmıyorum.

Dedim ya “Bizim yargımız bir alemdir” diye. Neyi neden yaptığına, niçin yaptığına pek bir anlam veremeyiz. Bir şeyler yapar ama anlamsızdır yaptıkları. Bol miktarda çelişkilere gark olmuş kararları vardır bizim yüce yargımızın.

Prosedürler, prosedürler, prosedürler…

Bürokrasinin cenderesi içerisinde kaybolup, davaların esasını unutan tuhaf bir yargı sistemimiz var bizim. Festus Okey davasının suretinden hareket edin, gidin Hrant Dink davasına bakın, Metin Göktepe davasına bakın, Engin Çeber davasına, Baran Tursun davasına bakın, manzara hep aynıdır. Tuhaf tuhaf yazışmalar, bir dolu anlamsız evrak talepleri ve gereksiz yere kaybedilen onca zaman… Dörder ayda bir tekrarlanan ve adına dava denen tuhaf tuhaf süreçler.

Sonrası mı?

Verilen bir karar ve kanayan vicdanlar…

Festus Okey Davasında, sanık polis memuru Cengiz Yıldız, 16. duruşma sonrasında, “Taksirle adam öldürmekten” 4 yıl 2 ay ceza almak suretiyle, alabileceği en düşük cezayı almış..

Yoldan geçerken başınıza saksı düşüp, ölseniz, saksının sahibine ancak bu kadar ceza verilirdi.

Ne diyelim?

  

 

 

 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..